Görkemli ve Büyüleyici: Dubai Gezi Rehberi

Türkiye’den direkt uçuşla yaklaşık olarak 4-6 saatte Dubai’ye varılabiliyor. Pegasus, Türk Hava Yolları gibi firmaların uçuşlarına göz gezdirirken Birleşik Arap Emirlikleri’nin havayolu şirketi olan Emirates’e de bir şans verebilirsiniz. Uçaktan indiğinizde kendinizi oldukça büyük bir havaalanında bulacaksınız. Gözünüzde biraz daha canlanması için havaalanının içinde bir metro hattı olduğunu söylemem yeterli olur sanırım… Pasaport kontrolünü geçtikten sonra adımınızı dışarıya attığınızda ise büyüleyici ve görkemli şehir, sizleri bekliyor oluyor.

Öncelikle söylemeliyim ki yolların genişliği, trafiğe engel olmuyor. Araç yoğunluğundan olsa gerek, kısa mesafelere bile yarım saatten aşağıda ulaşamıyorsunuz. Fakat dikkatimi çeken bir şey, trafikte herkesin oldukça sakin oluşuydu. Şehirde birine küfretmek zaten yasak, orası ayrı ama bizim gibi daha ışık sarıdayken kornaya basma alışkanlıkları da yok. Hatta gerçekten saçma durumlarda bile insanlar birbirlerini sabırla bekliyor ve kornaya basmıyor. Bu da aslında trafiğin gerginlik ve stres seviyesini en aza indiriyor. 

Hayvanların nisbeten daha özgür oldukları ve görülmeye daha değer bir yer, o da Green Planet! İçeri girmenizle kendinizi bir ormanın içinde bulmanız bir oluyor. İçerdeki bağırışmanın sebebini çözemiyorsunuz ama duyduklarınız, hayvanların çok da hapsedilmiş olmadığını hissettiriyor size. Özellikle yolunuzun üzerinde karşınıza çıkan çeşit çeşit papağanlar, lemurlar ve yılanlar, içerideki koca ağacın onların evi olduğunu kabullenmenize ve orada misafir olarak bulunduğunuza sizi ikna ediyor. Korkulacak bir şey yok, yılanlar görevlilerin ellerinde oluyor fakat isterseniz onlara dokunabiliyorsunuz :) Bunun yanında bir kedi gibi yanınıza gelen lemurlara temas etmek yasak olsa da birbirinden farklı ve büyük böcekleri elinize alabileceğiniz yerler de bulunuyor. 

Dubai’ye gelmişken Legoland’i görmemek olmaz diyor ve direksiyonumuzu büyük eğlence parkına kırıyorum. Hafta içi erken saatlerde gidilmesini tavsiye edebileceğim Legoland Dubai, aslında büyük bir tema parkın içinde yer alıyor. İnternetten alabileceğiniz biletle de giriş yapabileceğiniz bu keyifli dünya size Water Park, Bollywood Parks, Motiongate gibi pek çok farklı keşif alanı sunuyor. Görevliler Legoland’e geldiğinizi kabul etmek istemese ve sizi Motiongate gibi “Büyükler için” olduğu söylenen parklara yönlendirse de birkaç kez “Evet, eminim. Legoland’i görmek istiyorum” derseniz sorun çözülüyor. Tüm parkları gezmenize olanak sağlayan bir biletiniz varsa zaten böyle bir diyaloğa girmenize gerek kalmıyor ama tek bir parkı görme şansınız varsa oradaki insanlar Legoland’in çocuklar için olduğuna sizi ikna etmeye çalışıyor. 

Legoland’in içerisinde Dubai’nin birbirinden farklı ve önemli yapılarının legolardan yapılmış devasa maketleri bulunurken aynı zamanda Mısır Piramitleri gibi dünyanın farklı kültürlerini yansıtan yapıları da görmek mümkün oluyor. Her maketin önünde bulunan bilgilendirici yazıları okuduğunuzda ise dudağınızın uçuklaması çok mümkün… Örneğin Dubai’nin simgesi olan Burj Khalifa, tam 439 bin parçadan oluşuyor. Hareketli mekanizmalarla da desteklenen alanlarda arabalar, legodan yapılmış metrolar, dönme dolaplar, kayıklar ve insanlar hareket ediyor. Işıklandırmalarıyla ve içlerine girilebilen bazı yapılarıyla bu renkli dünya, emin olun sizi de en az çocuklar kadar heyecanlandırıyor. 

Biraz da Dubai’nin kültürüne tanıklık etmek isterseniz, karşınıza defalarca çıkmış olması muhtemel Souk Madinat Jumeriah isimli Ortadoğu Pazarı’na yolumuz düşüyor. Yazımızın başında değindiğimiz “Gitmesen de olur” listesinin ikinci sırasına yerleşen bu pazar, aslında hediyelik eşya almak için uğranabilecek bir yerden fazlası değil. İçerisinde oturup Arap kahvesi içebileceğiniz, bir şeyler atıştırabileceğiniz ve alışveriş yapabileceğiniz yerler bulunuyor. Şehrin tarihine ışık tutan bir yapısı mı var? Bence yok fakat Dubai’deki diğer yapılar gibi modern ve lüks olmadığı için içerideki ahşap görüntüsü veya daha sade dış görünümüyle bu bina, bir illüzyon yaratıyor. 

