Altın
%
Dolar
%
Euro
%
Bitcoin
%
Eth
%
Önümüzdeki 5 gün boyunca
google görseller
SCOPE

Harlow’un 'Umutsuzluk Kuyusu' Deneyi: Özgürlüğünüz Elinizden Alınırsa Ne Olur?

30 Mar 2023

Eski zamanlarda psikolojik deney adı altında işkenceden farksız bazı yöntemler kullanılıyordu. Bu deneylerde yalnızca hayvanlar değil, insanlar da çok zarar gördü; hatta bu deneylerden bazılarını sizler için satırlarımıza taşıdık. Bebekken yaşadıkları travmalar, cinsiyet operasyonları, yapılan deneylerin psikolojik etkileri derken yarardan çok zarar getiren bu deneyler tarihin kara lekeleri olarak kaldılar. Bugün bu deneylerden birini, Amerikalı karşılaştırmalı psikolog Harry Harlow’un “Umutsuzluk/Çaresizlik Çukuru” adını verdiği deneyi anlatacağız sizlere.

Umutsuzluk ya da çaresizlik çukuru, Harry Harlow tarafından 1970'li yıllarda Wisconsin-Madison Üniversitesi'ndeki laboratuvarında al yanaklı makaklar üzerinde yaptığı deneylerde kullandığı, teknik olarak dikey oda aparatı olarak adlandırılan, kendi tasarladığı bir cihaz için kullandığı bir isimdi. Araştırma esasen bir ‘hayvan depresyon modeli’ üretmeye dayanıyordu. Yaptığı bu yeni depresyon odasının teknik adı “dikey oda aparatı” idi ancak Harlow burayı “umutsuzluk çukuru” olarak adlandırmakta ısrarcı oldu. Aslına bakarsanız, kendisi ilk etapta burayı “umutsuzluk zindanı” olarak adlandırmak istemiş ve ayrıca “umutsuzluk kuyusu” ve “yalnızlık kuyusu” gibi terimler de kullanmıştı. Ancak meslektaşları onun zindan tercihini değiştirmesi gerektiği konusunda uyardılar; çünkü bu adlandırma yüzünden yoğun eleştiriye maruz kalabilirdi.
 
Harlow, yeni doğmuş maymunları bir yıl kadar tecrit odalarına yerleştirmişti. “Umutsuzluk çukuru” düzeneği ile, anneleriyle zaten bağ kurmuş olan üç ay ile üç yaş arasındaki maymunları on haftaya kadar tek başına odaya koydu. Maymunlar yalnızca birkaç gün içinde hareket etmeyi bıraktılar ve bir köşeye sıkışmış halde kaldılar.

google görseller
Odanın içine yerleştirilen maymunların çoğu en az üç aylıktı ve başkalarıyla çoktan bağ kurmuştu. Deneyin amacı, depresyon belirtileri yaratmak için bu bağları kırmaktı. Oda küçük, ters çevrilmiş metal bir piramit şeklindeydi ve kaygan kenarları bir noktaya kadar eğimliydi. Denek olan maymun sabit bir noktaya yerleştirildi. Açıklık ağ ile kapatıldı. Maymunlar ilk bir veya iki günü kaygan taraflara tırmanmaya çalışarak geçirdiler ancak başarılı olamadıklarını fark ettiklerinde bu eylemden birkaç gün sonra vazgeçtiler. Harlow, “Deneklerin çoğu tipik olarak aparatın alt kısmının bir köşesinde kambur bir pozisyon alıyor. Bu noktada durumlarının umutsuz olduğunu varsayabiliriz” çıkarımında bulunmuştu.
 
Benzer bir deneyi, Harlow’un öğrencilerinden biri olan Stephen J. Suomi de gerçekleştirmişti. Suomi, 1970 yılında kendi doktora tezi için bu izole odaya birkaç maymun yerleştirdi. Sonrasında maymunların davranışlarını gözlemleyen Suomi, deneyin sonunda herhangi bir savunma mekanizmasına sahip maymun bulamadığını not etti. En mutlu maymunlar bile o odadan hasarlı olarak çıkmıştı.

google görseller
Tabii, tahmin edeceğiniz üzere bu insanlık dışı deneyler hem o dönemlerde hem de ilerleyen zamanlarda bilim camiası ve akademi tarafından kınandı. 1974 yılında Amerikalı edebiyat eleştirmeni Wayne C. Booth, “Harry Harlow ve meslektaşları, insan olmayan canlılara on yıllar sonra işkence etmeye devam ediyor ve hepimizin önceden bildiği şeyleri kanıtladığını söylüyor. Sosyal yaratıklar, sosyal bağlarını yok edersek yok edilebilirler” diyerek halihazırda bilinen şeyleri sırf hayvanlara eziyet etmek için kullanan Harlow’u eleştirmişti.
 
O sırada fakültenin küçük bir üyesi olan ve Wisconsin'deki psikoloji bölümünün başına geçen Charles Snowdon, Harlow'un karısının kanserden vefat etmesi nedeniyle Harlow’un depresyona girdiğini söylemişti. Snowdon, Harlow’un umutsuzluk çukuru adını verdiği izole odaların tasarımı karşısında dehşete düşenlerden biriydi. Harlow’un öğrencisi Suomi'ye onları ne amaçla kullandıklarını sorduğunda cevabı Harlow vermiş ve ona “Çünkü depresyon böyle hissettiriyor” demişti. Siz Harlow’un insanlık dışı bu deneyi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu deneyler bilim adına atılan önemli bir adım mıydı, yoksa hayvanlara işkence etmekten başka bir amaç gütmüyor muydu? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?