Önümüzdeki 5 gün boyunca
Google
SİYASET

Siyasi Arenada Zıtlıkların Birleşimi Mümkün mü?

28 Mar 2023

Zıt kutuplar birbirini çeker, öyle değil mi? Bu bir fizik yasasıdır. Üstelik bu fizik kanunu çoğu zaman huy ve kişilik olarak birbirine hiç benzemeyen çiftlerin birlikte oldukları anlar için söylenir. Peki ya siyasette? İş siyasete geldiğinde, politikadaki zıtlıklar aynı masaya oturabilir mi? Bir sağ ve sol görüşten ya da daha aşırı tarafların grupları aynı ortamda barınabilir mi? Gelin, bugün biraz bu konuyu ele alalım.

Ülkemizde partilerin sağ, sol, merkez sağ, merkez sol, aşırı sağ ve aşırı sol olmak üzere siyasi pozisyonları vardır. Örneğin siyasi pozisyon olarak Cumhuriyet Halk Partisi merkez solda yer alırken, Yeşil Sol Parti solda, Türkiye İşçi Partisi ise aşırı solda konumlanmaktadır. Ülkemizin sağ görüşlü partilerinden Saadet Partisi sağ iken, İYİ Parti merkez sağ, Adalet ve Kalkınma Partisi ise aşırı sağ görüşlü bir parti olarak konumlanır. İşte bu siyasi pozisyonlar birçok partinin bir araya gelmesine engeldir. Çoğu zaman, solcular ile solcularla, sağcılar da sağ görüşlüler ile daha fazla noktada aynı ideolojiyi paylaştıkları için bir araya geldiklerinde anlaşmaları daha olasıdır. Fakat sağ ve sol görüşlü partiler hem ülkemizin önceki koalisyonlarında hem de günümüzde aralarında birtakım ittifak yapmıştır.

Google
Bu noktada günümüzden en belirgin örnek Millet İttifakı’nın bir masada toplanması olarak görülebilir. CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin birleşimi merkez sol ve sağ partileri ile siyasi pozisyonu sağ olan partilerin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Farklı ideolojilere sahip bu partilerin tek bir masada toplanması her ne kadar farklı görüşlerin bir araya gelmesi olarak görülse de aslında bu birleşim bir zıtlıkların birleşimi değildir. Çünkü 6 partinin amacı da aynıdır. O amacın en fazla dillendirileni ise tek adam rejimini sonlandırmak ve tekrar Parlamenter Sistem’e dönüş yapılmasıdır.

Cumhur İttifakı içerisinde sağ, merkez sağ ve aşırı sağ dışında bir görüş olmadığı için bu içeriğin içinde Cumhur İttifakı’ndan söz edemeyeceğimi de belirtmek isterim.


Google
Şimdi gelelim siyasi arenada zıtlıkların birleşimi konusuna...

Bu noktada size şu an için en fazla gündemde olan HDP ve İYİ Parti çekişmesinden örnek vereceğim. HDP ile İYİ Parti hem ideolojik olarak oldukça zıt hem de çok keskin çizgilerle birbirlerinden ayrılmaktadır. Sonuç olarak iki farklı kutupta yer alan bu partilerin aynı çerçeve içine girip giremeyeceği belki de bu başlığın altında verilecek en güzel cevaptır. Fakat son yazışmalar ve açıklamalardan görüyoruz ki şimdilik bu birleşme pek olası görünmüyor. Peki, ama neden?

Google
Öncelikle HDP eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yazdığı mektubun içeriği ile başlamak istiyorum. Demirtaş mektubunda Akşener’e hitap ederken bir genel başkan ünvanı ile değil, HDP seçmeni olarak mektubu kaleme aldığını belirtiyor. Millet İttifakı olarak İYİ Parti dışında kalan partilerin demokratik dönüşüm umudu için bir araya gelmeye olumlu baktığını da belirtiyor. Hatta ufak bir hatırlatma yaparak; belediye seçimlerinde oylarımızı kabul etmiştiniz, diyor ve bu noktada mektup da olsa Demirtaş'ın sesi biraz yüksek çıkıyor. “Hayır, biz de HDP seçmeninin oyuna ve desteğine talibiz ama HDP’yi kurumsal olarak muhatap almaya karşıyız.” diyorsunuz, cümlesini kurarak bir nevi “ne şiş yansın ne kebap” anlamı çıkarılan bir ideoloji yürütüp yürütmediğini sorguluyor.

Bu konuda buraya bir virgül koyarak özellikle belirtmek istediğim bir nokta var. HDP’yi beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. PKK için net bir şekilde “terör örgütü” cümlesini kuramadıkları için belki gerçekten onlara öfkeli, sinirli ve hatta çok kızgın da olabilirsiniz. Fakat tüm bu gerçekler HDP’nin varlığını, özellikle meclisin 3. partisi olduğu gerçeğini değiştirmemekte ve HDP’nin tıpkı diğer partiler gibi seçmeni olduğu unutturmamalıdır. O zaman da akla şöyle bir soru geliyor. Tüm partilerin seçmenlerinin oyu, HDP seçmeninin oyundan daha mı değerli? Her ne kadar şaka yollu da olsa Aysun Kayacı’nın oldukça yanlış olan “Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” sözüne hak veren bu toplum, en baştan ayrılmış olmuyor mu? Nerede kalıyor eşitlik? “Senin fikrin benimkinden önemsiz!” noktasına gelmiyor muyuz? Hatta siyasilere çıkmadan kendi aramızdaki zıtlıklara dahi tahammül edemiyorsak onlara birleşmeyi nasıl öğreteceğiz noktasında, henüz başlamadan havlu atmıyor muyuz?

Evrensel
İşte Selahattin Demirtaş’ın Meral Akşener’e yazdığı bu mektup tam olarak bu çerçeve içine girdiği için çok değerlidir. Mektubunda “Birleşe Birleşe Kazanacağız!” sloganı ile toplumun büyük bir kesiminin umudu büyüttüğünden ama İYİ Parti’nin HDP seçmenine karşı yaklaşımından bu sloganın anlamını yitirdiğinden de söz ediyor. Son olarak da açık açık 4 soru soruyor. O sorulara Akşener net olarak bir yanıt vermese de partisinden cevap verenler oldu. Fakat kendi seçmeni de dahil olmak üzere verilen cevabın yeterli olmadığı görüşünde birçok kişi birleşmiş durumda...

Google
HDP ile İYİ Parti arasında geçenler tam olarak siyasi arenada zıt kutupların birbirini çekip çekmeyeceği tartışması için muazzam bir örnektir. İşte bu noktada sadece belli bir ideolojiye kadar olan birleşmeden bahsediliyorsa tamam, ama birleşmenin gerçek anlamından söz ediliyorsa o halde zıtlıkların dahi aynı masaya gelmesi gerekmez mi? Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan Millet İttifakı ile tek adam rejimine karşı olan tüm siyasi partilerin aynı anda, aynı gemiye binmesi gerekmez mi? Belki de bu soruya vereceğimiz yanıt “Siyasi Arenada Zıtlıkların Birleşimi Mümkün mü?” başlığının cevabı olur ya da belki de ülkemizin yakın geçmişine bir bakış atmamız gerekir. Ne dersiniz?



©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?