Tarih kitapları üzerinde biriken toz katmanlarını ellerimizle aralayıp sayfalarına yazılmış kahramanlık hikayelerini okurken kralları, prensleri tanıdık daima. Dünyanın her köşesinde, tarihin her döneminde açılıp kapanan cepheleri okurken gözümüze çoğunlukla erkek isimleri ilişiyordu. Kadınlara da rastlıyorduk elbette; ancak elinde kılıcı, zırhını kuşanmış, ihtişamlı bir atın üzerinde dört nala düşmana hücum edenleri pek sık çıkmıyordu karşımıza. Belki vardı da biz bilmiyorduk, zira o tozlu kitapların bir sayfası dahi ayırılmamıştı çoğuna. Ne var ki satır aralarında kendine yer edinmeyi başaran Jeanne d’Arc, savaş meydanında düşmanla çarpışan kadınların var olduğu gerçeğini kanıtlıyordu bizlere ve dünyanın geri kalanına…