NASA
SPACE

Gökyüzünden Biri Bizi Gözetliyor

04 Ağu 2023

Aksiyon filmlerinde gördüğümüz bir sahne vardır. Bilgisayar başındaki zeki çocuklar bazı uyduları yönlendirir ve aranan şüphelimizin tepeden bir vesikalığı çekilir, yeri tespit edilir ve ekipler yola koyulur. Bunların hepsi film.

NASA
Uzay çağı, olağanüstü gelişim hızıyla insanın aklını başından alıyor. Hayal ürünü zannedilen pek çok şey on yıllar içinde gerçeğe dönüşebiliyor. Böylesine büyük gelişimlerin yaşandığı bir yüzyılda zaman zaman yanlış algıya kapılarak sanılandan daha ileri düzey teknoloji varmış gibi hissedebiliyoruz. İşin aslı filmlerde gördüğümüz uyduların yüz tanıma yapacak kadar gelişmiş çözünürlüğe sahip olması çok zor. Çözünürlük olsa bile işin içine farklı fiziksel durumlar giriyor. Film sahnelerini yalanlayan gerçekler nelermiş, gelin birlikte görelim.

NASA
Yüksek irtifa balonları ile işe başlayabiliriz. Bu balonların geçmişi, uzay çağının başlamasını sağlayan ve 1957 yılında fırlatılan ilk insan yapımı uydu Sputnik-1’den çok daha öncesine dayanıyor. İçinde insan taşıyabilen bu balonlar 1790’lardaki Fransız Devrim Savaşları sırasında ve 1860’lardaki Amerikan İç Savaşı sırasında, yer konuşlu düşman birliklerini gözetleyebilmek için kullanılıyordu. 1. Dünya Savaşı sırasında kullanılan motorlu uçakların ilk amaçları yine düşmanı gözetlemekti.

Kamera sistemlerinin gelişmesi ile 2. Dünya Savaşı’nda artık görüntü alınabiliyor ve karargâhta geniş çaplı planlar yapılarak harekete geçiliyordu. İlerleyen yıllarda benzer şekilde devam etti. 1962 yılında Amerikan Lockheed U-2 uçağı Küba adasında gizlice yürütülen nükleer faaliyetleri rapor etti ve olası bir saldırının önüne geçilmiş oldu. Böylesi önemli gözlemlerin yanı sıra yakalanan casus uçakları ise ülkeler için utanç kaynağı olabiliyordu. Nihayetinde casus gözlemler suçtu.

Fotoğraf Francesco Ungaro
Bir ülkenin üzerinde uçmak suçken, ülkenin üzerinde seyreden bir yörüngede dolanan uydu suç sayılmıyor. Fizik yasaları gereğince bir ülke üzerinden geçişini engellemek neredeyse imkânsız. Uyduyu fırlattığınız yörüngeye bağlı olarak yapabileceğiniz birkaç şey var ama öncelikle bunu yapmak istiyor olmalısınız. Aksi takdirde uydu yörüngesinde dolanmaya devam edecektir. Şimdi gelelim bu uyduların gerçek kapasitelerine.

Yer yörüngesinde dolanan uydular 3 farklı irtifada bulunurlar. 100 – 2.000 km irtifa aralığındaki Alçak Dünya Yörüngesi (ADY), 5.000 – 10.000 km irtifadaki Orta Dünya Yörüngesi (ODY), 35.786 km sabit irtifada bulunan Yer Sabit Yörünge (YSY). Amacınıza hizmet edecek olan uyduyu bu yörünge irtifaları arasındaki yüksekliğe fırlatabilirsiniz. Alçak yörünge, yer yüzeyine mesafesi en yakın olan irtifa olduğu için gözlem uyduları için harika bir konum. Fakat bu konumun bir dezavantajı bulunuyor, yörünge hızı

NASA
Bir uyduyu bu yörüngede tutabilmek için çok yüksek hızda Yer etrafında dolandırmanız gerekiyor. Dolayısıyla yüksek bir hızda dolanırken bu uyduların çok yüksek çözünürlükte ve insan yüzünü tanıyacak kadar yakından fotoğraf çekmeleri zorlaşıyor. Bu hızda giderlerken bir insanı arkasından takip etmeleri zaten imkânsız. Bununla da bitmiyor, uydular Yer yüzeyine doğrudan dik açıyla bakmıyorlar. Eğik açıyla bakıyor olmaları yine görüntü kalitesini bozan bir etken. Bunlardan dolayı uydular geniş alanları tarıyorlar. En iyi hassasiyetle bir havuz ile bir arabayı birbirinden ayırt edebilirsiniz.

Filmlerde olamayacağından bahsettiğimiz durum aslında bir insanın yüzünü tanıyacak kadar yakından onu takip etmek. Bu iki özellikten birisine veda ederseniz diğeri biraz daha mümkün kılınıyor, o da yüzü tanıyabilmek. Google Earth olarak bildiğimiz yer gözlem uygulamasının gelişmiş yeni uyduları 30 cm boyutundaki nesneleri görebiliyor. Fakat burada bahsettiğimiz yine istediğimiz gibi oradan oraya yönlendirip birini takip etmek değil. Tüm yer küreyi bu hassasiyette tarıyor ve haritasını çıkarıyor. Şimdilerde tepemizde uçan dronelar ile ancak birisini takip edebilirsiniz. Onunla da fark edilmeme ihtimaliniz yok.

Gelelim takip etme olayını mümkün kılan duruma. Belirli bir yere odaklanarak hareket etmeden sürekli orayı gözetleyebileceğiniz bir yörünge bulunuyor. Buna Yer Sabit Yörünge adı veriliyor. Buraya fırlattığınız bir cisim Yer etrafında 24 saatte bir dolanıyor, yani Yer ile aynı sürede. Dolayısıyla Yer’den bakıldığında bu uydu hareket etmiyormuş gibi görünüyor. Buraya kadar güzel ama sorun şu ki bu uydular Yer’den yaklaşık 35 bin kilometre uzakta. Bu mesafeden bir insan yüzünü ayırt edebilecek çözünürlükte kamera henüz geliştirilmiş değil. Şimdi aklınıza James Webb gibi milyar ışık yılı uzağı görebilen teleskoplar gelebilir. Haklısınız ama bu uzay teleskoplarının baktığı gök cisimlerinin boyutu da bir galaksi kadar, insan kafası değil.


Fotoğraf Anete Lusina
Sonuç olarak drone kullanıp vızır vızır ses çıkartmadan bir insanı takip edemezsiniz. Bunu yapan teknoloji mevcut ise inanın önce savunma sanayisinde ve ardından da astronomi biliminde gözlem yapmak için mutlaka kullanılırdı. Böyle bir teknoloji olmadığı ve drone pervaneleri çok ses çıkardığı için meteoroloji balonlarına benzer sessiz uçan balonlar gözetlemek için kullanılıyor. 30 metre çapındaki bir balonu da görmemek çok zor olduğu için bu balonlar çok yüksek irtifaya çıkarılıyor.
Ticari yolcu uçaklarının uçtuğu 12 km irtifadan daha yüksekte seyreden bu balonlar ülkeler arasında bazı diplomatik sorunlara yol açabiliyor. En son Şubat 2023’te Amerika tarafından düşürülen Çin balonunun casus uydu değil yolunu kaybeden bir meteoroloji balonu olduğu iddia edilmişti. Tabii ki meteoroloji balonu değildi.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?