Üretkenlik İçin Bireyler Yerine Ekibe Odaklanmak

Çalışanların düzenli ve verimli bir biçimde çalıştığından emin olmak her ne kadar herhangi bir işyerinin doğal hakkı olsa da, insanları baskı altında tutan böylesine yaklaşımlar pek de işe yaramıyor olabilir. Mikro yönetim yöntemleri genellikle çalışanları köşeye sıkıştırmaya ve onlardan en kötüsünü beklemeye odaklandığı için ekip üyelerinin motivasyonunu ciddi anlamda düşürebiliyor. Çalışanlar, yöneticilerinin çalışma ve zaman yönetimi konusunda kendilerine güvenmediklerini hissediyor, masadan kalkmaktan çekiniyor, yaptıkları neredeyse her işi bir tür stres altında yapmaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca da pek çok çalışan hem işlerinden doyum alamıyor hem de aslında yaptıkları işin niteliği de olumsuz anlamda etkileniyor. 

Bunu yapabilmek için ise öncelikle çalışanlara güvenmek gerekiyor. Çalışanları kontrol edilmesi gereken, sorumsuz ve güvenilmez kimseler olarak görmek yerine; otonom, işini sahiplenen, sorumluluğunu bilen yetkin kimseler olarak görmek büyük bir fark yaratabilir. Pek tabii her çalışan bu profile uymayabilir. Fakat güvensizlik üzerine kurulan yöntemler güvensizliği artırırken, güven üzerine kurulan yöntemler de güveni teşvik eder. Bunun ardından bireyler yerine ekibin geneline yönelik gözlem ve çözümler geliştirmek de oldukça önemli. "Ekibin çalışma koşullarını iyileştirmek için nelere ihtiyacı var? Uzaktan çalışmaya elverişli teknolojik kaynaklara sahip mi? Çalışma biçimindeki hangi süreçleri geliştirmeliyiz? Ekibin hızının yavaş olması nelerden kaynaklanıyor olabilir?" gibi pek çok soru ekibin üretkenliğine katkı sağlayacaktır. Sorunu ve çözümü yalnızca bireylerde aramak yerine; yönetim ve iş süreçlerinde de aramak daha yapıcı bir yaklaşım olabilir.