Altın
%
Dolar
%
Euro
%
Bitcoin
%
Eth
%
Önümüzdeki 5 gün boyunca
https://www.gastrofests.com/wp-content/uploads/2018/10/046_051_KAHVE-2.jpg
TARİH Gastronomi

Örgütlenin Azizim: Osmanlı’da Kahvehaneler

03 Şub 2023

Kültürümüzde kahvenin yeri tartışılmaz. Sabah uyanmak için yataktan çıkar çıkmaz yapılan kahve, kahvaltı sofrasından daha kalkmadan ocağa konan eşliğinde uzun uzun keyif yapılan kahveler, akşam yemeğinin üzerine mide dinlendirmek için höpürdetilen kahveler, uzun sohbetlerin yancısı, kız istemelerin baş kahramanı, bayramların yanında lokumuyla olmazsa olmazı, kısa dinlenmelerin eşlikçisi, yorgunluğu alıp götüren mucize onunkisi. Utanmasam mâni yazacağım, öyle seviyorum. Fakat sevmenin ötesinde merak ediyorum kahve ve kahvehane kültürü bizim dünyamıza ne zaman ve nasıl girmiş? Buyurun detaylara.

https://scontent.fayt2-2.fna.fbcdn.net/v/t1.6435-9/136345288_3566937536723214_5294664166335851473_n.jpg?stp=dst-jpg_s640x640&_nc_cat=106&ccb=1-7&_nc_sid=0debeb&_nc_ohc=T_13geDFVosAX94NhRM&_nc_ht=scontent.fayt2-2.fna&oh=00_AfB2zKLMmbpasy8kpUCrN4SS5SShhFjaaN-sVXKLB6ketQ&oe=64031432
Osmanlının 1517’de Yemen’i almasıyla kahve öncelikle saraya giriyor. Henüz halkın ulaşabileceği bir içecek değil o yıllarda. Fakat saray erbabı sıklıkla tüketiyordu elbette. Osmanlıda ilk kahvehane 1554 yılında açılıyor. Hakem ve Şems isimli iki Halepli tüccarın açtığı bu kahvehane Tahtakale’de bulunuyor. Kimi kaynaklara göre dünyanın ilk kahvehanesi burasıyken kimi kaynaklar Mekke, Kahire ve Şam’da ilk örneklerinin görüldüğünü söylüyor. Bu ilk örnekten sonraysa, seyahatnamelerden edinilen bilgiye göre onlarca ve hızla yüzlercesi daha Müslümanlar tarafından açılıyor.
Halk kahvehaneleri çok seviyor. Genellikle esnafın, alt düzey ve orta düzey memurların uğrak yeri haline geliyor. Kahvehaneler dolup dolup taşarken elbette sohbetler de gırla gidiyor. Tüm boş zamanlarını kahvehanede geçiren erkekler haliyle sohbet etmeye başlıyorlar. Bu sohbet kaçınılmaz şekilde politikaya geliyor, yöneticiler eleştiriliyor, hatta yerden yere vuruluyor. Bunlar da haliyle yöneticilerin kulağına gidiyor, çok geçmeden padişaha kadar ulaşıyor. O dönem başta olan Kanuni Sultan Süleyman bu duruma sinirleniyor ve kahvehanelere kısıtlamalar getiriyor.

