DOĞAL YAŞAM

Greenwashing Nedir?

17 Ara 2021

Son dönemde fark etmişsinizdir, markalar arasında yükselen şekilde “çevre dostu” yarışı var. Logolar değişiyor, ürünler dönüşüyor, açıklamalar yapılıyor. İnanılmaz bir “duyarlılık” hâkim. Doğal olanın hiç olmadığı kadar ön plana çıkarıldığı bu dönem, yapay olana da nefret kusuluyor. Peki, çoğumuzun da ısrarla beklediği bu uygulamalar ne derece samimi dersiniz? Greenwashing her şeyi açıklıyor.

Bugün bir ürün veya hizmet alırken “Fiyatı/ücreti ne kadar?” sorusuna bir soru daha eklenmiş durumda: “Çevre dostu mu?” İklim krizinin kapımızı çaldığını hatta çoktan içeri girdiğini biliyoruz. Küresel ısınma, hayvan istismarı, doğal kaynakların tükenmesi, kentleşme, karbon emisyonu ve doğanın yitip gitmesine dair her şey, neredeyse yaşadığımız dönemin özelliklerine dönüştü. Böylesi bir süreçte bilinçli pek çok insanın küçük bir durum analizi yapıp, çevre dostluğuna yönelmesi çok normal, doğru olan da bu. Peki ya bu farkındalığın istismar edilmesi? Bugün, çevreye karşı hassasiyetimiz pek çok marka tarafından ticari bir çıkarın öznesi yapılıyor. Adı da greenwashing. 

Greenwashing, çevre dostu bir ürün veya hizmet özellikleri hakkında asılsız iddiaları içeren aldatıcı bir pazarlama uygulaması olarak karşımıza çıkıyor. Başka bir deyişle, şirketler tarafından müşteriler, bir kuruluşun ürünlerinin, hizmetlerinin veya misyonunun çevresel etkiye sahip olduğuna inandırmak için kullanılıyor. En özetiyle ise göz boyama. Bugün hala, pazarlamanın etik boyutuna yönelik tartışmalar sürerken, işin içine bir çıkmaz daha giriyor. 

Küresel şirketlerin ele geçirdiği piyasa, yine küresel şirketler tarafından bir oyuna dönüştürülüyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gereken bir dünyada, “çevre dostu” uygulamalar başlı başına bir çevre sorunu olmuş durumda. Konunun ironikliği ise ticari çıkarın varlığına işaret ediyor. Sürdürülebilir uygulamaları gerçekten kullanan şirketler yok mu? Elbette var; ancak greenwashing’in gölgesinde baltalanmaya ve bilinçli tüketicilerin çevre dostu kararlar almasını zorlaştırmaya devam ediyor. Bu uygulamaların en önemli sonucu ise, uzun vadede, tüketicilerin gerçekten çevre dostu ve sürdürülebilir markalara olan güvenini sarsması. 

Ufak bir örnekle, herhangi bir marka, kullandığı pipetlerin plastik olmadığına vurgu yapıyor. Nasıl güzel bir uygulama değil mi? Yaşadığı evrenin problemlerine duyarlı, var olan çevre sorunlarının farkında tüketiciler olarak söz konusu “plastiğe hayır politikası”nı ayakta alkışlıyoruz. Ancak es geçtiğimiz -ya da es geçmemize neden olan- bir şey var: Aynı marka bardaklarını plastik olarak kullanmaya devam ediyor. Barda-pipet ilişkisini göz önüne aldığımızda, zaten birbirinden bağımsız düşünülemeyen iki ürün görüyoruz. Ancak bir tanesi “çevre dostu”. İşte bu uygulama gözümüzü “yeşile” boyadığı gibi aldatıcı bir oyunu da var ediyor. Bu açıdan greenwashing’in en temel yardımcısı saptırıcı ve opak ifadeler.
Greenwashing’i pek de dürüst olmayan bir satış taktiği olarak kullanan markalar, ürün, hizmet ve kampanyalar için oldukça dahiyane kavramları seçiyor. Kendilerini geçerli ve sürdürülebilir bir seçenek olarak göstermek adına oldukça “duyarlı” bir terminolojileri var. "Tamamen doğal", "çevre dostu", "doğal tazelik" ve daha nicesi tüketici algısıyla büyük bir savaş veriyor. 

“Yeşil aklama” da diyebileceğimiz bu uygulamanın en temel amacını ise hiç kuşkusuz satış rakamları oluşturuyor. Markalar satışlarını artırmak adına pek çok “çözüm” bulmuş durumda. Belki de en bilineni, oldukça basit bir uygulama olarak “yeşil”in reklamı, bir diğer deyişle tasarımları yeşil ve tonları üzerinden oluşturmak. Söz konusu renkler olduğunda insan algısı ciddi oranda etkileniyor. Herhangi bir ambalajı yeşile boyamak, web sitesinde yeşil kullanmak veya logoya yeşiller serpiştirmek greenwashing’in en popüler örneklerini oluşturuyor. Markanın “çevre dostu” olduğuna dair herhangi bir açıklamaya ve kanıta dahi gerek yok, renklerin pr’ı zaten konuşuyor. 

Greenwashing genellikle çeşitli pazarlama ve halkla ilişkiler çalışmaları yoluyla kasıtlı olarak gerçekleştiriliyor. Etki alanı ise sürdürülebilirliğin gerçekte ne olduğu konusundaki bilgi eksikliği ile hat safhaya ulaşıyor. Tamamının ortak noktası, yalnızca yanıltıcı olması değil, çevre sorunlarını iyileştirmek yerine daha da hasta etmesi. En nihayetinde bir göz boyama olarak greenwashing, iyi niyetli tüketicileri yanlış yola yönlendirerek var olan farkındalığı da yok ediyor.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?