Artist: Bejar Lama
ZOOM Bilim

Yeni Dünya Düzeni: Kötünün İyiye Evrilmesi ve Negatif Seleksiyon

31 Tem 2023

Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya adlı distopik romanı 1932 yılında yazıldığında bilimsel gelişmeler yani modern fizik ve teorik fizik gibi günümüze ışık tutan konular gündemdedir. Huxley, elbette bilimi destekler fakat bilimin insanların doğasına aykırı bir ilerlemeye de neden olabileceğine inanır. Tüm bu argümanlarını bir roman aracılığıyla dünyaya anlatmak ister. Kısacası romanın ana teması, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin insan doğasına, ahlaka, özgürlüğe ve kişisel bağımsızlığa olan etkileridir. Aslında yazar bilimin binlerce yıl sonra kanıtlamayı başardığı şeylerin insanların oluşturduğu etik düzene nasıl etki edebileceğine dikkat çeker. Peki, Huxley bu konuda haklı mıdır? Günümüzde yeni dünya düzeni negatif seleksiyona mı neden olur?

pinterest
Doğal seleksiyon, biyolojide Charles Darwin'in evrim teorisiyle açıkladığı önemli bir kavramdır. Bu kavram, türlerin zamanla değişerek ve uyum sağlayarak evrimleşmesini açıklamak için kullanılır. Doğal seleksiyonun temel prensibi şöyledir; bir popülasyon içindeki bireyler ya da canlılar arasında genetik çeşitlilik bulunur. Bu genetik çeşitlilik, bireylerin farklı özelliklere ve yeteneklere sahip olmaları anlamına gelir. Popülasyonun yaşadığı ortamda ise kaynaklar sınırlıdır ve doğal düşmanlar ve diğer faktörler hayatta kalma şansını etkiler. 

Rene Magritte
Bu durumda, çevre koşullarına daha iyi uyum sağlayabilen veya rekabette daha başarılı olan bireyler ya da canlılar doğal seleksiyon sürecinde avantajlı konuma gelir. Daha fazla üreme şansına sahip olurlar ve kendi genetik özelliklerini sonraki nesillere aktarırlar. Diğer yandan dezavantajlı veya uyumsuz özelliklere sahip canlılar ya ortamda hayatta kalamazlar ya da üreme şansları düşük olur. Nihayetinde genleri daha az yayılır veya nesiller boyunca kaybolabilir. Zamanla popülasyonun genetik yapısının değişmesine ve türlerin evrimleşmesine yol açar. 

Rene Magritte
Doğal seleksiyon sayesinde türler, yaşadıkları çevreye uyum sağlayacak şekilde evrimleşir ve zamanla farklı adaptasyonlar geliştirirler. Doğal seleksiyon, evrim teorisinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve biyolojide canlı türlerinin çeşitliliğini, uyum sağlama yeteneklerini ve ortama uyumlarını anlamak için önemli bir araçtır. Peki, Darwin’in evrim teorisini sosyolojik açıdan incelemek mümkün müdür? Bu durumu insan popülasyonu için düşünecek olursak elbette mümkündür. Buna günümüzde negatif seleksiyon demek daha doğru olur.

unsplash
Sosyoloji, insan topluluklarının yapısını, davranışlarını, etkileşimlerini ve toplumsal olayları inceleyen bir bilim dalıdır. Negatif seleksiyon ise biyolojik bir kavram olup evrim teorisinin tanımına göre ortaya çıkmıştır. Sosyolojide de kullanılması gayet makuldür. Biyolojide negatif seleksiyon, bir popülasyon içindeki bireylerin belirli özellikleri veya genleri nedeniyle hayatta kalma ve üreme şanslarının düşük olması durumunu ifade eder. Popülasyonun genetik yapısı, avantajlı özellikleri taşıyan bireylerin genlerinin daha yaygın hale gelmesiyle değişir. 