https://tarihvetarif.com/wp-content/uploads/2021/04/Foto-x.jpg
Halk bu durumu pek önemsemeyince önce kahvehaneler kıraathanelere dönüştürülüyor. Okuma evi anlamına gelen kıraathanelerde sohbet yasaklanıyor, yalnızca kitap okumak ve kahve içmek serbest bırakılıyor. Kaynaklara göre kurallara uymayan kahve sahiplerinden idama çarptırılanlar bile oluyor. Sosyalleşmenin, hep beraber olmanın, sohbetin keyfini alan halk bu haklarından vazgeçmek istemiyor ve yine seyahatnamelerden öğrendiğimiz kadarıyla, ön tarafı berber dükkânı arka tarafı kahvehane olarak tasarlanmış mekânlar ortaya çıkıyor. Bir anda her köşe başında berber dükkanları mantar gibi bitivermeye başlıyor zamanla.
Bu kahvehanelerde bol sohbetin yanında mahallelinin dertlerine çözüm bulmak için kafa kafaya veriliyor, sünnet edilecek çocuklar bu kahvehanelerde sünnet ediliyor, bir kaza geçiren hemen oraya koşuyor, ilk müdahalesini oradakilere yaptırıyor. Ve hatta aynı meslek gruplarındaki insanlar burada sık sık toplantı yapıyor, meddahlar kahvehanelerde sıklıkla gösteri sergiliyorlar. Yani bu mekânlar insanlara kahve içmenin çok ötesinde vaatlerde bulunuyor o zamanlarda.

https://mekandergi.com/wp-content/uploads/2021/06/osmanli1.jpg
Bu yüzden olsa gerek İngilizlerin kulüp geleneğinin Türk kahvehane kültüründen esinlenerek oluştuğuna dair iddialar boşuna değildir. Oradan Avrupa’ya yayılması da işten bile değildir. Bir zamanlar bir arada kardeşçe yaşayabildiğimiz Yunanlılar da Osmanlı'daki kahve kültüründen o kadar etkilenmiştir ki kendi kültürlerine aktarırken o dünyaya ait jargonları ve kelimeleri neredeyse hiç değiştirmeden aktarmışlardır: kahve – kafes, kahvehane – kafenes, cezve – cezves, fincan – flincani, telve – delves.
Bugünkü kahvehanelere baktığımızda neredeyse yalnızca çay içildiğini görüyoruz. Fakat o zamanlarda başrol kahvenindi elbette. Ama yanında nargile, şerbet, şurup, limonata gibi içecekler, lokum ve şekerleme gibi atıştırmalıklar da sıklıkla satılıyor ve tercih ediliyordu.
19. yüzyıla gelene kadar Kanuni Sultan Süleyman, 4. Murad, 3. Selim derken tüm padişahlar kahvehaneleri yasakladı. Tüm kahvehaneler tek tek kapatıldı. İdamlar, cezalar çoğaldıkça çoğaldı. Bir dönem Yeniçerilerin toplandığı mekânlar kahvehanelere dönüştü, Yeniçerileri isyanından sonra bu mekânlar yine kapatıldı. Çünkü Yeniçeri isyanı Çardak Kahvehanesinde planlanmıştı. Kahvehanelerin tehlikesi günden güne artıyordu.

https://i2.sdacdn.com/haber/2016/11/24/kahvehane-kulturu-zamana-yeniliyor-8992274_4362_amp.jpg
Ardından tulumbacılar neredeyse her mahalleye yerleştirilince tulumbacı kahvehaneleri ortaya çıktı. Burada yüksek sesle maniler okur, eğlenceler düzenlerlerdi. Mahallenin kabadayıları gelince ön sıralar onlara devredilir, hep birlikte müzik dinlenip eğlenilirdi.
Kahvehaneler onlarca defa kapatılmış, işletmecileri ağır cezalara çarptırılmış olsa da ayakta kalmayı başarmış ilginç bir kültür. Edebiyatçıların uğrak yeri olmasıyla da bildiğimiz bu mekânlar hem eğlence hem de entelektüel beslenme anlamında oldukça verimli yerlerdi. Bugün yalnızca okey oynanıp çay içilen bir yer haline geldiyse de eskiden büyük tartışmaların, büyük örgütlenmelerin yapıldığı çok önemli mekânlardı. Biraz nene gibi konuşacağım affedin, her şeyin içi boşalıyor azizim, kahvehanelerinki mi boşalmasın?
 


©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?