Altın
%
Dolar
%
Euro
%
Bitcoin
%
Eth
%
Önümüzdeki 5 gün boyunca
Fotoğraflar: Fermude Gülsevinç
SEYAHAT

Indiana Joneslar İçin: İstanbul Arkeoloji Müzeleri

24 Mar 2023

Türkiye’de ve dünyada tarih ve müzecilik alanında hem sahip olduğu koleksiyonlar hem de güncel restorasyonuyla ilgi çeken İstanbul Arkeoloji Müzeleri, ziyaretçilerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Aslında üç müzenin birleşiminden oluşsa da tek bir bünye olarak da kabul edilen müzeyi sizler için inceledik.

İstanbul’un en kapsamlı arkeoloji müzesi olan kurum sadece sergilediği eserlerle değil aynı zamanda depolarında yer alan bir milyona yakın buluntuyla da ünlü. Kültür Bakanlığı’na bağlı en kapsamlı müze olmasıyla bilinen İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Fatih Eminönü semtinde, Osman Hamdi Bey Yokuşu sokağı üzerinde, Gülhane parkının yakınında bulunuyor. Hem Gülhane Parkı hem de Topkapı Sarayı önünden giriş yapılması da mümkün.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri
İstanbul Arkeoloji Müzeleri, civardaki müzeler gibi İstanbul’un en civcivli yerlerinden birinde bulunuyor. Sultanahmet ekseninde bulunan müzenin komşuları, Sultanahmet Arkeolojik Park, Topkapı Sarayı Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya (Hagia Sophia) ve Aya İrini (Hagia Irene).

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bahçe Alanı
Müzeciliğin sistematik bir düzene oturtulmasıyla beraber Osmanlı İmparatorluğu’nda da tarihi buluntuların toplanma ve korunma ihtiyacı hasıl oluyor. O güne kadar Aya İrini Kilisesi’nde toplanmış olan tarihi ve arkeolojik eserler, 1869’da Müze-i Hümayun adıyla kurulan padişahlık müzesine götürülüyor ve böylece İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temeli atılmış oluyor.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri
Dönemin maarif nazırı Saffet Paşa, müze ile yakından ilgileniyor ve müzenin sahip olduğu eserleri zenginleştirmek için çaba gösteriyor. Dönemin Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İngiliz asıllı Edward Goold’un müze müdürü olarak atanmasıyla beraber Müze-i Hümayun kurumsallaşma yolunda bir adım daha atıyor. Aya İrini binası yetersiz gelmeye başlayınca yeni bir bina inşası gündeme geliyor ama para olmadığından yapılamıyorum. Bu nedenle de II. Mehmed döneminde yaptırılmış Çinili Köşk restore edilerek müzeye çevriliyor ve başına Osman Hamdi Bey atanıyor.

Ağlayan Kadınlar Lahdi
İlginç bir kişiliği olan Osman Hamdi Bey’i Sultanahmet’te turistlerin hevesle kaptığı ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ portresiyle bilsek de kendisinin hem arkeolojiye hem arkeoloji müzesi katkısı inanılmaz bir önem taşıyor. Ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey aynı zamanda ilk Türk arkeolog olarak kabul ediliyor. Eski eserlerin korunması için Asar-ı Atika Nizamnamesi’ni tasarlayarak oluşturuyor. Bu yasa, eserlerin ülke dışına kaçırılmasını önlemek adına yapılmış mühim bir çalışma. Koleksiyonların hepsini kataloglayıp sınıflandırıyor, gerçek anlamıyla bir eski eserler müzesi için sahici bir çaba gösteriyor. 

Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ana parçası var. Alanda yer alan en büyük bina arkeolojik eserlerin sergilenmesi için tasarlanıyor, binayı da dönemin ünlü mimarı, Pera Palas’ı da tasarlamış olan Alexander Vallaury inşa ediyor. Müzenin içine fotoğrafhane, modelhane, kütüphane gibi müzenin aynı zamanda entelektüel ihtiyaçlarını karşılayacak birimler de ekleniyor, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin açıldığı 13 Haziran Türkiye’de müzeciler günü olarak da kutlanıyor.

Okeanos Heykeli
İstanbul’da Neo-klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden biri olan müzenin sadece içi değil dışı da etkileyici. Uzun cephede geniş, mermer merdivenlerden çıkılarak ulaşılan iki girişi, dörder sütunu ve alınlıklarıyla bir tapınak görünümünde. Alınlık üzerinde bulunan kûfi üsluptaki Osmanlıca yazıda Eski Eserler Müzesi yazıyor, bu yazının üzerinde bulunan tuğra klasik binayı inşa ettiren II. Abdülhamid’e ait. 

