Önümüzdeki 5 gün boyunca
bolgegundem
BİYOGRAFİ

Kısa ve Dolu Bir Ömür: Ömer Seyfettin

17 Eyl 2022

Şu ana kadar yaşadığınız yıllara neleri sığdırdınız? Mesleğiniz, üstlendiğiniz görevler ya da vakit ayırmayı sevdiğiniz uğraşılara dair kalıcı izler bırakabildiğinizi düşünüyor musunuz? Muhtemelen “daha vaktimiz var” diye düşünüyorsunuz. Bilhassa iz bırakmak için. Ancak bazı özel isimler kısacık ömürlerine öyle hikâyeler sığdırıyorlar ki biyografilerini gördüğümüzde kendimizi işe yaramaz hissediyoruz. Aynı dünya görüşünü paylaşmasak da çalışma azimleri ayakta alkışlanmayı hak edecek izler bırakmalarını sağlıyor. İşte o isimlerden biri de Ömer Seyfettin. Bu önemli ismin genç yaşta gözlerini yumduğu hayata neler sığdırdığına bir göz atalım.

ntv
1884 yılında Balıkesir Gönen’de dünyaya gelen Ömer Seyfettin asker babasının tayinleri nedeniyle çocukluk yıllarını farklı şehirlerde geçirdi. Onun eğitim süreci de babası gibi askerliğe doğru yönlendi. İstanbul ve Edirne’de askeri eğitim aldı. İstanbul’a taşındığı 1900 yılına kadar çoktan şiirler ve yazılar yazmaya başlayan Seyfettin İstanbul’a geldiğinde bu metinlerden bazılarını yayımlatma imkânı bulup çok genç yaşta okunan bir yazar oluverdi. İstanbul’daki askeri eğitimi devam ederken Makedonya’da yaşanan bazı karışıklıklar nedeniyle tanınan erken mezuniyet hakkından yararlanıp piyade asteğmen rütbesiyle Kuşadası’nda görev yaptı. 22 yaşında yazarlık ve askerliğin getirdiği birikimle askeri okulda öğretmenlik yapmaya başladı.

turkishnews
Bu görev için yerleştiği İzmir’de edebiyat ve politikaya dair önemli çevrelere dahil oldu. Daha sonra önemli temsilcilerinden olacağı Milli Edebiyat Akımı’nın fikirlerinin temelleri olarak ele alabileceğimiz bir bilgi birikim edinme imkânı buldu. 1909 yılında Selânik’e görevlendirilen Ömer Seyfettin burada Türklük ve milli bir dil oluşturmak üzerine geliştirdiği fikirlerini daha da olgunlaştırdı ve öykülerinin yanı sıra bahsi geçen konularda önemli makaleler de yayımladı. Askerlik görevinden ayrılıp Selânik’e yerleştikten kısa bir süre sonra Milli Edebiyat Akımı temsilcilerinin buluşma yeri olan Genç Kalemler dergisinde milli dil üzerine yayımladığı Yeni Lisan makalesiyle birlikte çok insanı etkileyecek bir sürecin fitilini ateşlemiş oldu. Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp’le birlikte bu dergi çevresinde önemli tartışmalar başlatma imkânı buldular. Ancak hızlanan bu düşünsel faaliyetler Balkanlar’da patlak veren savaş sonrası orduya geri çağırılmasıyla sekteye uğradı. Yanya Kuşatması esnasında görevinin başında olan Ömer Seyfettin esir düşerek 10 ay kadar Yunanistan’da kalmak zorunda kaldı. Bu süreçte de yazılar ve öyküler yazmaya devam etti ve 1913 yılı sonlarında İstanbul’a döndü.

twitter
Bazı kaynaklar İstanbul’a döndükten sonra Enver Paşa’nın organize ettiği Babıali Baskını’nda yer aldığını söylese de baskının gerçekleştiği tarihte Ömer Seyfettin’in halen esir olduğunu, İstanbul’a bu olaydan çok sonra döndüğünü görüyoruz. İstanbul’a döndükten sonra siyasetle uğraştığı için askerlikten ihraç edildi. Öğretmenlik de yaptığı bu süreçte Calibe Hanım’la evlenen yazarın bu evlilikten bir kızı oldu. Ancak 1918 yılında sona eren kısa evliliğinin ardından yalnız yaşamaya başladı. Bu tarihten sonra da yazmaya devam eden Ömer Seyfettin’in sağlığı yavaş yavaş bozuluyordu.

cnnturk
Hayatının bu kısmıyla ilgili internette çok fazla yanlış bilgi dolandığını görmek mümkün. Bu bilgilerden bazıları Ömer Seyfettin’in kimsesiz halde öldüğü, tanınmadığı için bedeninin kadavra olarak kullanıldığı, işin aslı anlaşıldıktan sonra parçalara ayrılan bedeninin bir bütün halde gömülemediği üzerine. Bu konuda detaylı araştırma yapanlar bu bilgilerin hiçbirinin doğru olmadığını kolayca görecektir. Ali Canip Yöntem, şikayetleri artan yakın dostu Ömer Seyfettin’i doktora götürüp hastaneye yatmasına aracı olan isim oldu. Maalesef esasen şeker hastası olan Ömer Seyfettin’e doğru bir teşhis konamadı. Yanlış teşhisin getirdiği yanlış tedaviler nedeniyle 36 yıllık kısacık ömrüne önemli tecrübeler sığdırarak 6 Mart 1920’de bu diyarlardan göçtü.

malumatfurus
Ölüm nedeninin anlaşılması için yapılan otopsi fotoğraflanmıştı. Bu fotoğraf internette başka bir anatomi dersi fotoğrafıyla birlikte sunularak naaşının kadavra olarak kullanıldığı yanlış bilgisine hâlâ kaynaklık ediyor. Oysa her şey planlı yapılmıştı ve otopsi sonrası yakınları naaşını alarak bir cenaze töreniyle defnetmişti. Fakat talihsizlikler genç yaşta yaşamını yitiren yazarın yakasını bırakmadı. Defnedildiği Mahmud Baba Haziresi’nin bir kısmı istimlak edilince mezarı 1939 yılında Zincirlikuyu’ya taşındı. Ömer Seyfettin 36 yıllık yaşamına yüzlerce öykü, şiir ve makale, eğitimcilik, askerlik, savaş tecrübesi, esaret, kısa süren bir evlilik ve inandığı değerler uğruna yürütülmüş bir mücadele sığdırdı.
Diyet, Kaşağı, Pembe İncili Kaftan, Yüksek Ökçeler, Yalnız Efe ve Perili Köşk önemli eserlerinden bazıları. En başta sorduğumuz soruları kendimize tekrar sorup üzerine düşünmemiz gereken noktaya gelmiş bulunuyoruz. Biz geride kalan yaşantımıza neler sığdırabildik?


©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?