unsplash
Sosyolojide negatif seleksiyon kavramı ise genellikle belirli bir topluluk veya sosyal grubun içindeki bireylerin, toplumsal normlara uyum sağlamama veya toplumsal beklentileri karşılayamama nedeniyle marjinalleştiği veya dışlandığı durumları ifade eder. Toplumsal olarak dezavantajlı veya uyumsuz davranışlar sergileyen bireyler, topluluk içinde kabul görmemeye başlarlar ve bu nedenle sosyal olarak izole edilebilirler.

imdb
Negatif seleksiyon, toplumsal baskı, dışlama, ayrımcılık veya yaptırımlar gibi mekanizmalar aracılığıyla gerçekleşebilir. Bu durum, toplumun normlarına uymayan davranışları sergileyen bireylerin sosyal ilişkilerde ve toplumsal yapıda dezavantajlı bir konuma düşmelerine ve toplum tarafından dışlanmalarına yol açabilir. Negatif seleksiyonun sosyal boyutları, sosyal dışlanma, yoksulluk, işsizlik ve suç gibi olguların anlaşılmasında önemli bir rol oynayabilir. Toplumun uygun gördüğü davranışları sergilemeyen bireylerin marjinalleşmesi, sosyal dengesizlikleri ve toplumsal yapıda değişiklikleri tetikleyebilir. Bu nedenle, sosyologlar bu tür olguları inceleyerek, toplumların yapılarını ve dinamiklerini anlamak için negatif seleksiyon kavramını öne sürerler.

pinterest
Bu tanımların ışığında önümüze iki sosyal seleksiyon türü çıkar; ideolojilerin neden olduğu negatif seleksiyon ve bilimin neden olduğu negatif seleksiyon. İdeolojilerin neden olduğu negatif seleksiyon, toplumların kendi içerisinde belli bir düşünceyi baskın ve merkezi hale getirerek diğer düşüncelere karşı oluşturduğu olumsuzluk olarak değerlendirilebilir. Şöyle ki, belli bir güruhun kendilerine ait yerleşik düzenlerine dışarıdan gelen her türlü değişimi bir tehdit olarak görmesi durumudur. Söz gelimi muhafazakar bir toplumda ateist bir grup negatif seleksiyona uğrar ve dışlanarak bir komün oluşturmalarına engel olunur. 

unsplash
Aynı durumu bilimsel açıdan değerlendirecek olursak, zararlı gen mutasyonları veya toksik bileşiklere karşı hassasiyet gibi durumlar negatif seçilime neden olabilen durumlardır. Mesela, bazı gen mutasyonları, doğal yaşam ortamında bireylerin hayatta kalma şansını azaltabilir ve bu mutasyona sahip bireylerin genleri daha az yaygın hale gelir. Son zamanlarda artan genetik rahatsızlıkları göz önünde bulundurursak negatif seleksiyonun azalarak bitmesi değil artarak yeni bir seleksiyon oluşturması bahsini ettiğimiz durumu özetlemektedir. Bu durumun da zehirli tarım, GDO’lu ürünler, bireysel amaçlı kullanılan kimyasallar ve kentleşme adı altında doğanın katledilmesi gibi unsurlardan kaynaklandığı bir gerçektir.
Hem ideolojik hem de biyolojik açıdan kaosa sürüklendiğimiz bir süreçteyiz. Toplumlar ya biyolojik saldırılardan ya da ideolojik saldırılardan zarar görüyor. Hayatta kalmak artık en ilkel dürtülerimizden biri olmaktan çıktı. Artık kaliteli bir şekilde hayatta kalmanın peşindeyiz. Zihnimiz, bedenimiz ve içinde yaşadığımız toplum bir bütün olarak “hayatta kalma” dürtümüzü oluşturuyor. Teknolojiyi kullanarak doğayı katledenler de bu duruma ön ayak oluyorlar. Peki, iyi kötüye evrilirken bu mümkün olabiliyor mu? Ya da sizce bundan 100 yıl sonra yaşayacak bir insanlığı ne tür bir seçilim süreci bekliyor? Bilginin ışığı bizimle olsun.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?