SEYAHAT

Orta Çağ’a Seyahat: Transilvanya

06 Oca 2022

Avrupa gezi planı yaparken çoğu zaman Romanya gibi harika bir ülkeyi es geçebiliyoruz. Üstelik birbirinden renkli evlere, yemyeşil bir doğaya ve Drakula’dan aldığı gizemli atmosfere ev sahipliği yapan, Transilvanya gibi bir gerçeği barındırmasına rağmen… O halde şimdi hep birlikte, Transilvanya efsanesine yolculuk yapıyor, gezdikçe büyüleniyoruz.

1.5 Bardak
Bugünkü Romanya’nın batı ve orta bölgelerine denk gelen Transilvanya, her ne kadar eskiden bu isimle anılsa da kendisiyle simgeleşeni bırakmak istemiyor. Pek çoğumuzun Transilvanya olarak bildiği yerin asıl ismi Erdel. Macarlar’ın Erdély; Rumenler’in Ardeal; Sırp, Bulgar ve Yunanların ise Erdel olarak isimlendirdiği bölge, diğer Avrupa ülkelerinin genellikle Transilvanya olarak kullanmasıyla, bizim asıl bildiğimiz isimle simgeleşiyor. 

Transilvanya’nın geçmişinde tanıdık bir isim de yer alıyor: Osmanlı. Bölge 1526 yılındaki Mohaç Muharebesi'nden sonra Osmanlılara bağımlı hale geliyor. Her ne kadar iç işlerinde serbestse de dış işlerde Osmanlı’dan onay almak zorunda. Özerk bir devlet aslında, adı da Erdel Prensliği oluyor. Ardından tarih kitaplarından tanıdığımız o kuşatma başlıyor: II. Viyana Kuşatması. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın idamına neden olacak kuşatma, bölgenin Macaristan’ın eline geçmesiyle sonuçlanıyor. Gel zaman git zaman, Macaristan ile Romanya arasında birkaç kere el değiştiren Transilvanya, en nihayetinde, II. Dünya Savaşı sonrasında bugünkü sahibine kavuşuyor, yani Romanya’ya. 

Transilvanya, harika kasabaları, dağlık sınırları ve nefesimize nefes katan doğasıyla Orta Çağ’ı günümüze getirmeyi başarıyor. Lord of The Rings’den bir kesit gibi, sanki Hobbit köylerinde dolaşıyor, bir yerlerden Frodo çıkacakmış hissine kapılabiliyorsunuz. En çok da efsane film serisinin gizemli atmosferini hissediyor, Transilvanya’nın büyüsüne kapılıyorsunuz. Elbette bunun pek çok sebebi var.

Drakula efsanesine hepimizin aşina olduğunu düşünüyoruz. Adını ilk kez Bram Stoker'ın 1897’de yazdığı Dracula romanında duyduğumuz efsane, Gotik bir kale olan Bran Şatosu’nda yaşamış vampiri simgeliyor. Peki bunun konumuzla ne ilgisi var? Tüm görkemiyle yeşilliklerin içinde yükselen Bran Şatosu, Transilvanya’nın en önemli destinasyonlarından birini oluşturuyor. Drakula Şatosu olarak da bilinen kale, Romanya’nın da ulusal bir simgesi. Kendisini ziyaret etmeye karar verdiğimizde, bizi, Măgura ve Dealul Cetăţii tepeleri arasında sarp bir uçurumun tepesinde karşılıyor. Olağanüstü bir manzaraya sahip Bran Kalesi, Transilvanya’nın Orta Çağ atmosferine ciddi oranda katkı sağlıyor. Her yıl 600 binden fazla ziyaretçiye de ev sahipliği yaptığını hatırlatalım. Transilvanya’ya bir gezi planlıyorsak, restore edilmiş yapısı ve pek çok turistin de rotasında yer alan Bran Şatosu’nu listenin en başına eklemeyi unutmuyoruz. Kesinlikle görülmeye değer.

Transilvanya’nın zengin bir kültüre, merak uyandıran bir tarihe ve şaşırtıcı doğal güzelliklerine hayran kalacağınız bir diğer destinasyon, bir miktar ürkütücü gelse de Ayılar Mağarası. Adını 1983 yılında keşfedilen 140 ayı iskeletinden alan mağara, bölgenin gizemli noktalarından biri. Apuseni Dağları'nın en göz alıcı turistik yerlerinden biri olan Ayılar Mağarası, boyutları değişen olağanüstü bir sarkıt yelpazesine de ev sahipliği yapıyor. Büyüleyici geçmişi ile merak uyandıran noktamız, yaklaşık 15 bin yıllık fosilleri de barındırıyor.

Tüylerimizi diken diken eden yapısı ile Sarmizegetusa Regia, Güney Transilvanya’nın en uğrak noktalarından biri. Gezi listemizin üst sıralarını süsleyecek bu ilk yerleşim yerlerinden biri MS. 106'daki Roma fethinden önce, Daçya'nın en önemli askeri, dini ve siyasi merkezi olarak biliniyor. Şimdiden söylüyoruz, Daçyalılar’ın teknik açıdan ne kadar yetenekli olduklarını keşfederken fazlasıyla şaşıracaksınız. Su taşımak için kullandıkları seramik borulardan su drenajlarına, asfalt yollardan görkemli surlara kadar her şey, inanılmaz bir aklın ürünü olsa gerek.

Transilvanya, en temel ihtişamını, yukarıda bahsettiğimiz noktaların yemyeşil bir doğanın kalbinde atıyor olmasından alıyor. Şimdiden uyarıyoruz, temiz hava ciğerlerinize dolarken, tarihin gizemli yollarında kaybolabilirsiniz. Unutmadan, Orta Çağ’ın derinliklerinde gezerken, gizemli atmosferi içinize çekmeyi unutmayın!  

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?