Filistin: Varılan Anlaşma Uluslararası Hukukun İhlalinde Yeni Bir Aşamadır

İsrail’de 1 Kasım 2022’de gerçekleşen seçimlerde Likud Partisi’nden Binyamin Netanyahu ön plana çıkmış ve hükümet kurma görevini üstlenmişti. Netanyahu’nun 25 Kasım itibariyle aşırı sağcı Milletvekili Itamar Ben-Gvir’in liderliğindeki Yahudi Gücü Partisi’ne verdiği geniş yetkiler, Filistin’in tepkisine neden oldu. Ben-Gvir, Mescid-i Aksa baskınlarıyla ve provokatif eylemleriyle tanınıyor ve işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da şiddet eylemlerini desteklemesiyle biliniyor. Bu sebeple Ulusal Güvenlik Bakanlığı ve Banliyöler, Necef Çölü ve Celile’yi Geliştirme Bakanlığı ve Yahudi Mirası Bakanlığının yetkilerinin verilmesi, ortaya koyulan anlaşmanın uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirilmesine sebep oluyor.

 

Anlaşmaya göre Yahudilerin eylemlerinden Maliye Bakanlığının, Filistinlilerden ise Savunma Bakanlığının sorumlu tutulacağı tahmin ediliyor. Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, söz konusu anlaşmayı “Uluslararası meşruiyete açık bir meydan okuma ve uluslararası hukukun ihlalinde yeni bir aşama” olarak değerlendiriyor. Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimlerine meşruiyet kazandırılması için ortaya konan her girişimi kınadığını belirten Rudeyne, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2334 sayılı kararının, işgal altındaki topraklardaki tüm yerleşim birimlerinin yasa dışı olduğunu ilan ettiğini” vurguluyor. Filistin halkının ve yönetiminin, ülkeleri adına kendi kaderini tayin etme hakkının altını çizen sözcü, ülkenin meşru haklarının ihlal edilemeyeceğini söylüyor.

 

Filistin Devlet Başkanlığı’ndan ABD’ye, bu anlaşmaya karşı pozisyonlarının belirlenmesi ve vaatlerin uygulama aşamasına geçmesi gerektiği çağrısında bulunuldu. Ulusal Güvenlik Bakanlığına verilen yetkiler arasında Batı Şeria’daki kaçak yerleşim birimlerinin meşrulaştırılmasının da yer aldığı ifade edilirken İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli bir çözümü teşvik etme amacıyla İsrail’de kurulan Peace Now isimli sivil toplum örgütü, Twitter’dan yaptığı açıklama ile bu anlaşmanın “Ağır ilerleyen ilhak ve Batı Şeria’daki kanunların daha kontrolsüz bir hale evrildiğinin ve Yahudi yerleşimcilerin terörün desteklenmesi politikasına geçişini amaçladığının” altını çizdi.