Karıncalarla İlgili Bilinmesi Gerekenler

Eğer karıncaları yakından inceleme şansınız olduysa bu canlı türünün antenlere sahip olduğunu fark etmişsinizdir. Bu antenler sayesinde bu canlı türü koku alır, hissedebilir ve dokunur. Hatta, karıncalar antenleri aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurarlar! Çoğu zaman karıncalar antenlerini diğer karıncaların antenlerine sürterek edindikleri bilgileri karşı tarafa aktarırlar. İşte, bu karınca antenleri sayesinde karıncalar arasında şaşırtıcı bir iletişim kanalı kurulmuş olur. Bu noktada, bu antenlerin çeşitli sinyaller yaydığını düşünebilirsiniz.

Bakıldığı zaman bu canlı türü fazlasıyla küçük duruyor ve bu nedenle bu hayvanın çok ağır şeylerde gözü olmadığını düşünebiliyoruz. Hatta, herhangi bir yaprak parçasını ya da bir yemek kırıntısını taşırken gördüğümüz karıncalar bizlere ufak şeyler taşıyormuş gibi gelse de onlar için durum bu şekilde değil. Ortalama 60 miligramlık bir ağırlığa sahip olan bu canlı türü, kendi ağırlığından binlerce kat fazla ağırlığa sahip şeyleri taşıyabiliyor. Karıncaların taşıdığı şeylerin ağırlıkları onların türüne göre değişkenlik gösterebiliyor. Ayrıca, karıncaların herhangi bir şeyi kaldırmak için en az 20 en fazla da 200 kez bahsi geçen şeyi kaldırmak için deneme yapabildiğini sizlere bildirmek istiyoruz.

Fazlasıyla sosyal bir canlı türü olan karınca, insanlara benzer bir şekilde topluluklar ya da koloniler halinde yaşar. Bir karınca kolonisinin oluşması için kraliçe karınca, asker karınca ve işçi karınca gerekir. Kraliçe karıncalar kolonileri içinde yumurta bırakma görevine sahiptir. Kraliçe karıncalara benzer bir şekilde diğer karınca türleri de kendi yapılarına göre farklı görevleri sergiler. Örneğin, işçi karıncalar koloninin yaşayabilmesi için fazlasıyla çalışır ve dış faktörlere karşı koloniyi korur. Erkek karıncalar da kraliçe karıncaların bıraktığı yumurtaları dölleyerek yavru oluşuma katkı sağlar.

Bilindiği üzere, insanlar akciğerleri sayesinde solunum olayını gerçekleştirebiliyor ve kulakları aracılığıyla da dışarıdan gelen sesleri duyabiliyor. Peki ya karıncalar? Bu canlı türü, akciğerlere ve kulaklara sahip değil. Karıncaların vücutlarında akciğerlerin görevini gerçekleştirmesi için ince delikler bulunur. Bu deliklerden oksijen vücuda girer ve karbondioksit de dışarı çıkar. Karıncalar küçük vücutlarından dolayı insanların solunum sistemi gibi kompleks bir solunum sistemi taşıyamıyor fakat onların solunum işlemi de bu delikler sayesinde gerçekleşiyor. Ayrıca, bu canlı türü çevresindeki titreşimleri algılayarak sesleri duymak için özel bir organa sahip. Bir başka deyişle, karıncaların kulakları yok ama onlar farklı bir yapı sayesinde insanlar gibi sesleri işitip çevrelerindeki seslere göre hareket edebiliyor.

Şimdi de gelelim karıncaların çok muntazam bir şekilde oluşturduğu düz çizgilere. Görseldeki gibi karınca kolonileri genellikle düz çizgiler halinde hareket ediyor ve bu karınca çizgisi karıncaların salgıladığı kimyasallar ile oluşturuluyor. Karıncalar, besin toplayıp yuvalarına dönmek için ip gibi bir yol yaratırlar ve bu yol karıncaların bıraktığı kimsayal izler ve kokular sayesinde düzgün kalır. Bir başka deyişle, bahsi geçen ipin üyesi olan karıncalar birbirlerini kaybetmemek ve koloninin tek parça bir şekilde yuvaya dönmesi için kimyasal salgılar ve koku bırakır.

Pek çok farklı ülkenin kültüründe Türkiye’de besin olarak tüketilmeyen canlıların yendiğine şahit olmuşsunuzdur. İşte, bal küpü karıncası da bu canlılardan birisi. Bal küpü karıncası besin tükettikçe şekerli bir madde oluşturur. Bir süre sonra bu madde bu canlı türünün karnında şişer ve kolonideki diğer karıncalar bu canlı türünü bir besin kaynağı olarak görmeye başlar. Ayrıca, tadının bala benzediği söylenen bu karınca türü yerli kabileler tarafından da tüketilir.