Tatil Tam Olarak Ne?

Tatili yalnızca tüm çalışma yılının ardından verilen birkaç haftalık dinlence süreci bazında ele almak doğru olmaz. Çünkü her şeyden önce tatil kavramına hafta sonu dediğimiz dinlenme günleri ile aşinayız. Ayrıca bu durumun hemen hemen dünyanın her yerinde geçerli olduğunu söylemek mümkün. Aslında çok eskiden böylesi bir şey söz konusu değildi. Tatilin ortaya çıkışı 19. yüzyılın başlarına tekabül eder. Britanya'nın kuzeyinde endüstriyel bölgedeki fabrika sahipleri, işçilerine Cumartesi öğleden sonralarını tatil olarak bırakıyordu. Ayrıca bu durum bizzat fabrika sahipleri tarafından yapıldığı için başlangıçta tamamen gönüllü bir düzenlemenin ürünüydü. Bunun temeldeki amacı ise çalışanın haftanın ilk iş gününe tazelenmiş, deşarj olmuş ve enerji depolayabilmiş bir şekilde başlayabilmesini sağlamaktı. Yapılan düzenlemeden alınan verimin ardından başka bölgelerdeki çalışanların da iş yerlerinden benzer tatiller talep etmeleri sonucunda tatil kavramı hayatımıza girmiş oldu.

Ancak tatile her ne kadar enerji depolama mantığı ile çıkılsa da tatil dönüşü sonrasında ayrıca bir yorgunluğun ya da miskinliğin gözlenmesi mümkündür. Çünkü vücut keyif yapmaya, tembelliğe ve eğlenceye kolayca adapte olmuştur. Tekrardan yoğun iş temposuna dönecek olma fikri ise kişinin daha da miskin olmasına neden olabilir. Bu nedenle de tatilin hemen sonrasında iş yaşamında maksimum verim alabilmek çok mümkün gözükmüyor. Ancak bunun temel nedenlerinden biri kişinin tatilini yeterince verimli geçirememiş olmasıyla bağdaştırılabilir. Örneğin "tatile dinlenmek için çıktım ama daha çok yoruldum" şeklinde bir cümle kuruyorsanız muhtemelen tatiliniz olması gerektiği şekilde geçmemiştir. Bu durumda da maksimum faydayı ne kendiniz ne de iş yaşantınız için sağlayamamış olmanız muhtemel. Kısacası tatilin mantığı, onun ne derece kaliteli yapıldığı ile ilgilidir. Yeterince kaliteli bir tatil pek çok açıdan yararlı olacağı için kişiyi de pek çok açıdan olumlu etkileyecektir.