SİYASET
Ergenekon Gitti, 28 Şubat Geldi
05 Tem 2023
Büyük hukuksuzluklar ile tertip edilen Ergenekon / Balyoz kumpaslarının iflas etmesinin ardından kamuoyunda fevkalade yanlış bir algı oluştu: “FETÖ yenildi, Türk milleti kazandı” Oysa ne FETÖ mağlup oldu, ne de Türk milleti galip geldi. 28 Şubat’ın hüküm sürdüğü bu konjonktürde tek bir kazanan bulunmaktadır, o da irticadır. Bugünkü yazımızda Ergenekon / Balyoz Tertipleriyle başlayan, 28 Şubat Davaları ile devam eden kumpas davalarını ele alacağız.
2 Bardak
28 Şubat Davasını yakinen takip eden gazeteci Müyesser Yıldız, söz konusu davada alenen FETÖ parmağı olduğunu şu ifadelerle kamuoyuna ilan ediyor: “Bunun iddianamesini hazırlayan savcı FETÖ'den tutuklu. Bu belgeleri getiren kişinin FETÖ'cü olduğu ve firar ettiği ortaya çıktı. Belgelerin sonradan tanzim edildiği, gerçekte delil diye dosyaya konanların delil olmadığı bilirkişi raporlarıyla tespit edildi. Buna rağmen savcı toplam dört celseye katıldıktan sonra bu mütalaayı verdi. Başta Mesut Yılmaz olmak üzere o dönemin en kilit iki ismi Meral Akşener ve dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'dı. Her ikisi de geldi ve tanıklık yaptı. Her ikisi de bunun bir darbe olmadığını söyledi”
Memleketin dört bir yanının militan sığınmacılar tarafından işgal edildiği, laik ve sosyal yapıya sahip Türkiye Cumhuriyeti’nin tarikatlar tarafından kuşatıldığı, siyasi iktidarın eliyle devletin muhafazakarlaştırıldığı bu konjonktürde 28 Şubat’ın ne kadar kıymetli olduğunu çok daha iyi idrak ediyoruz.
Terör örgütü lideri Fethullah Gülen, 14 Ocak tarihinde yayımlanan bir konuşmasında 28 Şubat’a ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Ben 27 Mayıs’ı da gördüm, onun tokadını yedim; 12 Mart’ı gördüm, onun da tekmesini yedim; 12 Eylül’ü gördüm, onun çift tekmesini (çiftesini) yedim; 28 Şubat’ın hem tekmesini hem yumruğunu yedim.”
28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yüzüdür. Necmettin Erbakan öncülüğünde memleketin dört bir yanına hızla yayılan irticai faaliyetleri ve orduda güç elde etmeye çalışan cemaatleri durdurmaya yöneliktir.
O dönem elini taşın altına koymuş komutanların tamamı gücünü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ve ilkelerinden almıştır. 28 Şubat’ı savunmak, Atatürk’ün aziz hatırası olan cumhuriyete sahip çıkmaktır. Bundan dolayı hiçbir yurttaş, gazeteci, bürokrat ve aydın o süreci savunurken korkmamalıdır, çekinmemelidir.
Şayet 28 Şubat’a sahip çıksaydık; 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ mensubu askerler Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) bombalayamazdı. Cemaat ve tarikatlar devleti bir kanser edasıyla sarıp sarmalayamazdı. Afganistan’dan, Pakistan’dan, Suriye’den, Irak’tan, Rusya’dan, Ukrayna’dan milyonlarca sığınmacı yurdumuza yerleşemezdi.
Hatadan dönelim. İleri yaşlarına ve ciddi sağlık sorunlarına rağmen hapishanelerde tutsak edilen kahramanlarımızın tahliyesini sağlayalım, hak ettikleri gibi hür yaşamalarını sağlayalım. Balyoz Tertibi kapsamında tutuklanan Yarbay Ali Tatar’a ilişkin yazdığım bir yazıda şu ifadeleri kullanmıştım: “Bu toprakların garip bir huyu vardır. Doğup büyüdüğünüz bu coğrafyanın ormanına, suyuna, havasına, ruhuna ihanet etmezseniz, bu topraklar bir gün muhakkak size mertliğinizin bedelini ödetir. Bu kara talih değişmelidir. Yurtseverlik ve mertlik Ali Tatar ile birlikte kara toprağa hapsedilmiştir.”
Aynen yineliyorum: “Doğup büyüdüğünüz bu coğrafyanın ormanına, suyuna, havasına, ruhuna ihanet etmezseniz, bu topraklar bir gün muhakkak size mertliğinizin bedelini ödetir.”
Ali Tatar’a, Kuddusi Okkır’a, Aziz Cem Çakmak’a, Abdülkerim Kırca’ya ve diğer kumpas mağdurlarına sahip çıkamayan Türk milleti silkelenmeli ve kendine gelmelidir.
Zaman, “ah ve vah” zamanı değildir. Cumhuriyetimize, Atatürk devrimlerine, kahraman ordumuza sahip çıkarak, irticanın da en az PKK kadar tehlikeli olduğunu unutmadan mücadele sürdürülmelidir.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun dediği gibi: “İrtica bin yıl sürerse 28 Şubat da bin yıl sürecektir.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?