Unsplash
KÜLTÜR/SANAT

Kapısı Sokağa Açılan Sinemalar

05 Kas 2021

Pandemi sürecinde hepimiz sosyalleşmeyi çok özledik. Kimileri arkadaşlarıyla bir kafede kahve içmeyi, kimileriyse sergileri gezmeyi. “İstediğim filmi istediğim zaman evimde izleyebiliyorum” algısı ise sinemaya olan özlemi minimum düzeyde tutarak yaygınlaştırmadı. Ama biliyorsunuz ki, sinemaya gitmenin tek özelliği film izlemek değil... Sinema salonu başlı başına bir sosyalleşme alanı, hiç tanımadığımız insanlarla birlikte bir deneyim yaşama mekanı. Hele ki alışveriş merkezine hapsolmamışsa, film bittiğinde kapıdan çıktığınızda kendinizi sokakta buluyorsanız o zaman sinemanın apayrı bir tadı oluyor. Nasıl mı? Hep beraber bakıyoruz.

2 Bardak
Sinema Salonu Kültürü
 
Sinema salonları sinemanın icat edildiği günden bugüne kadar insanların film izlemek için gittiği yerlerden biri. Ancak bugün, dijital platformlar sayesinde filmleri istediğimizde telefonlarımızdan bile izleyebiliyoruz, bu yüzden sinema salonları eskiden sahip oldukları “film izlenen yer” olma anlamını yavaş yavaş kaybediyor. Öte yandan filmler büyük salonlarda izlenmek için üretilen ürünler olduğundan görüntü kalitesi ve ses kalitesi en güzel sinema salonlarında yer alıyor.

Bir de topluluk halinde film izlemenin, ortak deneyim paylaşma kısmı da bulunuyor. Amerika’daki ilk sinema salonları Nickelodeon’lardan bugüne gelen bir kültür aslında beraber film izlemek. Nickelodeon'lar ise Amerika’da 1905’lerde ünlenmiş sinema salonları. Bu salonlarda özellikle işçi sınıfından insanlar çok ucuza film seyredebilirken o zamanki insanların gündelik zevkleri de bu düşünceye uygunluk taşıyor.
 

Bugün sinema hele ki ülkemizde büyük bir lüks sayılıyor. Sinema salonları alışveriş merkezlerine girdikçe, sahipleri bankalar oldukça bilet fiyatları yükseliyor ve fiyatlar yükseldikçe sinema seyircisini kaybediyor. Gelirlerimizin de bu denli düşük olduğu bu dönemde insanlar temel ihtiyaçlardan geriye kalan paralarını iki saatlik bir zevk için harcamak istemiyor.

Ama bu sistem içinde hala kültürel değerini korumaya çalışan, film izlemenin toplu bir aktivite olması gerektiğini savunan sinemalar da var. Bu salonlar bilet fiyatlarına; alışveriş merkezi kiralarını ve "mısır paralarını" koymadan hizmet veriyor. İşte bu sinemaların kapıları sokağa açılıyor: Atlas 1948, Beyoğlu ve Kadıköy Sinemaları.

Atlas 1948 Sineması
 
Pandemiden önce de festivaller için uğrak noktalardan biri olan Atlas Sineması ama pandemi sürecinden sonra büyük bir restorasyon çalışması geçirdi. Eskisinden de ihtişamlı olan salon, 1948’den beri içindeki Küçük Sahne ve Kulis Bar ile İstanbul’da kültür hayatının kalbinin attığı yer olarak biliniyor. Zamanla içine pasaj girmesi, salonun kapatılıp yeniden açılması ile bu ihtişam sönmüş olsa da son tadilatından sonra hala bir umut var gibi görünüyor. 

Beyoğlu Sineması
 
“Kapısı Sokağa Açılan Sinema” Beyoğlu Sineması’nın sloganı. Emek Sineması’nın kapandığı dönemde Beyoğlu Sineması da kapanma riskine giriyor. Beyoğlu Sineması’nı korumak için çaba harcayan insanların söylediklerinin başında “Kendimizi film izlerken alışveriş merkezine kapatmayalım, kapısı sokağa açılan salonlarımıza sahip çıkalım” geliyor. O günden bugüne ayakta kalabildi Beyoğlu Sineması. Bunda bireysel desteklerin büyük bir payı bulunuyor. Yapılan kampanyalar ve çeşitli miktarlardaki bireysel destekler büyük önem taşıdı ve bugün Beyoğlu’nda hala yaşayan çok güzel bir sinemamız daha var!

Kadıköy Sineması
 
Anadolu Yakası'nın kültür merkezi Kadıköy’de de yenilenmiş bir eski sinema salonu var: Kadıköy Sineması. Aynı Atlas 1948 Sineması gibi eskiden tiyatro salonu olarak kullanılıyor ve sonra sinema salonuna çevriliyor. Ama salonun mimari anlamdaki son halinin bundan birkaç sene öncesine dayandığını belirtelim. Harika bir mimariye sahip olan bu sinema da Bahariye Caddesi’nin ortasında sinemaseverlerin filmden sonra sokağa adım atabilecekleri bir konumda. Film gösterimlerinin dışında birçok etkinliğe de imza atan Kadıköy Sineması’nın en keyifli yanı festival zamanlarında Taksim’in karmaşasına girmeden filminizi izleyip sonra sakince dağılmak...
Her ne olursa olsun sinema zevki baki kalacak gibi duruyor. Tiyatronun tarihine baktığımızda da filmin icat edildiği dönemde büyük bir darbe yediğini biliyoruz ama bu tiyatronun kendi kitlesini oluşturmasının önünde bir engel teşkil etmiyor. Sinema da bugün özellikle de pandeminin getirdiği alışkanlıklarla bir darbe yiyecek gibi görülse de bu sinemanın yok olacağı anlamına gelmiyor. Festivaller devam edecek, izleyiciler heyecanla bilet arayacak ve hala her salonda favori koltuğu olan bir kitle yaşamaya ve sinemayı da yaşatmaya devam edecek.
 
 
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?