pinterest
STORIES

Düşerken Düşümde Düşünceden - 2

04 Ağu 2023

Yere kapaklandığım gibi aynı bir top gibi yerden sektim ve tekrar ayağa kalktım. Eski sevgilim ve yeni kız arkadaşı alt tonunda endişe olan boş bakışlarla bana bakıyorlardı…

2 Bardak

Oysa ben kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyordum. Üstümü başımı silkeledim ve onlara teşekkür etmek için yüzümde kocaman bir gülümseme biriktirdim. Tekrar suratlarına baktığımda yüzlerinin değişmeye başladığını gördüm. Durdukları yerde burunlarının, ağızlarının şekli, gözlerinin rengi değişiyordu.

Garipti ama çok da umursamadım. Onlara teşekkür ettim ve ağacın yukarısındaki kediyi görmeye çalıştım. Kedi orada yoktu. Ağaç da sanki demin çıktığım ağaç değildi. Daha yüksek ve daha sert kabukluydu. Ağaca dokunmak için bir iki adım ilerledim. Elimi uzattım ve bütün ağaç önümde yapboz parçalarına dağıldı. 

Kendimi suçlamalı mıydım bunun için? Biraz huzursuz hissettim ama bu his de hemencecik, az önce ayaklarımın dibine dağılmış ağaç gibi dağıldı. Sanki ben de az önce eski sevgilim ve kız arkadaşının ayaklarının dibine dağılmamışım da toparlanmışım gibi. Yerden bir yapboz parçası aldım ve onu incelemeye koyuldum. Parçanın üzerinde Kurmasana’da, Yogamın en zorlandığım hareketinde duran bir silüet vardı. Bana da benziyordu hani. Onu yaptığımı görünce vücudum açıldı sanki, rahatladım.

Silüetim, yapboz parçasına baktıkça sanki önümde açılıyor ve genişliyordu. O genişledikçe ben de sanki bu yapboz parçasının içinde kayboluyordum… derken keskin bir havlama ile yapboz parçasının içine düşüverdim. Yoga odamda, Kurmasana (kaplumbağa) pozunda duruyordum. Bütün vücudum harekete teslimdi. Kafamın tepesi yere yapışmış ve tüm sırtım hafif, narin bir açıyla kalçamla birleşiyordu.

Tekrar, o keskin havlama sesi geldi. Kafamı yavaşça yerden kaldırıp önüme baktım ve havlayanın köpeğim olduğunu gördü. Evet, köpeğim olmasına köpeğimdi ama benim köpeğim birkaç beyaz tüyün ve göğsündeki siyah-beyaz kırçıllı minik bölgenin dışında simsiyahtı. Bu köpek ise beyaz ve benim köpeğimden de epey bir küçüktü. Ama eminim ki benim köpeğimdi. Karşımda, ön ayaklarını bana doğru gerdirip kafasını omuzlarının arasına sıkıştırıyor. Poposunu kaldırıp indiriyor ve etrafımda dönüyordu.

Ben Yogamdayken köpeğimin karşımda olması dikkatimi epey dağıtır ama sanki Aura’nın, yani köpeğim olduğuna inandığım ama hayatımda -muhtemelen- daha önce hiç görmediğim bu köpeğin, Kurmasana’mı kutladığına emindim. Bu pozisyonda ömrümün sonuna kadar kalacak kadar rahattım neredeyse. Fakat, telefonun çalması dikkatimi paramparça etti -teşekkürler

Neyse dedim, Kurmasana’da bu kadar durduğumu görmek benim için yeterdi de. Telefonun sesini açık unuttuğum için kendime kızmadım bile. Hafiften sızlayan bacaklarımın üzerinde doğruldum. Masamdan hala çalmakta olan telefona ulaştım. Alarm çalıyordu ama alarmın etiketinde eski sevgilimin adı yazıyordu. Alarmı durdura bastım. Bir ses: Alo?. Alo mu? Telefonu kulağıma götürdüm. ‘Efendim?’. Nasılsın? Açmayacaksın sanmıştım’. ‘Yoo’ dedim, ‘Neden açmayayım ki?’. ‘Yani sonuçta seni yarı yolda bıraktım’. Vay canına bunu kabul etmesi güzel… ‘Evet, öyle ama her zaman açarım seni’. Tamam, abarttım ama yumuşadım birden ne yapayım.

‘Bugün’ dedi, ‘...görüşmek ister misin?’. O an fark ettim ki onu sevmeyi bırakmışım. Yani, insan olarak seviyorum evet ama, heyecanlanmam sadece bana yapılanın anlaşılmasının vermiş olduğu gurur. Onunla buluşur muyum peki? Hiç fark etmez. Ne diyecek ki acaba? Beni mi özledi yani? ‘Alo?’. ‘Ay buradayım pardon, Aura huysuzlandı da dışarı çıkmak istiyor sanırım’. ‘E tamam olur o zaman, şimdi de buluşabiliriz, hem Aura’yı da görmüş olurum’. Vov, gerçekten -‘dırı dı dırı dı’- bu -’dırı dı dırı dı’- oluyor mu? -’dırı dı dırı dı’-.

Dirseğim masadan kaymış olacak ki kolumun boşa düşmesiyle uyandım. Alarmım çalıyordu -dırı dı dırı dı-. Durdurdum. Önümdeki yapboz masasına ve dibimde kuyruk sallayan yarı gülen yarı da ‘burada ne işin var anne’ der gibi bakan siyah köpeğimle göz göze geldim. Onu sevmek için elimi ona uzattım. Kollarıma yapışmış yapboz parçaları yerlere dağıldı. Şimşek gibi tüm rüyamı hatırladım. 

pinterest
Rüyalar ne acayip değil mi? Sanki bütün yaşantımızın parçaları çeşitli mantıklarla birleşen yapboz parçaları ve rüya anında parçalar ayrılıp bambaşka bir şekilde birleşiyor. Düşlerimizde düşüncelerimizi anlıyoruz ve tekrar, her sabah yine bilindik gerçekliğimize düşüyoruz. Belki etkisi bir süre sonra geçiyor ama bize bir şey de öğretiyor gibi. Tabii, eğer izin verirsek…

**

Son
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?