KÜLTÜR/SANAT
Şiir Gibi Filmler
Tabii şiirin de onlarca hali olur. Bu filmler aşkın başka başka hallerini, dört bir koldan işliyor. Bir yandan dram yaşanırken, bir yandan da fantazma ve komediyi de elden bırakmıyorlar. Şiirin her halinin filmleri de diyebiliriz... İşte, romantik ve incecik ruhiyetleri kaşındıran, yeri gelip mutlulukla yeri gelip hüzünle gözlerinizi dolduracak 5 film!
Yayın Tarihi :07 May 2021
Süre :1.5 Bardak
Exotica (1994) Atom Egoyan
Leonard Cohen şiiri bir şiir Exotica. Author bir yönetmen olan Atom Egoyan imzası taşıyan filmin kurgusuna kendinizi bırakmak yerine çözmeye çalışırsanız keyif alamayacağınız filmler vardır ya, Exotica da onlardan biri. Atom Egoyan’ın her filmi gibi Exotica’nın da sonlarına değin garip bir hazımsızlık ve hüzün hissinden başka pek bir şey algılayamıyorsunuz. Neyse ki şair (yazar) ve yönetmen Egoyan, ittire ittire idrak edebildiğimiz filmde sonunda tüm mevzuları birbirine bağlıyor. Zaten Egoyan izliyorsan, gözlerimiz yalnızca bir elçi olsa iyi olur, kalple izlense daha çok anlaşılıyor filmleri. 1994 yapımı olan bu film, 1 saat 45 dakika sürüyor; fakat size, iyi anlamda, 3 ömür gibi gelecek etkide.
Gadjo Dilo (1997) Tony Gatlif
The Crazy Stranger olarak da aratabileceğiniz Gadjo Dilo, bir Toni Gatlif filmi. Yani izledikten sonra gözünüzde bir Emir Kusturica tadı, kulağınızda bir Hindi Zahra (filmde geçmese bile) tınısı kalıyor. Gadjo Dilo Romanca’dan dilimize ‘çingene olmayan deli’ diye çevrilir. Film de tam bu şekilde Stephan isimli bir Fransız’ın, bir kasette şarkı söylediğini duyduğu Nora Luca’yı bulmak üzere Romanya’ya gidişini ve çingenelerin hayatına tanık oluşunu anlatır. Çiçeklerle alınan duş ve çingene kızların saçlarına sinen misk ile film, 1 saat 42 dakika sürüp, kucağınızda şiir kitabı gibi kalbinizde yanık bir iz bırakarak bitecek.
Güneşin Oğlu (2008) Onur Ünlü
Güneşin Oğlu bir Onur Ünlü filmi. Janrası, komedi ve fantastik olarak geçiyor; ama nasıl şiir gibi olacak diye içinize kuşku düşürmesin. Umudun, yaşının olmadığını absürt bir şekilde ele alışından tutun da Haluk Bilginer’in çatıda haykırdığı Ülkü Tamer şiirinde pik yaptığı evreye kadar Güneşin Oğlu fantazma ile komediyi işlerken, kafiyesinden de geri kalmayıp ezgisini koruyor. 2008 yapımı bu film, hangi şiirden derseniz Arthur Rimboud'un, ‘Ben bir başkasıdır’la uyumlanabilir. Başkası olmak nasıl olurdu? Güneşin Oğlu bunu deneyimlemenizi sağlıyor.
Mood Indigo (2013) Michel Gondry
L’ecume des Jours, Türkçe’ye Günlerin Köpüğü diye geçiyor. Michel Gondry yönetmenliğinde bir film ve Boris Vian’ın romanından uyarlama. Aynı Boris Vian gibi Dada ve gerçekliği elinde oyuncak etmiş bir film. Eternal Sunshine of the Spotless Mind’dan aşina olabileceğiniz Michel Gondry yönetmen koltuğunda oturup tarzının çok da dışına çıkmıyor aslında. Fakat Mood Indigo’da fantazmanın özü görsellerle ve gerçeküstü keşiflerle daha da dolduruluyor ve şahlanıyor diyebilirim. Hem dram ve fantastik hem de aklı uçuracak cinsten elemanlarıyla komediyi de içine yedirmiş bu 2013 yapımı film, adeta görsel bir şiir gibi.
Poesia Sin Fin (2016) Alejandro Jodorowsky
En güzelini en sona sakladım: Endless Poetry, adı üzerinde bir şiir. Nam-ı diğer ‘Sonsuz Şiir’. Sembolizmden ödün vermeyen, bir filmdeki sembolizminin altından 3-4 film çekecek olsa da hepsini aynı filmde halletmede içi rahat etmeyen yazar, yönetmen, oyuncu, falcı ve daha birçok uğraşı bünyesinde taşıyan Alejandro Jodorowsky’nin otobiyografik filmlerinin ikincisi. Hoş Jodorowsy’nin her filmi hayattan öğrendiği ve öğretip dönüştürmek istediği bir bilgelik timsali olsa da Poesia Sin Fin, La danza de la realidad (Gerçeğin Dansı)’ dan sonra bütünüyle kendinin enteresan hayatını; annesini, babasını, şairliğini, aşkı ve dostluğu hem bizim içimizden biri gibi hem de idealist ve sınır tanımaz bir şair olarak anlattığı ilk filmi. 2016 yapımı bu film, Jodorowsky’nin en az sembolik filmi diyebiliriz. Fakat yine 2 saat 10 dakika uzunluğunda izlenme süresini kafamızda açıla açıla 2 katına çıkartıyor ve uzun süre de bizle kalıyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK BENZER İÇERİKLER
Yukarı Kaydır