Maymun Kurbağasını Tanıyalım

Yukarıda belirttiğimiz gibi, maymun kurbağasının 16 farklı türü bulunuyor ve bu türler birbirlerinden farklı özelliklere sahip olabiliyor fakat temelde bu türler birbirleriyle fazlasıyla benzerlik gösteriyor. Daha önce denk geldiğimiz bilindik kurbağalara göre daha büyük olan maymun kurbağasının boyutları 7 santimetreyle 12 santimetre arasında değişkenlik sergiliyor. Hem karada hem de suda yaşayabilen (amfibi) bu canlı türünün rengi türüne bağlı olarak değişebiliyor. Bazı maymun kurbağası türlerinin rengi açık bir yeşil olabiliyorken diğer türlerin de koyu yeşil bir renge sahip olduğunu görüyoruz. Ayrıca, maymun kurbağalarının vücutlarının yan taraflarında da parlak desenler bulunabiliyor. Yine türe bağlı olarak maymun kurbağalarının vücutlarının yanında bulunan parlak desenlerde renk değişikliği fark edilebiliyor. Örneğin, bazı türlerde bu bölge turuncu iken bazı türlerde de sarı ya da siyah olabiliyor.

Şimdi gelelim bu amfibik canlının yaşam alanına. Maymun kurbağaları sadece Orta Amerika ve Güney Amerika’da yaşıyor, bu nedenle Türkiye’de sulak bir alanda gezintiye çıktığımız zaman bu hayvanı gözlemleme şansını elde edemiyoruz. Bahsi geçen bölgelerde bol bitki örtüsü bulunduran ve suyla buluşan yerler maymun kurbağalarının evlerini oluşturuyor. Bu yerler arasında da tropikal ormanlar ve subtropikal ormanlık alanlar yer alıyor. Her ne kadar amfibiler hem karada hem de suda yaşayabilse de maymun kurbağaları bildiğimiz kurbağalar gibi suda yaşamayı çok fazla tercih etmiyorlar. Ağaçlara tutunabilme amacıyla özelleşmiş yapıları sayesinde 0.5-4 metre arasındaki bir yüksekliğe sahip ağaçlarda yaşamayı tercih ediyor bu canlı türü. Maymun kurbağalarının yaşam alanı tercihi için bir şey demeye tabii ki hakkımız yok ama bu canlı türünün gününün çoğunu ağaç tepesinde geçirmesi çok sağlıklı değil; her amfibide olduğu gibi maymun kurbağalarının da vücutlarında çok fazla gözenek bulunuyor. İşte, bu canlıların uzun süre sudan uzak kalması da bu gözeneklerde dehidrasyon yani vücutta sıvı kaybı yaşama durumu riskini doğurabiliyor.

Yukarıda belirttiğimiz dehidrasyon riskini azaltmak için maymun kurbağaları çeşitli önlemler alabiliyor. Bu önlemlerin başında da gece vakti avlanmaya hazır olup gündüzleri de ayakları yaprakların altında tutma durumu bulunuyor. Anlayacağınız, maymun kurbağaları sıvısız kalmamak için gündüz vakti güneş ışınlarından vücutlarını korumaya çalışıyorlar. Ayrıca, bu önlemle birlikte maymun kurbağalarının kendilerini çok iyi bir şekilde kamufle ettiğini de söyleyebiliriz. Bu önleme ek olarak, bazı maymun kurbağalarının muma benzeyen bir madde salgıladığını da belirtmek istiyoruz. Bu mum benzeri maddeyi arka ayakları ile tüm vücutlarına yayan maymun kurbağaları, vücutları üzerinde yalıtımlı bir sistem oluşturuyor ve sıvı kaybından korunuyor.

Maymun kurbağalarının üreme sürecinde de yumurtlama durumunu görüyoruz. Yumurtadan çıkan yavrular metamorfoz sürecine kadar gelişim gösteriyorlar ve sonrasında bu süreç başlıyor. 

Maymun kurbağasının bazı türleri zehirli maddeler salgılayabiliyor ve bu maddeler bazı kabileler tarafından çok rağbet görüyor. Yerli kabileler, zehirli madde salgılayan maymun kurbağalarını bularak onları maddeyi dışarı bırakmaları için çoğu zaman zorluyorlar. Bir çeşit işkence ile karşılaşan bu canlı türü, korkarak salgısını bırakıyor ve bundan sonra kabileler bu canlıları yaşam alanlarına geri bırakıyorlar. İnsanların uyguladığı bu acımasız süreç ise bu kabilelerin çeşitli ritüellerini canlandırmak için yapılıyor. Bir başka deyişle, yerli kabileler ritüellerinde maymun kurbağalarının zehrine yer veriyorlar çünkü bu zehrin kendilerini daha güçlü yapacağına inanıyorlar. Ayrıca, bazı zamanlarda bu zehirli madde yaraları ve yanıkları tedavi etmek için de kullanılabiliyor.