Richard Melville Hall Nasıl Moby Oldu?

Connecticut Üniversitesinde felsefe eğitimine başlayan sanatçı, daha sonra öğrenciliğine New York’ta devam etse de müziği üniversite mezuniyetine tercih etti. DJ olarak çeşitli mekanlarda sahne almaya devam etti. Bu süreçte üniversite radyosunda kendisi için önemli bir açılım olan elektronik müzik örneklerini dinleyicilerle paylaştı. Bir dönem, ücretsiz elektrik imkânı bulduğu terk edilmiş bir fabrikada yaşadı.

David Lynch’in Twin Peaks dizisinde çalan Laura Palmer’s Theme parçasından, Go isimli parçası için yaptığı yeni düzenlemede bir sample alan Moby, bu denemesiyle bir anda listelerin ilk sıralarında kendine yer buldu. Yeni denemeler yaptığı süreçte Vatican Commandos ve Flipper isimli punk rock gruplarıyla sahne aldı. Elektronik müzik ve punk müzik arasındaki bağlantıları belirgin kılacak düzenlemeleriyle özgün tarzını yaratmaya başladı.

Film müziklerini yeniden yorumladığı I Like To Score albümündeki performansları sonradan kıymeti anlaşılacak eserler olarak 1997 yılında yayımlandı. Ona asıl şöhreti beşinci stüdyo albümü Play kazandırdı. Bu albüme kadar zaten belli bir tanınırlık elde eden ve listelere önemli şarkıları sokmayı başaran Moby, Play albümündeki Honey, Porcelain, Why Does My Heart Feels So Bad?, Bodyrock, Natural Blues gibi eserlerle ismini kalıcılaştırdı.

Müzikal başarılarının yanında hayvan haklarına yönelik hassasiyeti ve veganlığıyla da bilindi. Ayrıca bir dönem alkol ve madde kullanımı konusunda uçlarda yaşadığına, ancak tüm bunlardan uzaklaştıktan sonra çok daha iyi bir hayata sahip olduğuna dair açıklamalar yaptı. 2005 yılında yayımlanan Hotel albümünün ilk teklisi Lift Me Up dünya çapında liste başarıları elde etti ve şarkı 2006-2008 yılları arasında Birleşik Krallık’ta resmi F1 yayıncısı tarafından jenerik müziği olarak kullanıldı. Yayımladığı 20 stüdyo albümü, rock ve pop dünyasından önemli isimlerle ortaklıkları ve sosyal sorumluluk projelerinde üstlendiği rollerle kendine has bir şöhret elde etti.

Gelelim sahne isminin hikayesine. Moby, CNN'de yayımlanan bir röportajında ailesi tarafından, Herman Melville’in Moby Dick eserinden ilham alınarak Moby lakabıyla anıldığını anlattı. Küçük yaşlardan itibaren ona takılan bu lakabın aile geçmişiyle de bir ilgisi vardı. Doğruluğunu teyit etmeye çalışsam da başarılı olamadığım bir biyolojik bağlantı bilgisi Moby tarafından yine bu röportajda dile getirildi. Bu bilgiye göre Herman Melville, Moby’nin üç nesil öncesinden amcasıydı. Ailesi de bu bağlantı nedeniyle, Melville’in eserinin ana karakterinin adını çocuklarına lakap olarak seçmişti.

Moby bugün hâlâ önemli kuruluşlarla sosyal sorumluluk projelerine imza atıyor. İsa'nın öğretilerini takip eden iyi bir Hristiyan olarak yaşamaya gayret eden sanatçı felsefe eğitimine ek olarak fotoğrafçılık dersleri de aldı. Sanatçı bu alandaki yetkinliğini 2010 yılında fotoğrafları bir sergide yayımlanana kadar sakladı. Moby'nin son albümü Resound NYC, müziğe başladığı ilk yıllardan 2010’a kadar New York'ta yaptığı kayıtların, konuk sanatçılarla yorumlandığı versiyonlarından oluşuyor. Sanatçının otobiyografik iki de kitabı bulunuyor; Porcelain ve Then It Fell Apart. Özellikle ikinci kitapta şöhretli bir hayatın neden olduğu iniş çıkışlara dair çarpıcı detaylar dikkat çekiyor.