Hiç daha önce önünden defalarca geçtiğiniz bir kafenin, kitapçının yahut aklınıza gelebilecek herhangi bir mekânın kapandığını gördüğünüzde yüreğiniz burkuldu mu? Belki, içeri girip bir şeyler içtiniz ve iki çift laf ederken sokağı izlediniz, belki de yalnızdınız ve gökyüzüyle kardeş olup derin düşüncelere daldınız... İşte yanında yöresinde bir anı biriktirdiğiniz, hafızanızın bir noktasında yuva kuran böyle yerlerin artık olmadığını görünce duyumsadığınız hüzün duygusu, insanın mekânla kurduğu ve mekanla anlamlanan bir yaşamın kendisini anlatır. 1957 yılında yayımlanan ''Mekânın Poetikası'' eseriyle dünya kamuoyuna mâl olan Fransızların ünlü düşünürü Gaston Bachelard'ın yazınında temas ettiği şeylerin başında mekânla bütünleşen ve mekânı kendine yuva yapan insanın kurduğu bu girift ilişki yatar. Bachelard'ın şaheserine ve felsefî görüşüne eğileceğimiz yazımıza hoş geldiniz.