savunmatr.com
TARİH

İttihatçıların İstihbarat Birimi: Teşkilat-ı Mahsusa

20 Oca 2023

Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle ortaya çıkan Teşkilat-ı Mahsusa, İttihat ve Terakki’nin Osmanlı Devleti’nde hükümet olduğu süreçte kurulmuş, devletin istihbarat işlerini yürüten meşru bir oluşumdur. Teşkilat-ı Mahsusa, bir istihbarat teşkilatı olması nedeniyle faaliyetlerinin büyük çoğunluğunu gizlilik esasına uygun bir şekilde gerçekleştirmiştir. Bu durum teşkilat hâkkında arşivlerde az belge bulunmasına, o dönemdeki faaliyetlerinin geniş bir yelpazede incelenememesine, dolayısıyla da oluşumun geniş bir yelpazede değerlendirilememesine neden olmaktadır.

Kuruluş tarihi net olarak bilinmeyen Teşkilat-ı Mahsusa, dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle temellendirilmiştir. İttihat ve Terakki’nin II. Abdülhamid’i düşürmesiyle birlikte Osmanlı’da yönetim değişmiş, buna bağlı olarak da devlet idaresinde köklü değişimler gerçekleştirilmiştir. İttihat ve Terakki, hükümete gelmeden evvel uzun yıllar varlığını sürdürmüş bir oluşum olduğundan dolayı kendisine ait oldukça donanımlı geniş bir kadrosu bulunmaktadır. Sultan Hamid’in hükümetten düşmesiyle birlikte idare İTC’nin içerisinden çıkan isimlere emanet edilmiştir.
II. Abdülhamid döneminde faaliyet gösteren Yıldız Teşkilatı da lağvedilmiş, yerine bugünün Milli İstihbarat Teşkilatı’nın da atası olarak nitelendirilen Teşkilat-ı Mahsusa kurulmuştur. Kamuoyunda bilinenin aksine Teşkilat-ı Mahsusa gayri resmi, yeraltında çalışan ya da bugünün diliyle kontrgerilla olarak nitelendirilen bir oluşum değildir, asla da olmamıştır. Osmanlı Devleti’nin resmi bir kurumu olarak kurulmuştur, bünyesinde çalışan personeller ise devlet memuru vasfıyla teşkilatın bünyesinde yer almıştır.

Türklük ve İslam şuuru çerçevesinde hareket eden Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanı Süleyman Askeridir. Süleyman Askeri 1884 yılında Prisren’de (Kosova) doğmuş, 14 Mart 1900 tarihinde Harp Akademisi’ne girmiş, 6 Aralık 1902’de üsteğmen rütbesiyle akademiden mezun olmuştur. 1913 yılında İttihat ve Terakki tarafından Bağdat’a jandarma okulunda öğretmenlik yapmak adına gönderilmiştir. 1914 yılında ise Teşkilat-ı Mahsusa’nın yöneticisi olarak görevlendirilmiştir. Süleyman Askeri, Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında önemli rol oynamıştır. I. Dünya Savaşı’nın çıkacağını öngören Enver Paşa, Süleyman Askeri’yi Balkanlara göndermiş; bölgede herhangi bir savaş çıkması durumuna karşılık Sırplara karşı kullanılmak üzere gizli bir kuvvet oluşturmasını istemiştir. Sonrasında Irak Genel Komutanlığı bünyesinde de faaliyet gösteren Süleyman Askeri, çalışmalarıyla büyük taktir kazanarak döneminin en etkili isimlerinden biri hâline gelmeyi başarmıştır.

Miralay Rasim Bey’in isim babası olduğu Teşkilat-ı Mahsusa bünyesinde Süleyman Askeri’nin yanı sıra Kuşçubaşı Eşref, Salim Sami, Çerkez Reşit, Hüsrev Sami ve Yakup Cemil gibi önemli isimlerde görev yapmıştır. Sadrazama bağlı olarak çalışan bu teşkilat, bugünün kamu kurumlarının aksine bir yönüyle bürokrasiden bağımsız hareket etmiştir. Belli dönemlerde örgüt başkanı Harbiye Nazırına ve Sadrazama çalışmalar hakkında bilgiler vermiştir.

Yurt içindeki casusluk ve karşı casusluk faaliyetlerinin yanı sıra yurt dışında da geniş bir istihbarat ağına sahip olan Teşkilatı Mahsusa; Mısır, Irak, Lübnan, Suriye, Hindistan, Rusya bölgelerinde ve Orta Asya’nın tamamında de istihbarat faaliyetlerinde bulunmuştur. 

Pantürkizm ve Panislamizm düşünceleri altında faaliyet gösteren bu teşkilat, düzenli ordunun dışında kalan hürriyetperver ve yurtseverleri bünyesine katarak çalışmalar yürütmüştür. Süleyman Askeri, Kuşçubaşı Eşref ve Yakup Cemil gibi kamuoyunun ilerleyen süreçte alaka gösterdiği birçok isim teşkilatın önemli neferleri arasında yer almıştır. İttihat ve Terakki yönetimindeki Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşını kaybetmesinin ardından Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa görevlerini yurt dışında ifa etmek durumunda kalmıştır. Yönetimi devralan İstanbul Hükümeti, işgalci kuvvetlerle anlaşma gerçekleştirerek mağlubiyeti kabullenmiştir.

O süreçte Samsun’a çıkan ve eski bir İttihatçı olan Musfata Kemal, milli mücadelenin temellerini atmıştır. Talat Paşa ve Enver Paşa’nın emriyle döneminde ittihatçıları başta olmak üzere Teşkilat-ı Mahsusa’nın tüm imkânları Mustafa Kemal Atatürk’ün emrine verilmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa, milli mücadeleye destek vermek amacıyla Anadolu’ya binlerce İttihatçının gizli bir şekilde geçirilmesinde rol oynamış, Enver Paşa’nın Orta Asya’dan 15.000 tüfek gönderiminde lojistik planlamayı sağlamış ve milli mücadelenin başarısı için tüm imkânlarını seferber etmiştir.

Cumhuriyetin ilanından evvel üç paşa yurt dışında Ermeni ve Sovyet güçleri tarafından öldürülmüş, İttihat ve Terakki’nin birikimleri –kadroları dahil- cumhuriyet ile birlikte revize edilmiştir. Bu revizyon sürecinde de Teşkilat-ı Mahsusa fiilen kesinlikle lağvedilmemiş, faaliyetlerine daha sistematik bir şekilde devlet kontrolünde devam etmiştir. Yazının başında da belirtildiği üzere Milli İstihbarat Teşkilatı’nın temelinde Teşkilat-ı Mahsusa bulunmaktadır. 

Teşkilat hâkkında çok fazla belge bulunmadığından dolayı ve faaliyetlerin gizlilik ilkesine bağlı bir şekilde gerçekleştirilmesinden mütevellit oluşum hakkında geniş bir bilgi yelpazesi bulunmamaktadır.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?