TGB
TARİH

İhtilaller Ülkesi: Türkiye Cumhuriyeti

02 Ağu 2023

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türk siyasetinin en baskın kurumlarının başında yer alıyordu. Cumhuriyetin dinamiklerini, kurumlarını, geleneğini ve ideolojisini muhafaza etmeyi kendine sorumluluk bilen Türk ordusu, bu değerlere kastetmeye kalkan siyasi otoritelere karşı herhangi bir çekince duymaksızın müdahale etmeyi kendine görev biliyordu. Türk Ordusuna bu bilinç 21 Mayıs 1889 yılında Askeri Tıbbiye Mektebi’nde kurulan, 1908’de Sultan 2. Abdülhamid’i deviren İttihat ve Terakki’den miras kalmıştı…

SETA
İttihat ve Terakki’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne bıraktığı bu şuur 1950 yılında Başbakanlık koltuğuna oturan Adnan Menderes’i 27 Mayıs 1960 yılında görevden almış, Yassıada’da darağacına kadar götürmüştü.

Görev süresince Türkiye Cumhuriyeti’ni çok açık bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) hegemonyası altına sokan, devleti emperyalizmin fonlarına muhtaç hâle getiren, cumhuriyet devrimlerini tahrip etmeye kalkan, Milli Şef İsmet İnönü’ye siyaset yapma imkânı tanımayan Adnan Menderes, Türk ordusunun içerisinde bulunan bir dizi genç subayın itirazı ile karşılaşmıştı. 
Bu gençler başıbozuk, heyecanlı subaylar değildi. Nâmık Kemal’in, Mithat Paşa’nın, Enver Paşa’nın, Talat Paşa’nın, Cemal Paşa’nın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve isimlerini yazmamız durumunda sayfaları dolduracağımız birçok devrimcinin mirasını sırtlamıştı. 27 Mayıs 1960’da TRT binasını basarak, kamuoyuna ihtilal metnini okuyan Alparslan Türkeş, ikinci Bab-ı Ali baskınını Türk kamuoyuna ilan ediyordu.

Independent Türkçe
Aradan yıllar geçti. Anadolu’daki evlerin takvimleri 1997 yılının Şubat ayını gösteriyordu. Tüm uyarılara rağmen dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, Türkiye’de faaliyet gösteren cemaatler ile görüşmeler gerçekleştiriyor, hatta bu görüşmelerin bazılarını Çankaya Köşkü’nde gerçekleştiriyordu. Ordu içerisindeki rahatsızlık öyle boyutlara ulaşmıştı ki, Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) gerçekleştirilen toplantıda adeta yer yerinden oynamıştı. Kuvvet Komutanları, Başbakan Necmettin Erbakan’ın gözlerinin içine bakarak irticaya meydan okuyordu. İTC’nin 1908 yılında ortaya koyduğu ruh, 27 Mayıs’ın ardından bu sefer 28 Şubat’ta kendini gösteriyordu. Netice itibariyle ordunun dayatması, Erbakan’ın cumhuriyet devrimleri ile barışamaması mevcut hükümetin alaşağı olmasına sebebiyet vermişti.

Görüldüğü, bilindiği ve tecrübe edildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti bir ordu devletidir. Sultan Hamid’i yıkan, meşrutiyeti getiren ordudur. Büyük imkânsızlıklar içerisinde Anadolu’yu ayağa kaldıran, emperyalizme karşı mücadele eden ve cumhuriyeti ilan eden İttihat ve Terakki’nin içerisinden komutanlardır.

AA
Geçmiş yıllarda mevcut hükümet arkasına FETÖ ve ABD’yi alarak Ergenekon / Balyoz Kumpaslarını tertip etmiş, Türk ordusunun hakimiyetini zayıflatmak istemiş ve bunu başarmıştır da. Dünyanın egemen gücü ABD, Türkiye’deki hem meşru hükümeti hem de paralel hükümeti –FETÖ- yanına alarak bahsini ettiğimiz mukaddes mirası omuzlayan komutanları esir etmiştir.

Dikkat ettiyseniz yazının girizgahında mütemadiyen ‘geçmiş zaman’ eki kullandım. Çünkü o ruhu taşıyan, mirası sırtlayan, devrimlere başkaldıran yapılara meydan okuyan, irticanın canına okumayı hedefleyen TSK tarih oldu. Cemaatlerin fink attığı, siyasi otoritenin gölgesi altına giren, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanan yepyeni bir ordu ile karşı karşıyayız. Türk Ordusunun silkelenmesini, kendine gelmesini ve kurucu değerlerini benimsemesini temenni ediyorum. 

AA
Türk milletinin ve toplumda karşılığı olan birçok hareketin cumhuriyetin yüzüncü yılında devrimler ile barışamadığını anımsatmak isterim. Bundan mütevellit ordunun caydırıcı özelliğini kaybetmemesi gerekmektedir.

28 Şubat davalarının devam ettiği, ileri yaşlarına ve ciddi rahatsızlıklarına rağmen cezaevinde tutulmaya devam eden komutanların unutulmaması gerektiği bir süreci tecrübe ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, kahramanlarını cezalandırmaya devam ediyor. 28 Şubat’ı iyi idrak etmeli ve anlamalıyız. 28 Şubat bir darbe değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni molla karanlığından, ABD casusluğundan kurtarmayı amaçlayan bir harekettir. Yazıma son verirken şu gerçeği belirtmek istiyorum: 28 Şubat’ın devamlılığı sağlanmış olsaydı, 15 Temmuz’u tecrübe etmezdik.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?