Patagonya’yı Keşfediyoruz – 2. Bölüm

“Eller Mağarası” anlamına gelen Cueva de las Manos, Arjantin’in Santa Cruz eyaletinde bulunan ve içinde yüzlerce el resmi ile insan ve hayvan figürlerinin yer aldığı bir mağara. İnsanlık tarihi açısından oldukça etkileyici ve önemli bu mağaradaki resimlerin 9.500 ila 13.000 yıl öncesine dayandığı tahmin ediliyor. Mağarada el izlerinin yanı sıra hala bölgede yaşayan guanako (Lama guanicoe) gibi hayvanlar ile bazı avcılık sahnelerinin tasvirleri bulunuyor. Bu tasvirlerin 19. yüzyılda Patagonya’ya gelen Avrupalıların karşılaştığı avcı-toplayıcı toplulukların atalarına ait olabileceği düşünülüyor. İnsanı hayrete düşüren ve dünyadaki yolculuğumuzla ilgili düşündüren mağara, 1999’da Unesco tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış.

Futaleufú Nehri, Şili’nin aynı adlı kasabasında yer alıyor. Turkuaz renkli ve berrak suyuyla göz kamaştıran nehir, farklı bölümlerine göre değişen akıntı hızıyla dünyanın en zorlu nehirleri arasında. Pek çok rafting tutkununun yolunun düştüğü ve dünyanın en çok ziyaret edilen akarsularından biri olarak gösterilen nehrin bulunduğu bölgede her yıl su sporlarıyla ilgili “Futa Fest” isimli bir festival de düzenleniyor.

Puerto Natales, Patagonya’nın Şili tarafındaki en büyük ikinci şehir. Turistik birçok faaliyete rastlayabileceğiniz şehirde gezilecek yerlerin başında Torres del Paine Ulusal Parkı geliyor. Dağ, göl, ırmak ve buzulların yer aldığı park, manzarasıyla oldukça etkileyici. Özellikle yürüyüş ve dağcılıktan hoşlananların ziyaret ettiği parkta en çok karşınıza çıkabilecek hayvan ise lamaların yakın akrabası guanako.

Bernardo O'Higgins Ulusal Parkı, şehirde öne çıkan bir başka doğa koruma alanı. Devasa buzul parçaları görmek isteyenlerin ilgisini çekecek bu parkta Serrano ile Balmaceda Buzulları karşınıza çıkıyor. Pío XI Buzulu olarak da adlandırılan Brüggen Buzulu ise Antarktika'dan sonra Güney Yarım Küre’deki en büyük buzul.

Bir de paleontoloji meraklılarının kaçırmaması gereken Cueva del Milodón Tabiat Anıtı’ndan bahsedelim. Tarih öncesi dönemden izler taşıyan tabiat anıtında, kalıntıları neredeyse hiç bozulmadan korunan 3 mağara yer alıyor. Bu mağaralardan birinde sit alanına adını da veren Milodón (Mylodon) isimli memeliye ait bazı bulgulara rastlanmış. Ayrıca mağaralarda insan yaşamını gösteren kalıntılar da bulunuyor.

Punta Tombo, penguenleriyle ünlü küçük bir yarımada. Yarımadada dünyadaki en büyük Macellan pengueni kolonilerinden biri yaşıyor. Bu sevimli hayvanlara bazı deniz kuşu türleri de eşlik ediyor.

Beagle Kanalı’nın yakınında bulunan Navarino Adası, Yagán (Yámana) yerlilerinin yaşadığı yerlerden biri olmasıyla nedeniyle arkeolojik öneme sahip bir ada. Biyoçeşitlilik açısından önemli bir yer olduğu için 2005’te Unesco Dünya Biyosfer Rezervleri Ağı’na eklenmiş.

Adaya yolu düşen maceraperestlerin yapabileceği pek çok aktivite bulunuyor. Dağcılık başta olmak üzere yürüyüş, tırmanma, su kayağı ve balıkçılık gibi seçenekler mevcut.

El Chaltén, “Arjantin’in trekking başkenti” olarak biliniyor. Güney And Dağları üzerine kurulmuş bu küçük köyde trekking’in yanı sıra bisiklet turu, rafting, su kayağı ve ata binme gibi birçok etkinliğe katılmak mümkün.