Leva App
KÜLTÜR/SANAT Kadın Kafası

Liberal Feminizm'in Başyapıtlarından: 'Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi' Eseri

14 Tem 2023

Kadınlar yüzyıllarca kendi haklarını kazanmak için çeşitli mücadeleler vermiştir. Bu mücadelelerin başlangıcında ve devamlılığında birçok önemli isim yer almıştır. 18. yy’ın önemli isimlerinden biri de Mary Wollstonecraft’tır. Liberal feminizmin öncülerinden olan İngiliz filozof yaşamı boyunca insan haklarını ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmasının gerekliliğini savunmuştur. En önemli eseri diyebileceğimiz Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi ile de savunduğu düşünceleri temellendirmiştir. Bu eser hem dönemine hem de hala bugüne ışık tutan bir başyapıt olma niteliği taşır.

liberFE
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’nin yazarı Mary Wollstonecraft Fransız devrimini yaşamış İngiliz bir filozoftur. Yaşamı boyunca feminizmin savunucusu olmuş, kadınların özgürlük mücadelesinde en önde yürümüştür. Eserlerinde erkeklerin kadınlarla eşit haklara sahip olmasının önemini ve gerekliliğini savunmuştur. Liberal feminizmin de önde gelen isimlerinden olan Mary Wollstonecraft Fransız devriminin cinsiyetçi kararlarla sonuçlandığını söylemiştir. Toplumdaki bu ayrımı detaylı bir şekilde ele almak için 1792 yılında ‘Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’ adlı eserini yazmıştır. Bu eserde hem kendi düşüncelerini paylaşmış hem de bazı yazarların cinsiyetçi düşünceleri üzerinden eleştiriler yapmıştır. Kadın ve erkek arasındaki ayrımın doğanın kanunlarından geldiğini savunan yazarları özellikle eleştirmiştir. Çünkü liberal feminizme göre yaşanan eşitsizlik tamamen toplumsallaşmanın şekli ile ilişkilidir. 

Vikipedi
Mary Wollstonecraft eserinde kadınların eşleştirildikleri özellikler üzerinden eleştirilerde bulunmuştur. Yalnızca erkeğin akılla özdeşleştirilmesini ve kadının erdem sahibi olmaktan uzak tutuluşunu anlatmıştır. Temeldeki sorunun ise eğitimsizlik olduğunu şiddetle vurgulamıştır. Kadınların içindeki gücün feda edildiğini, zihinlerini ve bedenlerini eğitmelerinin engellendiğini söylemiştir. Ona göre kadınlar güzellik üzerinden tanımlandığından zamanla güzelliği önemser hale gelmişlerdir. Akıllarını yalnızca karşı cinsin arzusunu tatmin etmek için kullanmaları gerektiği öğütlendiğinden daha çocuksu tavırlar takınmışlardır. Wollstonecraft’ı okurken yüzyıllar öncesinden bize seslendiğini ve o dönem kadınların alabildiği eğitimin çoğunlukla evle sınırlı olduğunu hatırlamak önemli. Kitabın bir bölümünde yazar, askerler ve kadınlar arasında da benzerlikler kurar. Ona göre iki grubun da talihsizliği insan doğası üzerine düşünemeden yalnızca kendilerine verilenlere göre hareket etmeleridir.

La Vanguardia
Mary Wollstonecraft özgürce düşünmeleri engellenen insanları yanlış yollara daha sık saptığı üzerinde de durmuştur. Evli kadınların bir süre sonra eşlerinden göremedikleri sevgiyi aramaya ihtiyaç duyacaklarını belirtmiştir. Çünkü erkekler kadınlardan gençlik, tazelik ve güzellik beklerler. Bu yüzden ilişkilerin başındaki geçici hazza ve tutkuya inanarak yola çıkmak anlamsızdır. Çünkü bu çoğunlukla geçici bir his olur. Sonrasında kadın çocuk bakımıyla ve ev işleriyle baş başa kalır. Çoğunlukla başlangıçtaki duygular yerini bir dostluk hissine de bırakamaz. Bunun nedeni ise erkeğin kendinden zayıf gördüğü kadına dostluk beslemekte zorlanışıdır. Öte yandan evliliklerin bitmesi ya da kadının partnerini kaybetmesi de mümkündür. Bu konunun da üstünde duran Wollstonecraft, kadının eşini kaybettikten ya da ayrıldıktan sonra da hayatını idame ettirebilmesi gerektiğini savunmuştur. Ancak kadınlara biçilen görevler ve onların akılcı eğitimlerden uzak tutulması buna engel olur.

