SEYAHAT

Yeşilin Her Tonuyla: Toscana

24 Ağu 2022

İtalya’nın 20 özerk bölgesinden biri olan Toscana; gurmelere sunduğu zengin mutfağıyla, şarap severlere sunduğu uçsuz bucaksız üzüm bağlarıyla, sanat tutkunlarını mest eden muazzam Rönesans mimarisiyle ziyaret edenleri kendine hayran bırakmayı başarıyor. Bizler de bugünkü yazımızda yeşilin her tonunu bünyesinde barındıran Toscana’ya doğru bir yolculuğa davet ediyoruz.

3 Bardak

google

Floransa

 
Yolculuğunuza ülkenin en iyi mutfaklarından birini bulacağınız İtalyan Rönesans’ının merkezi Floransa’da başlayabilirsiniz. Toscana’nın kalbi olan Floransa’da Cathedral Santa Maria del Fiore’yi ve onun Brunelleschi tarafından tasarlanan, yıldırımlara, depremlere ve zamanın hoyratlığına meydan okuyan kubbesini görme fırsatını kaçırmamalısınız. İtalya’nın en güzel çan kulesi Giotto’s Campanile’yi de sadece birkaç adım uzağınızda bulabilirsiniz. İkisi de aynı bina grubuna dahil olduğundan aynı anda pek çok yeri görme fırsatı bulmuş olacaksınız.
 
Beş dakikalık bir yürüyüşle Piazza della Signoria’ya ulaşabilirsiniz. L şeklindeki bu meydan, Floransa’nın 14. yüzyılda inşa edilmiş belediye sarayı Palazzo Vecchio’ya ev sahipliği yapıyor ve Loggia della Signoria, Tribunale della Mercanzia ve Uffizi Galerisi gibi muhteşem binalarla çevrili olmasıyla dikkat çekiyor. Bu binalardan sonuncusunda İtalyan Rönesansı’nın Botticelli, Michelangelo, Caravaggio gibi ustalarının başyapıtları da sergileniyor. Artık bu noktadan sonra, eğer kalabalık turist gruplarının arasından yol bulabilirseniz romantik bir yürüyüş için Ponte Vecchio’ya doğru ilerleyebilir, şehrin eklektik ruhunun tadını çıkarabilirsiniz.

google

Cartaldo

 
Floransa’nın 60 km güneyinde yer alan kristal bardak üretimiyle öne çıkan Certaldo’nun kökleri Roma-Etrüsk çağına uzanıyor. Certaldo dar sokakları, ufak meydanları ve kusursuz bir şekilde günümüze ulaşmış tipik Orta Çağ yapılarıyla tanınıyor. Buradaki belki de tek istisna, 15. yüzyılda inşa edilmiş Palazzo Pretorio’nungünümüzde modern sanat sergilerine ev sahipliği yapmasının olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok şehrin aksine, Certaldo’nun gerçek anlamda bir ana meydanı bulunmuyor. Onun yerine, burada düzenlenen resmi törenlerin büyük bölümü adını burada yaşamış ünlü yazardan alan Via Boccaccio caddesinde düzenleniyor.

google

San Gimignano

 
Certaldo’nun güneyine doğru 30 dakikalık kısa bir araba yolculuğuyla kendinizi tarihle iç içe bir yer olan San Gimignano’da bulabilirsiniz. 14. yüzyılda, burada yaşayan her zengin aile ekonomik güçlerini göstermek için bir kule inşa ettiriyor. Toplamda 72 kule yapılıyor ve kulelerin farklı katları, farklı amaçlara hizmet ediyor. Zemin seviyesinde atölyeler, ilk katta yatak odaları ve en üst katta da mutfaklar yer alıyor. Zamanla kuleler daha büyük bir iç alana sahip olacak şekilde genişletiliyor ve palazzi’lere, yani muhteşem konaklaradönüşüyor. Günümüze kadar sadece 13 kule ayakta kalmış olsa da farklı tarzları ve komşu kasabalardan esintileri bütünleştiren eşsiz mimarilerini hayranlıkla inceleyebilirsiniz. Önce Duomo yani katedral ziyaretiyle başlayıp harikulade freskleri görebilir ve ardından Piazza delle Erbe’ye giderek keşfe devam edebilirsiniz.

