Gezerek Öğrenmek Mi Okuyarak Öğrenmek Mi?

   İnsanlar, yaşları ne olursa olsun, ilgi alanları doğrultusunda çeşitli bilgilere sahip olmaya ihtiyaç duyarlar. Kimileri edebiyat, kimileri spor, kimileri müzik, kimileri ise bilim gibi alanlarda çeşitli araştırmalar yaparak kendilerini geliştirmeye çalışırlar. Büyüklerin dilinden düşmeyen “öğrenmenin yaşı yoktur.” sözü de tam olarak bu durumu belirtmek için kullanılır. Her insan bilgiye açtır ve bu açlığı giderebilmek için de çeşitli öğrenme yöntemlerine başvurur. Bu yöntemler kişilerin yatkın olduğu durumlara göre değişiklik gösterebilir. 

   Okuyarak öğrenmek hem daha ekonomik hem de daha ulaşılabilir olması nedeniyle en çok tercih edilen öğrenme yöntemlerinden biridir. Okuyarak öğrenme; geçmişte yaşanmış, zamansal çizelgeden dolayı bir daha karşılaşamayacağımız durumları yaşamak ve onları anlayabilmek için iyi bir yoldur. Örneğin geçmişte yaşanmış bir olayla ilgili dönemsel bir bilgi edinmek istediğimizde kolaylıkla makale veya eserlere ulaşarak öğrenmemizi kolaylaştırabiliriz. Aynı zamanda dünyanın diğer ucunda yaşanan bir olay okuma sayesinde bizlere rahatlıkla ulaşabilir.

   “Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?” sorumuzun cevabına gelecek olursak her iki öğrenme yöntemi de yeni bilgilere ulaşabilmek için oldukça kıymetlidir bu yüzden de bu iki yöntemi birbirlerinden ayırmak yerine birbirleriyle düşünmek daha mantıklı olacaktır. Hem gezerek hem de okuyarak edinebileceğiniz bilgiler hem akılda daha kalıcı olmasını hem de daha çok bilgiye ulaşabilmenizi sağlar. Edinmek istediğiniz bilgi ışığında okumalar yaparak ve bu bilgilere ulaşabileceğiniz yerleri gezerek öğrenme açısından oldukça kalıcı bir sonuç elde edebilirsiniz. Kısacası sorumuzun cevabına gelecek olursak hem okuyarak hem de gezerek bilgi edinen kişi, daha çok bilir.