Amazon.ca
Kadınların en büyük başarılarının koca bulmak ya da evlenmek olarak tabir edilmesi, Wollstonecraft’ın yaşadığı dönemde oldukça yaygındır. Yazar bu sahte zaferin kadınlarda yine sahte bir tatmin yarattığını söylemiştir. Bu yüzden yaşadığı kölelik hayatından kendisi de memnundur. Wollstonecraft’ın temelde vurguladığı konu da kadınların yaygın inanışlara boyun eğişidir. Toplum onlara yalnızca sevilmek için yaratıldıklarını söyleyerek saygı beklememelerini öğütler aslında. Bu da kadının hem saygı görme ihtimalini hem de kendisine olan saygısını azaltan bir durumdur. Kadınları masumiyetleri üzerinden değerli olduklarına inandırmak da bir diğer tehlikeyi ortaya çıkarır. Savunulan masumiyet Wollstonecraft’a göre cehaletin kibarcasıdır. Kadınların masum kalmaları zihinsel olarak kendilerini geliştirmemeleri anlamına gelir. Onlardan tüm bu inançların kölesi olmaları beklenir.

Thinpo
Wollstonecraft kadınların dışarıdaki zorluklarla mücadele etmemelerini ve rahat olarak tabir edilen bir yaşam sürmelerini olumsuz bir durum olarak değerlendirir. Onlara böyle sunulduğu söylenen hayat aslında bir kandırmacadır. Yaşamın zorluklarıyla savaşmamış insan bilgiyi aramaz, hazzı feda edemez. Oysa böyle bir yaşam tamamıyla aylaklıktır. Wollstonecraft bu tür yaşantıların toplumun üst tabakasındaki insanlarda da görüldüğünü savunur. Babadan oğla geçen bir saltanata sahip birey de yaşamda bilgiyi aramaz ve ona ulaşmak için çabalamaz. Onlar servetleri dolayısıyla saygı görür ve sevilirler. Kadınlar da aynı şekilde güzellikleri dolayısıyla sevilirler. Erkeklerin güzelliğinden çok az konuşulurken kadınlar yalnızca güzellikleri üzerinden değerlendirilir. Bu yüzden zihinleri daha güzel görünmek, güzel elbiseler giymek gibi düşüncelerle dolar. Wollstonecraft kadınların güzel görünmek, erkeklere haz vermek gibi geçici tutkular yerine akılla yoğrulmuş gerçek tutkulara sahip olmaları gerektiğini vurgular. 

Heroinas
Wollstonecraft kitabının beşinci bölümü olan “Kadına Acıma Duygusu ve Aşağılamayla Yaklaşan Bir Kısım Yazara Eleştiriler’’ kısmında bazı yazarların eserlerinden bölümler sunar. Bu bölümlerde cinsiyetçi bir dil göze çarpar ve yazar bu dil üzerinden eleştirilerini sıralar. Eleştirilen eserler Rousseau’nun Emile, James Fordyce’in Genç Kadınlara Öğütler ve John Gregory’nin Bir Babanın Kızlarına Mirası adlı eseridir. Wollstonecraft özellikle Rousseau’nun Emile karakteri üzerinde durarak kitabın başka bölümlerinde de Rousseau’nun düşüncelerini eleştirir. Emile mükemmel bir karakterken, kitabın kadın karakteri Sophie yalnızca Emile’yi tatmin etmekle görevlidir. Wollstonecraft Rousseau’nun kendisiyle değil ancak anlatılarıyla sorunu olduğunu belirtir. Rousseau’nun eseri gerçekten de kadına iyi görünen meziyetlermiş gibi göstererek köleliğin öğütlendiği bir eserdir. Wollstonecraft’ın eleştirdiği diğer eserlerde de bu eserde olduğu gibi kadın itaat eden, hizmet eden ve kendini erkeklere beğendirmesi gereken bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Wollstonecraft eserinin diğer bölümlerinde de eğitimsizliğin altını çizmeye devam eder. Ona göre tek çözüm yolu kadınların eğitimsiz kalmasına neden olan toplumsal inançların ve ön yargıların yıkılmasıdır. Kadının iyi bir yurttaş olabilmesinin yolunun da eğitimden geçtiğini savunur. 38 yıl yaşayan Wollstonecraft eserinde anlattığı her şeyi yaşamı boyunca anlatmaya devam etmiştir. Eşitlik, bağımsızlık ve özgürlüğün tüm insanların hakları olduğunu ve sosyal düzeni kullanarak bu hakları kadınların elinden almanın meşrulaştırılamayacağını savunmuştur. 
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?