google

Volterra

 
San Gimignano’nun güneydoğusuna doğru 45 dakikalık yolculuğun ardından Volterra kasabasına ulaşabilirsiniz. Pisa iline bağlı Volterra kasabası, Roma-Etrüsk çağından bu yana çeşitli kültürel ve tarihi gelişmelere sahne oluyor. Kasabada bozulmamış bir Orta Çağ havası etkisini sürdürüyor ve şehir de tahminen 4. yüzyılda inşa edilmiş antik surlarla çevrili olmasıyla dikkat çekiyor. O günden bu yana pek bir şeyin değişmediği bu yer, geçmişe dair özgün bir deneyim sunuyor. Piazza San Giovanni’de ilgini çekecek birkaç bina bulabilirsiniz: Katedral, Vaftizhane, Opera Binası ve Santa Maria Hastanesi. Medici Kalesi ve Büyük Roma Tiyatrosu’nu görmek için de biraz zaman ayırmanız gerekebilir.

google

Monteriggioni

 
Orta Çağı keşfetmeye devam etmeye hazır mısınız? Volterra’nın 40 km doğusunda bulunan surlarla çevrili Monteriggioni kasabasını ziyaret edebilirsiniz. Floransa'dan ve İtalya'nın başka güçlerinden gelen birçok saldırıya göğüs geriyor. 1554'te Sieneliler, şehrin garnizonunun kontrolünü, Floransa'dan sürgün edilmiş olan Giovannino Zeti'ye veriyorlar. Aynı yıl, Zeti, Medici ailesi ile bir uzlaşma olması istemiyle şehrin anahtarını Floransa'ya teslim ediliyor. Bu hareket şehrin halkı tarafından büyük bir ihanet olarak görülüyor. Monteriggioni, Val D’Orcia bölgesinin bir parçası olmakla birlikte Monteriggioni Kalesi ile üzerinde 14 kule bulunan surlarınınyarattığı görkemli bir manzaraya sahip. Surlar üzerini çevrelediği tepenin eğimini uyum dolu bir şekilde taklit ediyor. Günümüze kadar bozulmadan kalmış mimarisi ve etkili atmosferiyle, Monteriggioni kasabası, Gladyatör ve English Patient gibi filmler için de sahne olarak kullanıldığı biliniyor.

google

Siena

 
Toskana’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Siena, yeşilimsi-siyah çizgilere sahip mermerlerle süslenen ve Donatello, Michelangelo, Ghirlandaio ve Pinturicchio gibi Rönesans sanatçılarının fresklerini taşıyan, inanılmaz Cathedral Santa Maria Assunta’nın bulunduğu yer olarak her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Sonradan inşa edilerek katedrale eklenmiş Vaftizhane’yi de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Donatello ve Jacopo della Quercia’nın heykelleriyle süslenmiş altıgen vaftiz çeşmesini burada bulabilirsiniz. Ana meydan Piazza del Campo, ünlü Palio di Siena yarışlarının da düzenlendiği yer olarak biliniyor. 1644’ten bu yana, şehrin 17 bölgesinden 10’unu temsil eden yarışmacılar arasından kazananı belirlemek için her yıl iki kez olmak üzere, 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde at yarışı düzenleniyor. Her sürücü, bölgesinin bayrağını temsil eden renkli kıyafetler giyiyor. Tüm şehir, kutlamalar ve tezahüratlarla geçen bir gün için bir araya geliyor.
 

google

Pienza

 
Bu Toskana yolculuğunun son durağı olarak seçtiğimiz yer Pienza. Bir UNESCO Dünya Mirası Alanı olan bu şehrin tarihi, burası sıradan bir köyken burada doğan Papa II. Pius ile bütünleşiyor. II. Pius, 1458’de papa olduğunda doğum yerini mükemmel bir Rönesans şehrine dönüştürmek istiyor. İnşaat 1459’da başlıyor ve dört yıl boyunca devam ediyor, bu sürede kasaba da uyum dolu bir 15. yüzyıl şehrine dönüşüyor. Ne yazık ki, papanın beklenmedik ölümüyle şehirleştirme çalışmaları duruyor ve Pienza da o zamandan bu yana hiç değişmiyor. Papanın yaz aylarında konaklaması için inşa edilen ve Rönesans şehir planlamacılığının da ilk örneklerinden kabul edilen Palazzo Piccolomini’yi ziyaret etmek isteyebilirsiniz. Bu saray, yönetmen Franco Zeffirelli tarafından Romeo ve Juliet için film mekanı olarak da kullanılıyor.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?