Sımsıcak Bir Çizgi Roman: Her Şeye Rağmen

Aslında okuma hususunda hepimizin farklı beklentileri olduğunu varsaymak pek de yanlış olmayacaktır. Kabul edelim; okuduğumuz eserler ortak olsa da kimi fikirlerde buluşabilsek bile o eserlerin bizde yansımaları başka başkadır. Eylemin özünde durum aynı... Okumak bir ortaklık ama okuma amaçlarımız çeşitlilik gösterecektir. Örneğin bazıları edebi haz adına okur. Okuduklarından aldığı edebi tat her şeye değerdir. Bazıları boş zaman alışkanlığı olarak okur. Kitaplarla haşır neşir olmak, vakit geçirmenin kolay ve güzel yollarındandır.

Kısacası okuma eyleminde bizi tetikleyen, çıkış noktası sayılan düşünceler ayrışabilir... Yalnız, amacımız ne olursa olsun, bir gün öyle bir eserle tesadüf ederiz ki kalbimiz şenlenir... (Bu sayı artabilir de...) Okuma alışkanlıklarımıza, okuma amacımıza bağlı olduğu kadar onlardan bağımsız bir şekilde esere bağlanabiliriz. İnşa ettiğimiz, kurduğumuz, var olduğumuz kişide bir yerlere denk düşer okuduklarımız. Eylem, eylemin sonucu, yansımaları, yarattıkları iyice kişiselleşir. Hani her okuduğumuz kitabın ardından başkası oluyoruz diye düşünürsek, en fazla bu eserlerde anlarız başkası olmayı. Hoş başkası vurgusu da esasında özümüze yakın olan anlamına gelebilir.

Başka Düşler etiketiyle yayımlanan (Çizgi Düşler markası) Doğan Şima’nın çevirdiği, Esra Kökkılıç’ın editörlüğünü üstlendiği, görsel uygulamasını Veli Okulan’ın yaptığı Jordi Lafebre çizgi romanı Her Şeye Rağmen bende tam olarak böyle bir etki uyandırdı. İlk karesinden, son karesine, kalbimde bir boşluğu kapadı, yaşamayı arzu edebileceğim atmosferiyle beni yakaladı. Tabii hikayenin, karakterlerin cazibesini de unutamam.

Her Şeye Rağmen Zeno ve Ana karakterlerinin yarım kalan aşkları, ayrı taraflara dağılsalar da sürdürdükleri bağ üzerine bir hikâye aktarır. Yukarıdaki diyalog artık yaşlı bir insan olan, Zeno’yla buluşmaya gidecek Ana ile onu yargılayan kızının arasında geçer. Her Şeye Rağmen’in güzelliklerinden biri genel kanıda tartışmalı bir konuyu aktarırken yazar tarafından karakterlerin yargılanmamasıdır. Çizgi romanı okurken, yargılamalardan uzak bir konumda bulabiliriz kendimizi. İki ayrı yaşamda hareket eden, birbirlerine hala âşık Ana ile Zeno... Fiziksel olarak görüşmeseler de mektuplarla, telefonla haberleşen ikilinin, salt kendilerine has bir dünyaları olması bizi rahatsız etmez. 

Ana ve Zeno’nun hikâyesi geriye akan bir kurguyla okura sunulur... Bugünden düne doğru gideriz. İki karakterin yaşamına dahil oldukça, hayatlarını sürdürseler de aralarında ne denli özel bir ilişki olduğunu anlarız. Karşılıklı derinleşen bir anlam, duygu dünyası. Günler akıp gider, Ana da Zeno da kişisel arzularını takip eder. Bireysel hayatlarını sekteye uğratmadan, ara vermeden, bırakmadan... İçlerinde ukde kalanlarla beraber... Geriye akan kurgu usul usul ilişkinin evveliyatını görmemize olanak tanır. Son sayfayı çevirdiğimizde, Ana ve Zeno’dan güç alırız. Sanki devam etmenin yanlış olmadığını, anların tüm ömre sirayet edebildiğini aşkla kavuşamasak da sevebileceğimizi, yarına uzanabileceğimizi anlarız. Sırf bu bakışın geçmesi Her Şeye Rağmen’i okumak için yeterli olabilir.

Jordi Lafebre’nin kaleminden çıkan nefis çizgi roman Her Şeye Rağmen biraz günlerin kaosuna ara vermek, sevgiyi tekrar keşfetmek, sakin bir anlatı okumak ve kendini iyi hissetmek isteyenlere tavsiyedir. İhtiyacınız olan bu eserdir belki de... Keyifli okumalar!