Sır Saklamalı mı, Saklamamalı mı?

Dünya çapında 50 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre insanların yüzde 97’sinin en az bir sırrı varmış. Yaygın sır konularının başında ise söylenen yalanlar, romantik arzular, sadakatsizlik ve ekonomi geliyormuş.

Çoğu insanın hayatta kimseyle paylaşamadığı ortalama 5 sırrı ve en az bir kişiyle paylaştığı 8 sırrı varmış. Yani sır saklayanlar arasında kişi başına düşen ortalama sır sayısı 13!

Buradan çıkaracağınız ilk sonuç şu olmalı; taşımaya çalıştığınız sırlar aslında sizi diğerlerinden farklı kılmıyor. Aksine, diğerleriyle buluştuğunuz ortak noktayı meydana getiriyor.

İnsanların sır saklayıp saklamaması veya ne kadar sırra sahip olduğunu belirleyen temel etkenlerin başında ise kültür geliyor. 

Sır saklamanın en önemli nedenlerinden biri, saklanılan sırla ilgili duyulan utanç oluyor. (Yine de utanç, yaşaması ve baş etmesi zor bir duygudur ve sırf bu nedenle insanlar bazen ne kadar utanç verici olursa olsun sırlarını açığa dökmeyi tercih ediyor.) Utanç duygusunu ve bu duygunun yoğunluğunu belirleyen etkenler arasında ise yine toplumsal kültür geliyor.

Çatışmadan kaçınmak ve mevcut ilişkileri koruma isteği de sır saklama gerekçeleri arasında yer alıyor. İnsanlar, açığa çıktığında kendilerine veya başka birine zarar gelmesinden çekindikleri için sırlarını ifşa etmiyorlar…

Yani mesleki yaşamınıza veya aile hayatınıza zarar verme ihtimalinden korktuğunuz için sırrınızı sıkı sıkı saklıyor olabilirsiniz.

Son olarak insanlar, başkalarıyla paylaşmaya değer görmedikleri için de sır saklıyor olabilir.  

Sırrın ne olduğuna ve neleri kapsadığına bağlı olarak değişse de, kendinize sakladığınız her sırrın esenliğinizi etkileme ihtimali söz konusudur.

Eğer bir sır, çok fazla utanç duymanıza veya kendinizle ilgili olumsuz yönlerin üzerinde derin düşüncelere dalmanıza neden oluyorsa, söz konusu sırla başa çıkmak için alternatif yollara başvurmanız daha iyi sonuçlar doğurabilir.

Bu noktada bazı kişiler sırlarını güvendikleri birine açmayı tercih edebilir. Zira diğer insanlar bizim hakkımızda genellikle umduğumuzdan daha iyi düşünebilir. Yargılamaktan çok bizimle empati kurmaya eğilimli olabilir. Bu anlamda güvenilir bir sırdaş, işinize yarayacak yeni bakış açıları ortaya koyabilir.

Sırrınızı paylaşacağınız kişi partneriniz, yakın arkadaşınıza veya bir terapist olabilir.

İnsanlar genellikle düşünceleriyle yalnız kalmaktan hoşlanmazlar. Ve bir sırra sahip olmak, (yine sırrın içeriğine göre değişmekle birlikte) utanç ve tecrit gibi olumsuz duyguları uyandırabilir. Söz konusu duygularla boğuşmak ise kişiye (sırlarını açıklamaya nazaran) daha büyük zararlar verebilir. Özellikle de psikolojik açıdan.

Ayrıca başkalarından sakladığınız tek bir sır bile o kişilere kendinizi daha az bağlı hissetmenizi sağlayacaktır. Bir başka deyişle çok sırrı olan insanların gerek arkadaşlarıyla gerekse romantik partnerleriyle aralarında duygusal bir mesafe söz konusu olacaktır. Olması beklenen duygusal bağı kurmak bu kişilerle pek kolay olamayacaktır.

Ayrıca yakınlarınızdan ne kadar çok sır saklarsanız kendinizi bu ortamlarda o kadar “gerçek dışı” hissedersiniz. Çünkü aslında gerçek kimliğinize, sırlarınızla birlikte ulaşabileceğinizi bilirsiniz. Sırlarınızın bilinmediği yerdeki varlığınız eksik ve sahte olacaktır!

Duygusal partnerinizden bir şey sakladığınızda bunu, ilişkinin iyiliği için yaptığınıza inanırsınız. Çatışmadan kaçmak ve karşınızdaki insanın duygusal olarak zarar görmesini engellemek için… Sakladığınız sır, gerçekten de partnerinizden beklediğiniz (ve korktuğunuz) tepkinin gerçeğe dönüşmesini önleyebilir. Ancak sırrı saklamaya devam ettiğinizde bu size ve ilişkinize yarardan çok zarar verme potansiyeline sahiptir.

Tabii bir de, her halûkarda ortaya çıkacak olan sırlar var. Bunları saklamaya devam etmenin, takdir edersiniz ki, hiçbir anlamı olmaz. Hatta bu tür sırları ne kadar erken açıklarsanız sizin için o kadar iyi olacaktır.

Hangi sırları kendinize saklayacağınıza, hangilerini yakınlarınızla paylaşacağınıza ve hangilerini tamamen açık edeceğinize karar verecek olan kişi sizsiniz. Ancak bu noktada önemli olan, olası kâr- zarar değerlendirmesini yapabilmek ve en akıllıca kararı verebilmektir.