Akran zorbalığı; 7’den 70’e her yaşta insanın başına gelebilecek ve başına gelen her insanda acı deneyimler oluşturabilecek, fiziksel olmasının yanında psikolojik de bir şiddettir. Öyle ki biz, BOBOscope ekibi olarak çektiğimiz “Akran Zorbalığı” temalı filmimizde, akran zorbalığının bir insanın hayatını ne derecede etkilediğine değinmek istedik.
Bilirsiniz, fiziksel şiddetin yanı sıra bir de psikolojik şiddet vardır ki bir insanın geleceğini baştan sona değiştirebilecek tohumları ekebilir ufak yüreklerimize. Bütün bu nedenlerle, akran zorbalığının kişinin tüm geleceğini sarsan taraflarını göstermek amacıyla küçük bir kız çocuğunu kullandık filmimizde. Geçmişten günümüze uzanan bu köklü şiddeti, değiştirebildiğimiz bir geleceğin kapılarını aralamak adına... Çünkü ne yazık ki bazı şeyler, sesimizi çıkarıp farkındalık yaratmadan değiştirilemiyor. Biz de bütün bu sorumluluğu üstlenip en küçüğünden en yaşlısına, psikolojik şiddete “Dur!” diyen ses olmak için kolları sıvadık ve bu yüzden şöyle seslendik dört bir yana: “Söylediğin kelimelerin gücünü hafife alma!” Zaman toplumumuzu ne kadar geliştirirse geliştirsin, hâlâ her gün binlerce çocuğun akran zorbalığı nedeniyle psikolojik sıkıntılar çektiğini, bir şeylerden vazgeçtiklerini hatta ve hatta intihar ettiklerini duyuyor ve duyduğumuz her haberde içimizde sızlayan acılarımıza bir yenisini daha ekliyoruz. Akran zorbalığıyla beraber, zorbaların öne çıktığı bir dünyada kopup giden hayatların varlığına şahit oluyoruz. Oysa her şey bambaşka olabilirdi, sadece dediklerimize dikkat ederek veya elimizi birine uzatarak öyle çok şey kazanabilirdik ki! Bütün bu düşüncelerimiz de bizi olası geleceklere sürüklemeden edemedi işte. Yapmamız gereken tek şey başkalarına söylediğimiz kelimeleri hafife almamaktı aslında. Bir insanın kalbinde yara açacak davranışların yanı sıra, destekleyici kelimeler söylemekti. Hatta belki de hiçbir şey söylememekti çözüm. Yargılamamaktı, kırmamaktı, ayrıştırmamaktı bütün o insanları. İşte o zaman hiçbir şeyden vazgeçmeyebilirdi zorbaların hedefi olan onca mağdur insan... Küçük çocuklar, mutlu büyüyüp kendilerine verilen onca destek ve mutlulukla belki bir bilim insanı, belki bir astronot, belki dünyaca ünlü bir sporcu olabilirdi. Ülkesine, başkalarına ve en başta kendi hayatlarına destek verebilirdi bu kalpler. Bu hedefe doğru açılan gelecek ne kadar da renkli, ne kadar da güzel olurdu değil mi? Bütün bu olasılıkları barındıran “o” gelecek, hiç de ütopik bir gelecek değil aslında. Hâlâ bütün bu şiddete dur diyerek, sözlerimizi seçerek, çocuklarımıza duyarlılığı öğreterek ve akranlarımıza sevgiyle yaklaşarak bunu başarabiliriz. Sivilceli, inek ya da bambaşka sözler haricinde yapıcı ve onarıcı cümleler kurabiliriz. İnanın bize, hiçbiri zor değil. Belki de sadece zorbalığa maruz kalan onca çocuğa, gence, yetişkine ve yaşlısına el uzatarak ve gülümseyerek talihsizliklerle dolu bir hayatı neşeyle ve umutla doldurabiliriz. Öyle ki bu insanlar, zorbalığın verdiği acıyla kendilerinden ve geleceklerinden vazgeçmeyerek yaşamlarına sevinçle tutunabilsinler. Unutmayın ki insan, sadece anne karnından çıktığı zaman doğmaz aslında. Bir insan yaşadığı her deneyimle tekrar doğar ve kendini gerçekleştirdiği her anda kendi kaderini yeniden yazar. İşte tam da bu noktada, başkalarının acısını en derinlerimizle anlayabilen bizler ise sesimizi duyurmalı ve dünyayı değiştirmek için bir şeyler yapmalıyız. En basit yollarla, sadece cümlelerimizi seçmekle bile yepyeni insanların doğmasına sebep olabiliriz. Geleceğin ünlü sporcularla, yıldızlara sahip şeflerle, özgürce sanatını icra eden sanatçılarla ve en önemlisi de dertsiz, tasasız çocuklarla dolu olmasını istiyorsak; yaptığımız ve söylediğimiz hiçbir şeyi hafife almamalı ve olan bitene sırt çevirmemeliyiz! Umarız bu filmimiz, nice insanların kendini gerçekleştirerek yeniden doğması için bir eşik görevi görür. Umarız sadece iki dakikanızı ayıracağınız projemiz, kendinden vazgeçmek üzere olan her ruha uzatılan bir el olur. Coşkulu ve dolu dolu bir geleceğin peşinde gidişimizle, akran zorbalığına siz de bizimle beraber dur diyin ve siz de onca insanın sesine kulak verin! Sevgi dolu bir geleceğin kapılarını sonuna kadar aralamak için, sen de: HAFİFE ALMA!