Oppenheimer Movie - Pinterest
BİLİM Tarih

Oppenheimer’ın Kâbusu ve Nükleer Patlamaların Anatomisi

24 Tem 2023

Bir bilim insanının en büyük hayali, hiç şüphesiz dünyayı değiştirecek bir keşfe imza atmaktır. Tıpkı Oppenheimer gibi! Hitler’in Paris’i ele geçirdiği günlerde, Oppenheimer’ın kurduğu tüm hayaller gerçek olur. O, artık atom bombasının babası ve bir ölüm meleği olarak anılacaktır. Yazımızda bir hayalin kabusa dönüşmesini ve nükleer patlamaların anatomisini masaya yatırıyoruz.

Robert Oppenheimer - Pinterest
Yaşadığı dönemde Einstein’dan sonra dünyanın en saygın bilim insanları arasında gösterilen Julius Robert Oppenheimer, Amerika’da doğmuş ve her zaman barıştan yana bir insan olduğunu dile getirmiştir. Ailesindeki sanat merakı ona da bulaştığı için hep bir şair veya mimar olmak istese de kariyer savaşını içindeki fizikçi kazanır. Başarılı ve çok sevilen bir profesör olarak hayatını sürdürürken İkinci Dünya Savaşı’nın kan donduran dünyasında, Manhattan Projesi’nin başkanlığını yapar. 
Hitler’in korkunç bir nükleer bomba üzerinde çalıştığına dair haberlerin yayılması ve Amerika’ya göç eden dönemin en önemli fizikçilerinin bir araya gelmesiyle düğmeye basılır. İnsanlığın yaptığı en güçlü, en etkili ve belki de en korkunç bomba için Oppenheimer başkanlığındaki ekip çalışmaya başlar. 

Trinity Nükleer Testi - 1945

Bu noktada, Oppenheimer ve beraberindeki diğer bilim insanlarının temeldeki amacının Hitler’i durdurmak olduğunu söyleyebiliriz. Amerika’ya saldırmaktan çekinmeyecek Hitler, ancak onu yok edebilecek bir bombanın varlığı ile durdurulabilir, düşüncesi Manhattan Projesi’nde çalışan ekibin en önemli motivasyonu olur. İşin bilim tarafında ise bir atom bombası yapabilmenin getirdiği değişim rüzgarı vardır. Nitekim öyle de olur… 

Atom Bombası - Nükleer Patlama
16 Temmuz 1945'te Oppenheimer’ın başkanlığındaki ekip yaptıkları bombayı, New Mexico'daki Trinity tesislerinde patlatırlar. İşte bu patlamayı izleyen Oppenheimer’ın "Şimdi de ben dünyaların yok edicisi oldum” sözleri ile Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombaları muhteşem bir hayali, kabusa çevirecektir. Oppenheimer hayatının geri kalanında bu bombaların kullanılmaması için büyük mücadele vermiş ve bu uğurda vatan haini, hatta Rus casusu olarak yargılanmış olsa da Pandora’nın Kutusu bir kere açılmıştır! 
Nükleer patlamaya neden olan atom bombalarının neden bu kadar ürkütücü olduğunu anlamak için isterseniz bilime kulak verelim. Bir nükleer patlamanın anatomisini, gücünü ve neler yapabileceğini birlikte görelim… 

Nükleer Fisyon Süreci

Atomun çekirdeğini ifade eden “nükleer” yani proton ve nötron parçacıklarının olduğu merkezdeki gücün parçalanabileceği düşüncesi 1900’lerde hayli popüler bir kavramdır. 1780 yılında uranyumun ve ardından uranyumdaki radyoaktivitenin keşfedilmesi ile dönülmez yola girilmiştir. Çünkü atomun çekirdeğindeki nükleer enerjinin patlayıcı gücünden haberimiz vardır. Fisyon ve füzyon olarak ortaya çıkarılabilen bu nükleer güçle üretilen bir bomba ise koşulsuz bir yıkıma neden olabilecektir. Hiroşima ve Nagazaki’deki gibi…

Peki bir atom bombasının içinde neler olur? İlk olarak katalizör görevi gören serbest bir nötron parçacığı, uranyumun radyoaktif izotopunu fisyon etkisiyle böler. Atomaltı dünyadaki bu bölünmeyle ortaya çıkan güçlü enerji ısıya dönüştürülür ve uranyum daha hafif atomlara ayrılır. Böylece ortaya çıkan zincirleme reaksiyonla beraber hidrojen izotopları olaya dahil olunca, inanılmaz bir enerji de ortaya çıkmak için hazırdır. Bu noktadan sonra yapılması gereken tek şey, nükleer savaş başlığındaki tetikleyicinin harekete geçirilmesidir. Ateşlenen ve zincirleme reaksiyonla inanılmaz bir bombaya dönüşen nükleer patlama başlamıştır artık! 

Pixabay
Eğer Oppenheimer gibi New Mexico'daki Trinity tesislerinde bir nükleer patlamaya tanık olsaydık göreceğimiz ilk şey, devasa bir ateş topudur. Sıcak gaz kabarcığından oluşan bu ateş topunun X-ışınlarını ısıtması ve çevresindeki havayı iyonize etmesiyle beraber ısı artmaya başlar. Çevresindeki tüm enkazı ve tozu içine çekerek büyüyen ateş topunun soğuk havayla çarpışması sonucunda da mantar bulutu olarak bildiğimiz şu meşhur görüntü ortaya çıkar. 
Ortalama 70 kilometre yüksekliğe ve 100 kilometre genişliğe kadar büyüyen mantar bulutu, en yüksek seviyesindeyken değişmeye başlar. Bulutun tepesindeki devasa bir girdapla güçlenen enerji artık yıkımın doruğuna ulaşır. Binlerce canlının, bitki örtüsünün, yapıların ve toprağın dahi yok olabildiği inanılmaz bir yıkım! Eğer böyle bir nükleer patlamanın etki alanındaysanız ve tamamen bu amaçla yapılmış özel bir sığınağa saklanmadıysanız da yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Bulunduğunuz mesafeye göre ya anında ya da radyoaktiviteye maruz kaldığınız için yavaş yavaş ölürsünüz.  

Pixabay
Bugüne kadar Trinity Testi dışında 1945 yılındaki Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından sonra, günümüze kadar tahminen 2.000’den fazla nükleer denemenin yapılmış olması kulağa ürkütücü geliyor. 15 megatona kadar enerjinin ortaya çıktığı bu denemelerin sona ermesi ve bir daha kullanılmaması ise şüphesiz insanlığın en erdemli kararı olacaktır. Oppenheimer’ın da dediği gibi “dünyaların yok edicisi olmamak” ve bir kabusu yaşamamak için bilimin yıkıcı gücünden uzak durmamızı temenni ediyoruz… 

Christopher Nolan - Oppenheimer
Belki de Nolan’ın yıllardır heyecanla beklenen ve vizyona giren Oppenheimer filmini çekme sebebi de insan yapımı bu kabusu bize yeniden hatırlatmaktır. 
Kaynak
Scott Dutfield, “Nükleer Patlamalar”, How It Works Türkiye, Sayı: 48, Temmuz – Ağustos 2023. 
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?