Hazır sanat demişken, Madame Tussauds Dubai’yi de es geçmeyelim. Bluewaters Mall’de bulunan, merkezi Londra olan balmumu müzesinin “Her şeyden biraz alalım” diyen Dubai’de de tabii ki şubesi bulunuyor. İçeriye girdiğiniz anda dinamik ve eğlenceli yapısıyla sizleri tatmin edeceğe benzeyen bu müze, içindeki balmumu heykellerinin azlığıyla hayal kırıklığı yaratabiliyor. Yine de seslendirmeleriyle, konseptleriyle ve heykellerin ince ayrıntılarıyla durumu kurtarmayı başarıyor ve size keyifli vakit geçirebileceğiniz, güzel fotoğraflar çekinip anılar biriktirebileceğiniz birkaç saat sunuyor. Bu arada Bluewaters Marine de güzel fotoğraflar çekinebileceğiniz bir yer olarak Madame Tussauds’un beş dakika kadar yakınında yer alıyor. 

Dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa, 828 metre yüksekliğiyle görkemini sergilemekten geri durmayan bir yapı olarak seyahat rotamızda kendine yer buluyor. 148. kattaki seyir terasından tüm Dubai’yi izlemek için yola çıkmak, tüm turistleri olduğu kadar bizi de heyecanlandırıyor. Büyük bir ilgi gören Burj Khalifa’ya çıkmanın çok da kolay olduğunu söyleyemeyeceğim. Uzun bir sıranın ardından bekleme salonunda bilgilendirme, sonrasında ise asansörlere grup grup bindirilme durumu yüksek seyir zevki için göze almanız gereken bir süreç oluyor. Saydığım aşamaların çok yavaş ilerlediğini veya sıkışık bir ortamda gerçekleştiğini düşünmeyin… İçerideki sistematik çalışma bekleme süresini olabildiğince minimuma indiriyor ve asansörün hızı, herkesi şoka uğratıyor. 

Tüm sürecin sonunda o terasa çıktığınız an, “Evet, değdi!” diyebiliyorsunuz çünkü uçaktan veya fotoğraflardan görebileceğiniz manzaranın çok daha “gerçeği” sizleri bekliyor… Bilet türünüze göre isterseniz ara katlarda bulunan kafelerde oturup bir şeyler yiyebilir, VIP bilete sahipseniz alkolünüzü isteyebilirsiniz. Aynı zamanda fotoğraf çektirebileceğiniz ve hediyelik eşyalar satın alabileceğiniz bir bölümün de bulunduğunu söylemeliyim. Endişe etmeyin, görevliler tarafından ustaca yönlendirilecek ve ayaklarınızı yerden kesecek bu deneyimde ortamın büyüleyiciliğinden başka bir şey düşünmeyeceksiniz…

Gezdik, gördük, kültürlendiysek son olarak eğlenme zamanı! Bu büyüleyici şehrin, bizce en alıcı noktasına gelmiş bulunuyoruz. Gece hayatı… Tüm o gösteriş ve şatafatın hakkını veren mekanlarıyla Dubai, size deliler gibi eğlenebileceğiniz bir gecenin kapılarını aralıyor. Rooftop’larıyla ünlü oteller iyi bir alternatif olabilirken görülmeden dönülmemesi gereken yer tabii ki Billionaire oluyor. Özellikle Türkiye gibi eğlence sektörünün günden güne yok olduğu bir yerden geliyorsanız kendinizi bir sinema filminin içinde hissedebileceğiniz bu mekan, size sahne sanatlarının en iyi örneklerini sunuyor. Nasıl mı? Bir gece kulübünden çok daha fazlası olan Billionaire’de gece, önce sakince masanızda oturup yemek yiyebileceğiniz, bir şeyler içebileceğiniz bir atmosferde başlıyor. Siz karnınızı doyurup içkilerinizi yudumlarken sahneye çıkan sanatçılar ve şovmenler, şarkı söylüyor ve çeşitli şovlar sergiliyor.

Gecenin ilerleyen dakikalarında heyecan ve hayranlık, şovların büyüklüğüyle doğru orantılı bir şekilde artarken girişte yürüdüğünüz o uzun koridorun kırmızı perdeleri bambaşka bir dünyaya açılıyor. Gece kulüplerinin nasıl olması gerektiğini bize bir kere daha hatırlatan bu kısım, dans etmek için bire bir! İsterseniz şişe açtırıp locaya oturabilir, isterseniz de özgürce aralarda dolanabilirsiniz. Keyifli bir akşam yemeğiyle başladığınız Billionaire maceranızın, sizi hiç mekan değiştirmeye ihtiyaç duymadan sabahın ilk ışıklarına kadar ağırlayabilmesi ise buranın en şahsına münhasır özelliği. Unutamayacağınız bir gece için bu tavsiyemize kulak vermeyi ihmal etmeyin!