pexels
SCOPE

Hayatının İplerini Erkeğin Eline Bırakmak: Andromeda Kompleksi

18 Kas 2021

Aile, okul, iş ve diğer sorumluluklar sarmalında sıkışıp kalan bizler, günün birinde kendi masalımızın baş köşesinde olmayı büyük bir arzu ve istekle bekleriz. O gün geldiğinde, yakışıklı prensimiz bizi, ejderhanın koruduğu, kuş uçmaz kervan geçmez saraydan kaçıracak ve sonsuza dek mutlu yaşayacağımız evimize getirecektir ya da binlerce genç kızın ayağına girmeyen cam pabuçlar, tam bizim ayağımıza göredir. Çünkü biz, dünyaya bir prenses olmak için gelmişizdir aslında. Bu liste böyle uzayıp gider, ancak alt metinde verilen mesaj hep aynıdır: Prens gelir, kızı kurtarır ve mutlu son. İşte bu hayali kendine dert edinmenin de psikolojide bir karşılığı var. İsmi Andromeda Kompleksi…

pexels
İsmini mitolojide Aithiopa Kralı Kepheus ve Kassiopeia’nın kızı Andromeda’dan alan bu durum, Sinderella Kompleksi olarak da anılıyor. Özellikle genç kızlarda sıkça görülen Andromeda Kompleksi, hayatındaki sorunlar ve sorumluluklardan uzaklaşmak, daha güzel bir hayat yaşamak için hiçbir sıkıntının içine girmeden, her problemi çözen bir erkeğin kanatlarının altına girmek olarak tanımlanabilir.
 
Kendi masalının prensesi olmak isteyen genç kızlarımız, muhtemelen karşılarına çıkacak olan ilk erkeğin cazibeli sözcüklerinin etkisi altına girip hayatı boyunca aradığı fırsatın ayaklarına geldiğini düşünerek soluğu bu bahsi geçen ‘yakışıklı prens’lerin yanında alıyorlar. Üstelik bunu yaparken de çoğu, yaşadığının büyük bir aşk olduğu inancını taşıyor içinde. Gelin görün ki durum, asla bu kadar basit değil.

pexels
Eğer arada bir sabah programlarına göz atma şansı buluyorsanız, yukarıda bahsettiğimiz tablonun canlı örneği olan kişileri de ilk elden görebilirsiniz. Anne babasının evinden kurtulmak isteyen genç kızlar, kendilerinden yaşça çok büyük erkeklerin sözlerine kanıp evden kaçıyorlar. Bu programlar maalesef böyle hikâyelerle dolu.
 
İşin kötüsü, henüz evlilik hayatına dair hiçbir bilgisi olmadan ve altına gireceği sorumlulukların ağır yükü karşısında ne denli ezileceğini bilmeden, bir eli yağda diğeri balda bir ömür süreceklerini düşünüyorlar. Çalışmayacakları, sorumluluk almayacakları, karar vermek zorunda bile kalmadan her dertlerinin bir başkası tarafından çözüme kavuşturulacağı rüya gibi bir hayat… Şimdi böyle söyleyince size bile cazip geldi bu teklif, öyle değil mi?
 
Değil. Çünkü işin aslı böyle değil. Sistem, bu saydığımız şekillerde ilerlemiyor.

pexels
Belki başlarda her şeye pembe gözlüklerimizin ardından baktığımız için gerçeklerin farkına varamıyoruz, ama özgür irademiz yavaş yavaş elimizden kayıp gidiyor ve bir yerden sonra en basit kararları bile veremeyecek hale geliyoruz. Ne yiyeceğimizi, ne giyeceğimizi, kiminle konuşup kiminle konuşmayacağımızı, ne izleyeceğimizi hatta saat kaçta uyuyacağımızı bile bize söyleyen bir insanın boyunduruğu altına giriyoruz farkında olmadan.
 
Üstüne üstlük zorluklarla başa çıkma gibi bir mekanizmadan yoksun yaşamaya başlıyoruz. En ufak bir problemi dahi nasıl çözeceğimizi bilmeden, daima bir erkek tarafından kurtarılmayı bekleyen bir mağdur pozisyonuna sokuyoruz kendimizi.

pexels
Bu tablo, size bir yerlerden tanıdık geldi mi? Evet, ne yazık ki günümüzde mutsuz giden evliliklerin pek çoğu, bu tarz bir hikâye barındırıyor içinde. Ancak belli bir zaman sonra mevcut durumuyla ilgili farkındalık kazanan kadın, içine girdiği çıkmazdan kurtulmak için boşanma yoluna gidiyor. Aslında en başından istediğini zannettiği, ama ihtiyaç duyduğu esas şeyin bambaşka olduğu bir cenderenin içine sokmuş kendisini anlamadan. Bir nevi ‘sırf evlenmiş olmak için evlenmek’ sorunsalı…

pexels
Peki, Andromeda Kompleksi kollarını açmış bizi beklerken, yok mudur bundan kaçınmamızın bir yolu? Elbette var. Öncelikle çareyi uzaklarda aramamayı öğrenmemiz gerekiyor; çare biziz. İlk olarak evliliğin bir kurtuluş yolu olmadığı gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. İşin ucunda her ne olursa olsun, kendi verdiğimiz kararların sebep-sonuç ilişkisi yaratacağı bir ömür sürmeyi tercih etmemiz gerekiyor. Kendimize dair kararları, biz vermeliyiz. Bu da biraz cesaret istiyor ama siz bunu yapabilecek güçtesiniz zaten. O donanım ve beceriye sahip olduğunuzun ve kimsenin sizi yönlendirmesine, sizin hayatınızı kurtarmasına ihtiyacınız olmadığının farkına varın. Bir masal kahramanı olmak isterseniz, kendi kendinizin ‘yakışıklı prens’i olmayı tercih edin. Hatta daha da iyisi: Siz bizzat ejderhanın kendisi olun!
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?