wikimedia
SCOPE Bilim

Oppenheimer ve Dehşet Dengesi (Mutual Assured Destruction)

04 Ağu 2023

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinde; hayatta kalmaya bağlı fiziksel ihtiyaçların yanında en önemli olgulardan biri de güvenliktir. Güvenlik; sadece bireysel manada değil toplumsal ve politik açıdan da önemlidir. En temel anlamıyla ele alacak olursak oluşabilecek tehlikelere karşı mevcut düzeni ya da toplumu korumak ve önlem almaktır. Etimolojik olarak baktığımızda Latince -se (olmadan) ve -cura (endişe) kelimelerinin birleşmesinden oluşan yani securitas’tan türemiştir. Endişeden uzak olmak, endişe olmadan yaşamak anlamlarına karşılık gelir. Peki, insanlık güvenliğini sağlayabilmek için sınırları ne kadar zorlayabilir?

reddit
Temmuz ayında yayınlanan Oppenheimer filmi, konu ile alakalı olanları olduğu kadar nükleer silahlanma hakkında bilgisi olmayanları da etkileyen bir yapım oldu. Filmin yönetmeni Christopher Nolan, piyasa endişesi gütmeden yaşanan tarihi olaylara açıklık getirmeye çalıştı. J. Robert Oppenheimer’ın hayatı üzerinden oluşturulan senaryoda, mükemmel oyunculuklarıyla Cillian Murphy ve Robert Downey Jr. izleyicilerin takdirini aldı. Kimine göre mükemmel bir drama örneği olarak görülen film konu hakkında araştırma yapmış ya da benzer alanlarda çalışmış kişiler için âdeta bir arşiv sunumu niteliğindeydi. Filmi izleyenlerin sinema salonundan çıktıktan sonra uzun bir süre kendilerine gelemedikleri de dikkat çekti. Peki, insanları bu derece dehşete düşüren olay neydi? Gelin önce biraz tarihe bakalım.

wikimedia
İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birçok ülkede güvenlik konusunda alarma geçildi. Hitler, birçok Avrupa ülkesine saldırmış ve birçok alanda ciddi yıkımlara yol açmıştı. Yahudilerin toplandığı kamplar Avrupa’nın hemen hemen her yerinde vardı. İnsanlar deyim yerindeyse diri diri gömülüyorlardı. Fakat politik açıdan ülkeler farklı şeylerden endişeleniyorlardı. Avrupa işgal altında kalmaktan, Rusya sınırların ihlalinden, Amerika ise Rusya’nın bu savaşı bahane ederek onlara saldırmasından korkuyordu. Süper güç olma konusunda kararlı olan Amerika, savaşın baş göstermesi ile ordu konusunda çalışmalarını hızlandırdı. Birçok savaş bölgesinden kaçan bilim insanlarını bünyesinde toplayarak o zamana kadar kimsenin cesaret edemediği bir projeye başladı.

wikimedia
ABD, Manhattan Projesi (Manhattan Project) adıyla anılan gizli hükümet programı, II. Dünya Savaşı sırasında, nükleer bombanın geliştirilmesine yönelik projeyi başlattı. J. Robert Oppenheimer'in liderliğinde yürütülen bu projenin amacı, Almanya ve diğer düşman ülkelerin benzer bir silahı geliştirmesini engellemek ve nükleer silah teknolojisini Amerika Birleşik Devletleri'nin elinde tutmaktı. Manhattan Projesi, 1939'da Almanya'nın nükleer fizyonu başarıyla gerçekleştirmesi ve atom bombasının potansiyel tehlikesi hakkında endişelerin artması üzerine, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından onaylandı. 

wikimedia
Proje, gizli bir şekilde yürütüldü ve bilgi sızdırmalarını engellemek için sadece birkaç kişiye ayrıntılı bilgi verildi. Los Alamos, New Mexico'da bulunan Los Alamos Ulusal Laboratuvarı, Manhattan Projesi'nin merkezi oldu. Oppenheimer, bilim adamları ve mühendislerden oluşan büyük bir ekip oluşturarak bu tesiste atom bombasının tasarım ve yapım sürecini yönetti. Manhattan Projesi, uzun çalışmaların sonunda 1945 yılında Trinity testi olarak bilinen ilk atom bombası denemesiyle başarıyla sonuçlandı. Bu test, Japonya'ya atılan Hiroşima ve Nagazaki bombalamalarına giden yolu açtı. 

wikimedia
Hiroşima'ya atılan "Little Boy" ve Nagazaki’ye atılan "Fat Man" isimli atom bombaları, büyük yıkıma ve insan kaybına neden oldu ve Japonya'nın teslim olmasını sağladı. Manhattan Projesi, sonrasında Soğuk Savaş döneminin başlamasına neden oldu. Zaten Amerika’nın korkulu rüyası Sovyetlerin onlardan önce bu tür projeleri hayata geçirmesi idi. Sovyetler Birliği ABD ile nükleer eşitliği sağladığında, Soğuk Savaş yeni bir aşamaya girdi. Soğuk savaş, daha önce karşılaşılan tüm savaş stratejilerinden daha tehlikeli ve yönetilemez bir çatışma haline geldi. Ruslar ve Amerikalılar arasında başlayan bu güç savaşları aslında tüm dünyayı ilgilendiriyordu.

wikimedia
Her iki taraf da diğerini birçok kez yok edebilirdi. Bu durum, Karşılıklı Garantili İmha, diğer adıyla MAD olarak bilinen askeri öğretinin resmi olarak kabul edilmesine neden oldu. Karşılıklı Garantili İmha teorisi Kennedy döneminin sonunda ortaya çıkmaya başladı. MAD (Mutual Assured Destruction), bir ülkenin nüfusunun en iyi şekilde, karşı tarafın da benzer zayıflıklarla karşı karşıya olduğu sürece savunmasız bırakılarak korunabileceği fikrini yansıtan bir stratejiydi. MAD aslında nükleer eşitlikten daha fazlasını vaat ediyordu. Sonraki yıllarda, halk yerine stratejik güçleri korumanın ahlaki açıdan yanlış bir seçim olduğu kabul edildi. MAD Amerika’da inandırıcılığını yitirdiğinde Reagan yönetimi MAD'e güvenmek yerine Karşılıklı Garantili Güvenlik (MAS) için çalışacağına söz verdi.

Karşılıklı Garantili İmha dediğimiz şeye baktığımızda aslında kazanan bir taraf olmadığını görüyoruz. Topyekûn insanlığın yok oluşunu garanti eden bir askeri eylem çünkü. Burada elbette amaç tüm nükleer silahları ateşlemek değil, bizim halk tabirimizle aba altından sopa göstermek. Yani benim babam senin babanı döver mantığında beş yaş zekâsı. Böylesine yok edici bir eyleme ön ayak olan bilim insanları ise insanı ayrıca şaşırtıyor. Fakat şunu da unutmamak gerekiyor; siyasetin etik anlayışı yoktur. Bilginin ışığı bizimle olsun.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?