Kalimera Filos! Rodos Rehberi

Rodos’ta nerede kalınır sorusunun bence tek bir yanıtı var: Old Town. Orası o kadar büyüleyici bir yer ki eski şehrin dışına çıktığınız günlerde koşarak geri dönmek istiyorsunuz. Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel. Her sokağı gezmesi bir başka keyifli. Antik Yunan’a aşinalığınız varsa sokak isimleri bile sizi başka diyarlara götürüyor, Platon sokağından geçip Sofokles sokağına seğirtirken ya da kendinizi Sokrates sokağında bulmuşken hislerinizi kontrol edemiyorsunuz haliyle.

İki yanınızdan yükselen taş duvarların arasında o ruhun sizi yuttuğunu duyumsuyorsunuz ama bundan asla korkmuyorsunuz. Çok etkileyici, her an bir köşeden bir şövalyenin geçebileceğini hissetmek, Orta Çağ kıyafetleriyle dolaşan bir kadın görecekmiş gibi hissetmek de cabası.

Burada öyle tekinsiz sokaklar yok. Çok arada derede kalmış yerler olsa da tüyleriniz ürpermiyor kolay kolay. Fakat yine kalınacak yeri seçerken dikkat edilecek noktalar var. Örneğin bu eski şehir evlerinin Orta Çağ’dan kaldığını unutmayın. Bazıları müthiş bakımlı fakat bazısı var ki rutubete yenik düşmüş. Tatilinizin zehir olmasını istemiyorsanız gözünüze kestirdiğiniz yerin yorumlarını tek tek okumanızı tavsiye ederim. Sıcağın beraberinde getirdiği bir böcek sorunu da var şehirde. Bu nedenle sokaklarda hiç köpek göremeyeceksiniz ama bol bol kedi göreceksiniz. Böcek ve nem sorununu ev içinde yaşamamak için özenli bir seçim yapmanızda fayda var.

Old Town’u karış karış gezmek isteyeceksiniz demiştim. Sandığınız kadar ufak olmayan bu yerde nasıl gezilir peki biliyor musunuz? Bisikletle! Airbnb’den etkinlik satın alınabildiğini biliyor muydunuz peki? İster scooterla isterseniz de elektrikli ya da normal bisikletle gezmek üzere satın alabileceğiniz turlar var. Bu turlar genellikle adanın Old Town kısmını detaylıca gezmenizi sağlıyor. Tabii bununla da kalmıyor, rehberiniz size mekânların tarihini anlatırken bir yandan da fotoğraflarınızı çekiyor. Şahane hizmet değil mi? Tabii bu noktada tur rehberinizin ruhsatlı olmasına dikkat edin. Bu işi her bisiklet binen kişinin yapamayacağını, sizi gözeten biri olması, bilmediğiniz bir şehirde gezerken herhangi bir kazaya sebebiyet vermeden yönetmesi çok önemli. Trafiğinin bizden kalır yanı yok zira. Tabii tek bir fark var, bisikletlilere saygı var…

Rodos’a gidip Lindos’u görmeden gelmemenizi öneririm. Eski şehre arabayla 40 dakikalık bir mesafede olan Lindos’un hem denizi enfes hem de tepesinde bir Akropolis var görülmeye değer. Lindos’un nefis bembeyaz evlerinin arasından yukarıya tırmanmanız gerekiyor, tırmanış zorlu, uyarayım. Oraya çıkış yalnızca yaya yapılabiliyorsa da eşeklerle yapmayı tercih edebilirsiniz, öyle bir seçenek de var.

Eski şehrin içerisinde saat kulesine de muhakkak çıkın, kapısındaki yıllar önce oraya göçmüş Türk görevliye selam verin, kulenin tepesine tırmandıktan sonra bilete dahil 1 içkinizi yudumlarken eski şehre şöyle bir tepeden bakın keyifle. Oradan Osmanlı zamanından kalan camilerden birini göreceksiniz. Eski şehirdeki üç camiden biri oluyor kendisi. Ne kadar zarif ve incelikli yapılar olduklarına da şaşacaksınız ayrıca.

Bu şehir 4-5 günde büyük oranda gezilebilir fakat adanın her yerini gezmek ve uzun uzun vakit geçirmek isterseniz bir haftayı gözden çıkarmalısınız. Hem tarihi gezinti hem de deniz tatili için nefis bir destinasyon. Havası çok rutubetli değil, nefes aldırmayan bir sıcak yok, gölgelerde serinleme şansınız var. Ağaç altları çok keyifli, Rodoslular da bunu çok iyi bildiğinden korumuşlar asırlık ağaçları adanın her yerinde. Genel olarak fiyatlar Türkiye’ye kıyasla çok uçuk değil. Burada da her şey öyle pahalı oldu ki yurt dışında bir tatil daha makbul olmaya başladı. Birçok güzelliği ve keyifli deneyimleri sebebiyle Rodos destinasyonunu listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ederim.