İştar Kapısı
Eski Şark Eserleri Müzesi Anadolu ve Mezopotamya’nın Yunan öncesi, Mısır ve Arap Yarımadası’nın İslam öncesi çağlarına ait eserlerinden oluşan etkileyici sergilere sahip. Buluntuları ziyaretçilere interaktif şekilde sunabilmek için güncel çalışmalar yapılmasıyla da ünlü. Restorasyon çalışması yüzünden günümüzde geçici olarak kapalı olan Eski Şark Eserleri Müzesinde 18398 parça, çivi yazılı belgeler bölümünde ise 73272 parça eser bulunmakta. Koleksiyonda Akad Kralı Naramsi’nin Steli, Kadeş Anlaşması ve İştar Kapısı gibi eşsiz parçalar yer alıyor. 

Çinili Köşk Müzesi koleksiyonlarında ise Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 2000 civarında eser bulunuyor. Girişin solundaki odada Selçuklu çini ve seramikleri, sol taraftan dışarı açılan eyvanda ise Slip teknikli ve Milet işi çini ve seramikler bulunuyor. Orta salon ile birlikte beş köşeli çıkıntılı odada İznik yapımı çiniler sergilenirken sağ köşedeki oda Kütahya yapımı çinilere ev sahipliği yapıyor.

Amfora Örneği
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin Arkeoloji kısmı ise 1891’deki açılışından beri koleksiyonunu genişletiyor. Şu an Arkeoloji Müzesi giriş kat salonlarında, sağ tarafta Arkaik Dönem’den Roma Dönemi’ne Antik Çağ heykellerini, sol tarafta ise Sidon Kral Nekropolü’nden gelen İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Tabnit Lahdi gibi dünyaca ünlü eşsiz eserleri görmek mümkündür. Üst katında Hazine Bölümü, Yunan, Roma ve Bizans sikkeleri ile İslami sikke koleksiyonları, amfora örnekleri ile kütüphane bulunuyor. Geçici bir süreliğine kapalı olsa da Çağlar Boyu İstanbul sergisi İstanbul tarihinin takibi açısından inanılmaz bir örnek.

Troya Antik Kenti Katmanları
İkinci katta yer alan Çağlar Boyu Anadolu ve Troya bölümünde hem Troya Antik Kenti eserlerinin bir kısmı yer alırken, hem de arkeolojik bir kazının nasıl yürütüldüğüne dair örnekler bulunuyor. Ziyaretçiyi müzeye çekmek için interaktif yöntemlerin yetkin bir şekilde kullanıldığı müze, seramik buluntular ve alet edevat buluntuları açısında da olağanüstü bir zenginliğe ev sahipliği yapıyor.

İskender Lahdi
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin en önemli niteliklerinden biri de sahip olduğu lahitler koleksiyonu. Lahitler üzerinde yapılan çalışmaların görülebilmesi için geliştirilen sistem sayesinde, ziyaretçiler koleksiyonu gezerken lahitlerin korunduğu ve çeşitli temizleme işlemlerinin yapıldığı bölümü ufak pencereler sayesinde görebiliyor. Lahitler bahsettiğimizde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin ünlü İskender Lahdi’ni de hatırlamadan olmaz. 1887 yılında Sidon kentinin krallar mezarlığında bulunan lahdin İskender’e değil, Sidon Kralı Abdalonymos’a ait olduğu düşünülmekle beraber muazzam işçiliğiyle adeta kültürel bir ziyafet.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri giriş ücreti 2023 yılı itibariyle 100 TL. Müzekart’ın geçtiği müzeye 18 yaş altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ücretsiz girebilmekte. Pazartesi günleri kapalı olan müze yaz ve kış dönemlerinde 09.00-18.30 arası açık. Ayrıntılı şekilde gezildiğinde 3-4 saat sürebilen müze gezisi, ah ortalamaya bakıldığında 1,5 saat içinde de bitirilebiliyor. Restorasyon süreci devam ettiğinden ötürü bazı bölümlerin kapalı olabileceğini hatırlatmakta da fayda var. Ancak hem Osmanlı İmparatorluğu’nun pek çok farklı bölgesinden getirilen ve günümüzde koleksiyonlarını giderek güçlendiren müzeye yapılacak bir gezinin son derece keyifli geçeceği de muhakkak.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?