10layn
KÜLTÜR/SANAT

Modern Tiyatronun Dahisi: Henrik Ibsen

07 Tem 2023

Tiyatro yüzyıllar boyunca bireye ve topluma dair birçok konuyu anlattı ve anlatmaya da devam ediyor. Dünyanın gerçeklerine daha yakın bir anlatımın benimsenişi ise modern tiyatronun başlangıcına dayanıyor. Modern tiyatroya ait birçok akımı başlatanlar arasında görülen Henrik Ibsen de değişimi ve yeniliği savunan bir yazar. Kendisinden, ‘Yeni bir evrenin yaratılışına katkısı olanların başında geldiğim söyleniyor. Bense, tam tersine, yaşadığımız çağın birçok nedenden ötürü ancak birtakım yeni şeyler doğurabilecek, sona ermiş bir çağ olarak nitelenebileceğine inanıyorum.’ sözleriyle bahseden yazar, eserleriyle kendi döneminde gerçek anlamda yeni bir çağ yaratmayı başarıyor.

Freedom From Religion Foundation
1828 ile 1906 yılları arasında yaşayan Ibsen, modern tiyatronun kurucularından biri olarak bilinir. Norveç’te doğan Ibsen oyun yazarlığının yanı sıra şairlik de yapar. 1828’de Norveç’te tüccar bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak doğar. Tüccar olan babasının durumu ilk yıllarda iyi olsa da Henrik sekiz yaşına geldiğinde, maddi açıdan büyük zorluklarla karşı karşıya kalırlar. Bu durum onların zengin bir muhiti ve oradaki evlerini terk etmelerine neden olur. Ailecek fakir bir muhite taşınırlar. Sekiz yıl sonra, Henrik on altı yaşına geldiğinde babasını kaybeder. Geçinmek için çalışmaya başlayan Henrik, kasabadaki bir eczanede çırak olarak iş bulur. Burada haplar ve şuruplar hazırlar. Bir yandan da edebiyatla ilgilenmeye, okumaya ve yazmaya devam eder.

iMalpensanti
Henrik o dönem adı Christiania olan başkent Oslo’ya giderek üniversite eğitimi almak için kurslara katılır. Henrik’in kurslara katılmasındaki asıl amaç tıp eğitimi almaktır ancak başkente gittiğinde edebiyat ve felsefe dersleri çok daha fazla ilgisini çeker. 1849 yılında gelindiğinde ilk oyunu olan “Katelina”‘yı yazar. Henrik’in eserleri dönemin alışık olunan romantik oyunlarına benzemez. Yeni bir akım olan ‘eleştirel gerçekçi’liğe uygun oyunlar ortaya çıkarır. Bu nedenle çoğu zaman eleştirilerin de hedefi olur. Devrimci bir yanı olan ve değişim gerekliliğine vurgu yapan Henrik, devrimci çevrelerle de yakın ilişkiler kurar. ‘Görüyorsun, konu şu ki; dünyadaki en güçlü insan en yalnız duran o kişidir.’ diyen Henrik aldığı eleştirilere rağmen oyun yazımındaki tavrını korur.

The Australian Academy of Media
1851’de Henrik yeni kurulan bir tiyatronun, Den Nationale Scene’in sanat yönetmenliğine atanır. Bergen’de bulunan bu tiyatroda görev yaparken kendini oldukça geliştirir ve ardından kendi yazdığı oyunları bu tiyatroda sergileme fırsatı bulur. Eserlerinde çok güçlü bir dille duygular arasındaki çatışmaları anlatır. Şair kimliğinin de verdiği etkiyle, şiirsel ve sembolik açıdan etkileyici tiyatro oyunları ortaya çıkarır. Norveç’te başka bir tiyatroda sanat danışmanı olarak da görev yapan Henrik burada da istediği özgürlük ortamını bulamayınca yurt dışına gider. 1864-1868 yıllarında Roma’da kalır. Sonraki yirmi üç yılını ise Dresden ve Münih’te geçirir. Aralarda Norveç ziyareti yapsa da neredeyse otuz yıl boyunca yurt dışında yaşar. Norveç’ten uzak olsa da, yazdığı oyunlarda Norveç destanlarından ve tarihinden ilham alır.

Gyldendal
İlk büyük oyununu 1866 yılında İtalya’da yazar. ‘Brand’ adlı bu oyunun ana karakteri Brand adındaki genç bir rahiptir. Dine olan bağlılığı yüzünden birçok duygudan uzak kalan genç bir adamdır ana karakter. Kendi döneminde burjuvayı ve burjuvanın iç gerçekliğini eleştiren Henrik’in eserleri günümüzü de etkilemiştir. Yazdıkları, bugünün dünyasında hala karşılık bulur. ‘Bir toplumun en büyük düşmanı hoşgörülü taklidi yapan çoğunluktur.’ diyerek eleştirir Henrik toplumu. Toplumun kendi içindeki çelişkilerinden ve bireyi nasıl etkilediğinden eserlerinde sıkça bahseder. 1867 yılında yazdığı “Peer Gynt” oyunuyla ününü daha da artıran Henrik, İskandinavya ve Almanya‘da doğalcılık akımının ortaya çıkışında etkili bir isim olarak bilinir. Henrik’in yazdığı oyunların yanı sıra üç yüz kadar da şiiri bulunur.
Henrik sanat yaşamı boyunca aldığı tüm eleştirilere rağmen bireyselliğin öneminden bahsetmeye devam eder. Bireyin topluma baş kaldırması gerektiğini vurgular. Yönetimin baskısına, gelenek adı altındaki çarpıtmalara, kadının eve hapsolmaktan kurtulup özgürleşmeye dair çabasına, yaşamın uğraşlarının boşluğuna dikkat çeker. “Pillars of Society” (Toplumun Destekleri) oyunu ile yalanlara bulanmış yönetimi, “A Doll’s House” (Nora: Bir Bebek Evi) oyunuyla ise evlere hapsedilen kadınları anlatır. Otuza yakın oyunu bulunan Henrik 23 Mayıs 1906 tarihinde Oslo, Norveç‘de yetmiş sekiz yaşındayken hayata veda eder. 

Kaynak: https://www.biyografi.net.tr/henrik-ibsen-kimdir/
https://10layn.com/henrik-ibsen-modern-tiyatronun-kurucusu/
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?