Altın
%
Dolar
%
Euro
%
Bitcoin
%
Eth
%
Önümüzdeki 5 gün boyunca
worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
SEYAHAT

Glastonbury: Mitler ve Efsaneler Şehri

31 Oca 2023

Bugün sizleri Britanya Adalarında bir araziye ışınlayacağım. "Somerset Levels" olarak da bilinen Somerset Düzlükleri arazisi, nefes kesen görüntüsü ve tarihi yer ve yapıtlarıyla ziyaretçilerini büyüleyen bir yer. Bu arazide en çok ziyaret edilen Glastonbury ise elma bahçeleri ve müzik festivalleriyle ünlü. Somerset Düzlüklerindeki en çok ziyaret edilen küçük kasabalardan biri olan Glastonbury, İngiltere'nin mitlerine ve efsanelerine de ev sahipliği yapıyor. İngiltere tarihine ilgi duyan herkese tavsiye edilen bu bölgede bizleri bakın neler karşılıyor…

worldhistory.org
"Somerset Levels" olarak da bilinen Somerset Düzlükleri arazisinde yer alan Glastonbury mitler ve efsanelerle dolup taşan bir kasaba diyebiliriz. Glastonbury aynı zamanda Glass Adası olarak da biliniyor ve tepenin Somerset Düzlüklerinden su çekilmeden önce ada olduğu tahmin ediliyor. Glastonbury, milattan sonra 16. yüzyılda İngiliz kilisesinin Protestan Reformu sırasında manastır yeri olarak yüzleştiği zorluklarla önemli bir role sahip bir kasaba. Burada yer alan manastırın ise kuruluşuyla ilgili çeşitli komplo teorileri, Kral Arthur’a dair efsaneler ve Avalon topraklarıyla olan bağlantılar çokça anlatılır. Glastonbury'nin oldukça gizemli ve kutsal yönü olduğu söylenir ve bu da onu dünyanın dört bir yanından ziyaret edilecek gizemli bir yer haline getiriyor. Unutulmuş, gizemli, tarihi ve kutsal bölgeleri görmek isteyen ziyaretçileri kendisine çeken Glastonbury’i ziyaret ederek adeta bir Harry Potter dünyasına adım atmış gibi hissetmeniz mümkün. High Street bu kasabadaki ana caddelerden biri ve birçok tarihi yapıyı barındırıyor. M.S. 15. yüzyılda, manastırı ziyaret etmek isteyen hacılar için kalacak yer olarak inşa edilen ve günümüzde de işlevini sürdüren George & Pilgrim's Hotel de bu tarihi yapılar arasında yer alıyor.  

worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
Gelelim Glastonbury Tor’a. Glastonbury'de en çok ziyaret edilen yapı Glastonbury Tor. Tor, St. Michael Kilisesinden arda kalan bir minareden oluşuyor ve çevresi boş bir tepenin üstünde, uzaktan bile görünür şekilde inşa edilmiş. Bu tepeye dair; druidlik, peri şatoları ve Kral Arthur efsanesinden Avolon!a dair birçok hikaye anlatılır. Avalon nedir bilmeyenler için kısaca bahsedeyim. Avolon, Camlann savaşından sonra Arthur'un götürüldüğü yer ve Avalon isminin elma veya meyve ağacı adası diye tercüme edildiği bazı kaynaklarda öne çıkıyor. Şimdilerde Somerset Düzlükleri elma bahçeleriyle kaplı ve insanların orta çağdan günümüze kadar Glastonbury ve Avalon'un gizemli toprakları arasında kurduğu güçlü bağa hayranlık duyarak burayı ziyaret ediyor. Bu efsanevi bağ Glastonbury tarihini yansıtırken, hacıların yüzyıllar boyunca başta Tor olmak üzere bu kasabaya gelişlerinin en önemli sebebi olmuş. Fakat, söylemekte yarar var Kral Arthur efsanelerinin tarihsel doğruluğu henüz hala tartışmalı, o nedenle efsane demek daha doğru olacaktır.

worldhistory.org
St. Michael kulesi olarak da bilinen Tor'un tepesinde bulunan kule, milattan sonra 14. yüzyılda inşa edilmiş taş kilisenin bir kalıntısını oluşturuyor. Bu taş kilise, tahta bir kilisenin üzerine yapılmış ve bu tepeyle Hristiyanlık bağlantıları yüzyıllarca devam etmiş. Halkalı hacın keşfiyle beraber, milattan sonra 11. yüzyılda Hristiyan varlığı kabul edilmiş. Manastır faaliyetlerinin kanıtı ise MS 1234 yılında 8. Henry tarafından yazılan "Tordaki St. Michael manastırında" kalma anlaşmada görülmüş. Glastonbury Manastırının sonuncu başrahibi Richard Whiting (1461-1539 MS) ve beraberindeki iki rahip, 1536 yılında, manastırın 8. Henry döneminde (1509-1547 MS) baskılandığı sıralarda cezalandırılmış ve asılarak idamına karar verilmiş.

worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
St. Margaret Tapınağı ve Asil Magdalene Düşkünlerevi
 
Glastonbury'de ziyaret edilen diğer noktalar ise St. Margaret Tapınağı ve Asil Magdalene Düşkünlerevi.  Buraya 38. Magdalene caddesinin arkasındaki ara sokaktan ücretsiz olarak girilebiliyor. Buradaki en eski yapılar milattan önce 1250 yılına kadar uzanıyor. Burası, manastırdaki kutsal emanetler ve mabetleri görmek için yolculuk eden ve karnı aç olan hacılar için bakımevi olarak inşa edilmiş. Milattan sonra 1070 yılında bakımevi olarak inşa edilen St. Margaret Tapınağı, 1444 yılında yeniden yapılandırılmış. Şimdi değişmiş olsa da büyüleyici bir görünüme sahip olan bu tapınak, İngiltere kraliyet ailesinin Sakson Prensesi ve sonrasında Katoliklik inancı ve yoksullara yardımıyla bilinen İskoç Kraliçesi St. Margaret'a (1045-1093) adanmış.
Milattan sonra 15. yüzyılda inşa edilen ve öncesinde bakımevinin büyük bir parçası olan salonun yerini alan Mary Magdalene'e adanmış olan düşkünlerevi ile birlikte günümüzde, orijinal 11 bakımevinden sadece beşi varlığını sürdürüyor. Hem düşkünlerevi hem de bu tarihi tapınak, gönüllü kurumlar tarafından onarılmaya ve korunmaya devam ediyor.

worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
Glastonbury Manastırı
 
Glastonbury'de ziyaret edilmesi gereken bir diğer önemli yer altın çağında İngiltere'nin en önemli kiliselerinden biri olan çok merak edilen ve her yıl binlerce turisti ağırlayan bu manastır. Kilisenin kuruluş tarihi bilinmediği için gizemlerle dolu Aramatyalı Joseph efsanesiyle ilişkilendiriliyor. Öyle ki efsaneye göre Aramatyalı Joseph'in zengin bir tüccar ve Britanya'ya Hristiyanlığı getiren İsa'nın bir müriti olduğuna inanılıyor. Ziyaretleri sırasında, kutsal yolculuk bastonunu Glastonbury tepelerinden birine yerleştirdiğinde onun kök saldığını ve sonucunda bir çiçeğin açtığını gördüğü söylenir. Bu, ona kiliseyi inşa ettiği yerin işaretçisi olmuş diye rivayet edilir. Milattan sonra 63 yılında, yanında 11 kişiyle birlikte bu bölgeyi ziyarete gittiği sırada gerçekleştiği farz edilen bu olayın ardından efsanevi Kral Arvirargus tarafından kendilerine ilk kiliseyi kurdukları için toprak verildiği de başka bir rivayette anlatılır.
 

worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
Lady Şapeli
 
Glastonbury'de ziyaret edilebilecek bir diğer nokta da Lady Şapeli. Günümüzde, Lady Şapeli’nden kalanlar için “Avrupa’daki en iyi 12. yüzyıl yapıları” olarak bahsedilir. Kutsallığı nedeniyle Lady Şapeli’nde yaşanan yangının ardından hiç zaman kaybedilmeden şapel tekrar inşa edilmiş. Bu inşa sırasında klasik romanesk tarzı korunmuş, bu kutsal yerin eskiye dayanan tarihine bağlı kalınmış ve eski İngiliz Gotik tarzı da bu yeniden yapım sırasında göz ardı edilmemiş. Milattan sonra 13. yüzyılda, Galilee Manastırı’nın inşası ile birlikte bu manastır Abbey Kilisesine bağlanmış. Lady Şapeli’nin oyulu girişi kendine hayran bırakacak kadar estetik bir görünüme sahip. Meryem Ana'nın hayatını ele alan şapelin içi zengin renklerle dekore edilmiş. Hayran bırakan bu yapıyı da yine Glastonbury'de ziyaret edebilirsiniz.

worldhistory.org photo by Wanda Marcussen
Glastonbury Manastırı kalıntısı Abbot’s Kitchen
 
Günümüzde, dört şömineli Abbot's Kitchen, manastır olduğu zamanları hatırlatan eşyalarla dekore edilmiş. Atmosferi, insanı adeta zamanda yolculuğa çıkartıyor.  Burası hala ayakta duran tek manastırın geriye kalan kalıntılarından. Keşişlerin kullandığı lavabolar, bitkilerle dolu bahçeler ve etrafı elma ağaçlarıyla kaplı balık havuzları kendisini ziyaret etmeye gelenlere rüyalar aleminden bir kuple sunuyor gibi adeta.  


©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?