İLİŞKİLER / CİNSELLİK

Evliliğe Yüklenen Anlam: Hiç Evlenmeyenler vs. Evlenip Boşananlar

18 Kas 2022

Evlilik toplumdan topluma ve kişiden kişiye anlamı değişebilen bir sözcük. Birçok farklı faktör evliliğe yüklenen anlamları etkiliyor. Kişilerin yaşamsal deneyimleri de bu faktörlerden bir tanesi. Evliliğe dair deneyim evliliğin anlamında da bazı değişimler yaratabiliyor. Kişinin evliliğe yüklediği anlam evlilik deneyimini yaşadıktan sonra değişebiliyor. Evlilikten beklentiler bazı kişilerin deneyiminde karşılanırken bazı deneyimlerde ise eksik kalıyor. Bugün birlikte yapılan araştırmalar üzerinden hiç evlenmemiş ve evlenip boşanmış kişilerin evliliğe yükledikleri anlamlar arasında nasıl farklılıklar olduğuna bakacağız.

Evliliğe yüklenen anlam evlilik süreci önemli ölçüde etkileyen bir değişken. Evlilikten önce her bireyin zihninde evliliğin nasıl olacağı hakkında bazı şemalar beliriyor. Evliliğe dair bu beklentiler karşılandığında olumlu bir ruh hali oluşurken, karşılanamadığında ise tam tersi bir etki yaratıyor. Evlilik beklenenden çok farklı olduğunda kişi büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bu durum ruh halinde çeşitli bozulmalara, ayrılıklara ve boşanmalara neden olabiliyor. Birey başlangıçta evlilikten alabileceği ödülleri ve evlilik için yapması gereken fedakarlıkları zihninde şekillendirmeye başlar. Evlilik deneyimini bir yapboz gibi düşünürsek şekillenen bu parçalar yapboza her zaman uymayabilir. Böyle olduğunda ya yapboz boş kalacak ya da şekiller yapboza uygun hale getirilecektir. Bu noktada iki tarafın anlayışı ve birlikte hareket etmeleri önem kazanır. Beklentilerle uyuşmayan parçalar açıkça dile getirildiğinde bu durumu düzeltme olasılığı yükselir.

Evlilik temelde farklı geçmiş yaşantılardan, farklı kültürlerden ve farklı ailelerden gelen iki kişinin hayatlarını birleştirmesi anlamına gelir. Bu yüzden de evliliğe yüklenen anlamlar ve evlilikten beklentiler değişiklik gösterir. Partnerlerin evlilikle ilgili beklentileri farklı olabilir. Aralarındaki uyumu arttırabilmek ise partnerlerin iletişim becerileriyle yakından ilişkilidir. Kişiler çoğunlukla evlilikte alacakları rolü geçmişte ailelerinde gördükleri rol etrafında şekillendirirler. ‘Eş’ rolü anne ve babaları tarafından nasıl oynandıysa ona yakın bir beklentileri oluşur. Bu noktada beklentiler gerçeklerle uyuşmayabilir. Bu beklentiler ailenin yanında toplumun da etkileriyle şekillenir. Toplumun evlenen kişinin bürünmesi gereken rol hakkında bazı normları vardır. Bu normlara uygun davrananlar toplumda daha yüksek oranda kabul görürler. Toplumdaki bu normlar kişinin kendisine ait istek ve beklentileri fark edememesine ve dile getirememesine neden olabilir.

Araştırmalar kişinin evliliğe yüklediği anlamların iki yönlü olduğunu gösterir. Nedensel yüklemeler kişinin kendi içselliği ve motivasyonlarıyla ilgili olan yüklemelerdir. Dışsal yüklemeler ise biraz önce bahsettiğimiz toplumsal normlar ve baskılar neticesinde oluşan yüklemelerdir. Daha önemli bir nokta ise içsel ve dışsal tüm bu anlamların evlilikteki partnerle olan uyumluluğudur. İki tarafın beklentileri uyumlanmadığında birçok sorun ortaya çıkar. Verilere göre Türkiye’de boşanma sayıları her yıl ortalama %10 oranında artış gösterir. Bu da çoğu zaman tarafların beklentilerinin birbirleriyle uyumlu olmadığını gözler önüne serer. Boşanma genellikle iki taraf için de zorlu bir deneyimdir. Kişilerin beklentileri uyuşmamış, evliliğe yükledikleri anlam farklılık göstermiş demektir. Boşanma gerçekleştikten sonra kişilerin evliliğe yüklediği anlamlar da belli ölçülerde değişiklik gösterebilmektedir. Elbette evliliğe yükledikleri anlam değişmeyen ve yalnızca onların yaşadığı evlilik deneyiminin bu beklentiyle uyumlanamadığını düşünen bireyler de vardır.

Yapılan bir araştırmada hiç evlenmemiş ve evlenip boşanmış katılımcıların evliliğe yükledikleri anlamlar karşılaştırılır. Araştırmada hiç evlenmemiş kişilerin ölçeklere verdikleri cevaplara göre evliliğin ömür boyu sürmesi, fedakarlık, bütünlük, sabır, güven, iş birliği gibi beklentileri vardır. Bu beklentilerin oranı ise evlenip boşanmış kişilere göre daha yüksektir. Evlilikleri boşanma ile sonlanmış kişiler bu değişkenlerin evliliğin anlamında etkisi olduğu fikrine daha az katılmışlardır. Genel anlamda bakıldığında ise hem hiç evlenmeyen hem de evlenip boşanmış kişilerin evliliğe negatif anlamlardan çok pozitif anlamlar yükledikleri görülmüştür. Bu Türkiye popülasyonunda evliliğe dair genel bir olumlu bakış olabileceği fikrini doğurabilir. Bugün bahsettiğimiz araştırmada ise erkek katılımcıların kadın katılımcılara göre evliliğe daha pozitif bir anlam yükledikleri görülmüştür. Elbette bu durum toplumsal cinsiyet rolleri, annelik gibi başlıklar altında detaylı olarak tartışılmalıdır.

Temelde evliliğe yüklenen anlam cinsiyet, kültür, yaş, geçmiş deneyimler, aile yaşantısı gibi birçok farklı faktörden etkilenmektedir. Kişiler tüm bu faktörlerinin etkisiyle evliliğe farklı anlamlar yüklerler. Temelde ise hiç evlenmemiş kişilerin evliliğe dair olumlu beklentileri evlenip boşananlardan daha yüksektir. Burada deneyimin kişilere daha gerçekçi bir yaklaşım kattığını da düşünebiliriz. Genele baktığımızda ise evlenme deneyimini yaşayıp ayrılmış olanlar da dahil olmak üzere evliliğe yönelik pozitif bir bakış vardır. Bu durumun zamanla değişip değişmeyeceğini toplumun ilerleyişine yönelik gelecek araştırmalar bizlere gösterecek.

Kaynak: Tekin, S., & Melek, İ. P. E. K. (2020). Evlenmemiş ve Evlenip Boşanmış Bireylerin Evliliğe Yükledikleri Anlam. Aydın Sağlık Dergisi6(2), 91-121.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?