Finallere Nasıl Hazırlanmalıyız?

Öğrencilik yılları son gececi olarak geçmiş, bugün öğrencilere bol bol “Sizi anlıyorum ama…” ile başlayan cümleler kuran bir akademisyen olarak en temel önerim düzenli okuma. Yani özellikle üniversite düzeyinde öğrenci beklentisi genellikle ders kapsamında verilen metinlerin özetlerinin, hatta özetin özeti denebilecek slaytların paylaşılması oluyor. Ancak maalesef bu yolla edinebileceğiniz bilginin işinize yarama olasılığı yok. Sorumlu olunan metinler sadece siz okursanız bir anlam kazanabilir. Bu okumayı da dümdüz okuyup geçme biçiminde yapmamak gerekiyor. Mutlaka metin üzerine ya da ayrı bir yere anladığınız ya da önemli bulduğunuz yerleri not olarak çıkarmanız gerekiyor.

Özetle şovdan, hap bilgiden ve başkalarının aklına güvenmekten daha sade ve kendinize iyi hissettirecek çözümler olduğunu bilin. Bu aşamaya geldiyseniz muhakkak geçmişte belli düzeyleri atlatacak başarıyı gösterdiğiniz içindir. Size bunu yaptıran motivasyonu ve aklı kullanabilirsiniz. Niyetim alelade bir kişisel gelişim metni yazmak değil tabii ki. Sadece hem öğrenci hem de öğretici olarak işin iki tarafında da yeteri kadar vakit geçirmiş birinin hatırlatmaları gibi okumanızı isterim. Çok sevdiğim bir hocam bana günün 24 saat olduğunu ve her şeye yettiğini hatırlatmıştı. Belki beni etkileyen bu cümle sizde de bir şeylerin uyanmasını sağlar; “8 saat uyku herkese yeter, 8 saat eğlensen eğlenceye doyarsın, kalan 8 saat bir şeyler çalışmak için fazlasıyla yeterli”. Blok bir 8 saatten söz etmiyorum tabii. Birkaç saat ayırıp, sonra gönlünüzce kafa dağıtıp tekrar dönmek size ders de geçirtir, tez de yazdırır. Yeter ki neden okuduğunuzu hatırlayın.