Sizce duygusal olarak daha zeki olmak mümkünatsız mı? Öyle alıştınız bir kere, öyle mi gider? Duygusal zekayı geliştirme becerisine odaklanan yeni bir araştırma bunun aksini söylüyor…
Canınızı sıkan bir durum olduğunda ne yaparsınız? Örneğin; arkadaşınız sizin zar zor da olsa vakit ayırdığınız buluşmaya tam son anda gelmeyeceğini söyledi… Bunu sineye mi çekersiniz, yoksa ona telefonda güzelce bir azarlar mısınız? Belki de canınızı sıkan durumlarda kişiye ya da modunuza göre muamele yapıyorsunuz, motomot biri değilsiniz.
pexels
Catalina Üniversitesinden Klinik Psikoloji Profesörü Maria Quattropani ve meslektaşları tam da bu motomotluğun altını çizen bir çalışma yaptılar. Genellikle her koşulda en az iki seçme şansımız olduğunu (pasif-aktif, kızmak-olumlu karşılamak, sonraya saklamak- geçiştirmek vs.) unuturuz ve haklılığımız konusunda düşünürüz. Profesör Quattropani ve ekibinin çalışmalarına göre, kendimizle ve başkalarıyla ilişkilerimizi sağlıklı tutmak açısından haklı ya da haksız olmaktan ziyade başka bir seçim şansımız olduğunu, her zaman başka tepkiler vereceğimizi bilmek, geliştirilmesi gereken bir yetenek:
“Duygu düzenlemede esnek olmak, psikolojik olarak uyumlu olabilmek için merkezi bir ilkeyi temsil ediyor.”
Bu vadede bazen duyguları ifade etmek bazense durum karşısında tepkisiz kalmak gerekebilir. Bazen yanlış tepkiyi versek ya da tepki vermemiz gereken yerde sustuğumuzu fark etsek bile, tek bir seçme şansına mahkum olduğumuzu düşünmemek ve ‘ya hep ya hiç’ davranmama bilincinde olabilmek duygusal zekamızı parlatıyor.
pexels
Duygusal olarak esnek hissetmediğimiz sürece, seçimlerimizi tutarsız hissedebiliyoruz ya da hep aklımız diğer seçeneğin daha doğru olabileceğine kayabiliyor. Maria Quattropani ve meslektaşlarının da bize hatırlattığı üzere, herkesin harika işleyen bir duygusal zekası olmayabilir. Fakat, duygusal olarak esnek olabilmek, uzun vadede hayat kurtarıyor. Duygusal esnekliğin her koşulda bir kenarda durduğunu bilmek, bu konuda insanı güçlendiriyor da.
Catalina Üniversitesi araştırma ekibinin duygusal esneklik kıstaslarının neye dayandığını görmek için “Flexible Regulation of Emotional Expression” (Duygusal İfadenin Esnek Düzenlemesi), İngilizce, ‘Free’ (özgür) olarak da manidar bir şekilde kısaltılan ölçeklendirmeye göz atabiliriz. Uygulamalı çalışma, katılımcılardan kendilerini 4 farklı kategoriye ayrılan 16 duruma sokmalarını bekliyor. Bu durumlar, içlerinde hissedilen olumlu ya da olumsuz duygu durumuna ve katılımcının verdiği aktif ya da pasif (ifade etmek ya da gizlemek) tepkilere göre ayrılıyor. Her bir durum için hissettiklerini ‘yapılamaz’ ve ‘gayet makul’ olarak oyluyorlar.
pexels
Bu 4 farklı durumu şu şekilde örneklendirebiliriz:
Pozitif-İfade Edici: Sevdiğiniz bir arkadaşınız size bir hediye alır ama bu beğenmediğiniz bir hediyedir.
Negatif-İfade Edici: Bir arkadaşınız size gününün ne kadar kötü geçtiğini anlatır.
Pozitif-Ketleme: İş arkadaşlarınızla bir konferanstasınızdır ve konuşmacı konuşurken dili sürçer ve komik bir şey söyler.
Negatif-Ketleme: Bir iş toplantısındasınızdır ve toplantıyı sunan kişi sürekli tükürerek konuşuyordur.
Bu durumların idrakı için biraz düşünmek gerekebilir. Pozitif-ifade edici olarak kodlanan ifade yöntemi aslında bize negatif gelebilir. Fakat, arkadaşımız bize pozitif bir davranışta bulunduğu için bu davranışı ödüllendirmek üzere, yani sadece bize bir hediye verdiği için pozitif bir ifade olarak kodlayabiliriz. Pozitif ketleme örneğinde ise bu dil sürçmesi olayı aslında herkese komik gelse de eğer tepki veren siz olursanız kınanabilir. Bundan, sessiz kalmak ve gülüşümüzü içeri çevirmek daha makul bir yol olarak görülebilir.
pexels
Deneyin uygulama sürecine bakacak olursak, Catalina Üniversitesi araştırmacılarının yaşları 21-72 arasında değişen ve %85’i kadın olan 503 kişi üzerinde Duygusal İfadenin Esnek Düzenlenmesi ölçütünü uyguluyor. Bu ölçeğe ek olarak katılımcılar; esneklik, öz-denetim, sosyallik ve standart duygusallık ölçümlerine de tabi tutuldu. Ayrıca katılımcıların mevcut mental ve fiziksel sağlığının ölçülmesi için de 12 maddelik standart bir semptom ölçme analizi de yapılıyor.
Quattropani ve ekibi, önceki araştırmalarla bağlantılı olarak, katılımcıların genel sağlık durumlarını ayrı ayrı ölçtüklerinde, tahmin ettikleri 4 tepki-tepkisizlik durumunun genel sağlık sonuçları ile tutarlı olduğunu tespit etti. Katılımcılar, Duygusal İfadenin Esnek Düzenlenmesi'ne tabi tutulduktan sonra alınan analiz sonuçları da genel değerlendirmeye eklendi… ve öngörüler tuttu! Bu şekilde tepki baskılama ve esneklik geliştirme sonuçları ilişkisi için bir formül tanımlanabilmiş oldu.
pexels
Sonuçlar gösteriyor ki; beğenmediğimiz bir hediye aldığımızda çok beğenmiş gibi aşırı bir tepki vermek, dışarıdan yapay göründüğünden, bunun hem kendi içimizdeki tutarsızlığı artırıyor hem de bunun insan ilişkilerimize pek iyi geldiği söylenemez. Bastırma senaryolarında ise; büyük resimde genel uyum için duyguları bastırabilmeyi ve içeride eritebilmeyi öğrenmek sosyal açıdan hoş bir avantaj sağlıyor. Keza, hep aynı tepkiyi ya da tepkisizliği sergilemek de ilişkilerimizi sekteye uğratabiliyor. Durumlara verilen farklı tepkilerimizin iç dünya ve dış dünya ile ne kadar örtüştüğünü ve sağlıklı ilişkiler için dengede bir ifade/ifadesizliğin sosyal ilişkiler ve bireyin kendiyle ilişkisi açısından epey geliştirici oluyor.