Dünya Kupası'nda Üçüncü Güne Suudi Arabistan Damgası

Turnuvada 13.00 seansında günün en çok beklenen maçı Arjantin-Suudi Arabistan maçı oynandı. Messi’nin son turnuvasında kupaya uzanacağına dair oluşan beklenti Arjantin’in de favoriler arasında gösterilmesini beraberinde getirmişti. Maça etkili başlayan Arjantin beklentinin altında bir tempoda oynasa da pozisyon üretmekte zorlanmadı. Mohammed Al Owais’in ilk dakikalardaki kritik kurtarışıyla takımını oyunda tuttuğu maçın 10. dakikasında nihayet bir hakem VAR’a giderek, rakip hücumcuyu kucaklayarak yere indiren bir savunma oyuncusunun hareketini cezalandırdı ve Arjantin lehine penaltı kararı verdi. Umarım bu karar tüm hakemler için cesaret kaynağı olur zira bu savunma anlayışına o kadar çok prim veriliyor ki birçok hakem ve yorumcu tarafından futbolun normali gibi görülmeye başlandı.

Penaltı atışını gole çeviren Messi Arjantin için şampiyonluk fitilini ateşlemiş gibi görünüyordu. Bu dakikadan sonra baskıyı artıran Güney Amerika ekibi üç kez daha savunmanın arkasına sarkmayı başardı. Üç pozisyonda da golü bulmalarına rağmen ofsayt nedeniyle Messi ve Lautaro Martinez’in (2) ağlara gönderdiği vuruşlar gol değeri kazanmadı. İlk yarının sonlarına doğru ve ikinci yarının hemen başında Suudi Arabistan’ın daha dengeli bir görüntü vermeye başladığını gördük. 48. dakikada Messi’nin orta alanda kaybettiği topu ileri çok hızlı taşıyan Suudi Arabistan sol çaprazdan uzak köşeye isabetli bir vuruş gerçekleştiren Salih Al Shehri’nin golüyle eşitliği yakaladı.

Maça bir anda ortak olan ve favori Arjantin’e zor anlar yaşatmaya başlayan Suudi Arabistan ekibi ilk golden yalnızca beş dakika sonra turnuva sonunda en iyi goller listesinde yer alacağına emin olduğum bir golle skoru 2-1’e          getirdi. Salem Al Dawsari’nin 53. dakikada sol çaprazda dört Arjantinli arasında kontrol edip iyi dönerek uzak köşeye gönderdiği güçlü ve falsolu şut, kalecinin müdahalesine rağmen ağlarla buluşarak büyük sürprize atılmış büyük bir adım oldu. Kalan dakikalarda etkin olmakta zorlanan favori ekip Arjantin bulduğu sayılı pozisyonda da yine kaleciye ve savunmanın özverili mücadelesine takıldı. Çok kritik dokunuşlarla Messi ve arkadaşlarına kaleyi kapatan Suudi Arabistan nihayet kupada görmek istediğimiz heyecanlı görüntülerin yaşanmasını sağladı.

Grubun diğer maçında saat 19.00’da karşı karşıya gelen Meksika ve Polonya isabetli şut konusunda futbol seyircilerini yeteri kadar doyurmayan bir başka maça imza attılar. Meksika kısmen üretken olduğu, Polonya kalecisi Szczęsny’nin kalesinde güven vererek öne çıktığı bir sekanstan sonra ikinci yarıda VAR kararıyla gelen penaltı sonrası kalesinde gol görme ihtimaliyle burun buruna geldi. 37 yaşındaki deneyimli kaleci Ochoa, Lewandowski’yle girdiği zihinsel mücadeleyi kazanıp doğru köşeye sıçrayarak penaltıyı önledi ve kalan dakikalarda da pozisyon sıkıntısı yaşanan maç 0-0’lık skorla tamamlandı. Aralıklarla tempo yükselse de bekleneni veremeyen bu maç, kendisinden önce oynanan 16.00 seansındaki maçla birlikte bir miktar hayal kırıklığı yarattı.

Yukarıda sözünü ettiğim ve aynı skorla tamamlanan diğer maç D Grubu’nun ilk maçıydı ve Danimarka ile Tunus’u karşı karşıya getirdi. İlk yarıda Tunus’un, ikinci yarıda Danimarka’nın biraz daha etkili göründüğü maçta her iki takımın da birer golü ofsayt gerekçesiyle geçersiz sayıldı. İlk yarıda Schmeichel’ın karşı karşıya çıkardığı önemli pozisyon maçın kırılma anlarından biri oldu. İkinci yarıda ise Tunus kalecisi Dahmen ve direkler Danimarka’nın gol bulmasına engel oldu. Golsüz tamamlanan müsabaka 22.00’deki Fransa-Avustralya maçının daha büyük bir merakla beklenmesine neden oldu zira gündüz Suudi Arabistan’ın yaptığı sürpriz sonrası 0-0 tamamlanan iki maç seyir zevki açısından hayal kırıklığı yaratan turnuvaya dair sarsılan inancımızı biraz daha zayıflattı.

Günün son maçında favorilerden Fransa güçlü kadrosuyla Avustralya’nın karşısına çıktı. Daha mütevazı bir takım olan Avustralya başlangıçta beklenen etkiyi gösteremeyen Fransa karşısında sürpriz bir golle üstünlüğü ele geçirdi. 9. dakikada Goodwin’in golüyle Fransa’ya kısa süreli bir şok yaratan Avustralya baskıyı artırmaya çalışan Fransa orta sahasından kaptığı toplarla hızlı hücumlar gerçekleştirmek istese de takım kalitesi belirleyici oldu ve rakip üzerindeki baskıyı artıracak ikinci golü bulamadılar. Fransa’da gol pozisyonunda sakatlanan Lucas Hernandez yerini kardeşi Theo Hernandez’e bırakmak zorunda kaldı. Golün şokunu kısa sürede atlatan Fransa kısa paslar ve yetenekli oyuncularıyla rakibini kendi ceza sahasına gömmeyi başardı.

Bu baskı Rabiot’nun 27. dakikada kale sahasından yaptığı kafa vuruşuyla sonuç getirdi ve skor 1-1’e geldi. Fransa yalnızca 5 dakika sonra önde kurduğu baskı sayesinde golün sahibi Rabiot’nun savunmadan kapıp, Mbappe’yle yaptığı verkaçla ceza sahasına girmesi ve ceza sahasında bomboş bekleyen Olivier Giroud’yu topla buluşturması sonucu 2-1 öne geçti. Bu dakikadan sonra topu rakibine bırakmayan Fransa için ilk yarının son dakikasında iki önemli pozisyon yaşandı. 45. dakikanın son saniyelerinde Griezmann’ın ortasında çok yakın mesafeden kaleyi karşısında bulan Mbappe dokunmak yerine darbeli bir vuruşla topa yaklaşınca belki de kupa sonunda hatırlanacak eğlenceli anlardan birini yaşattı. Mbappe’nin kaçırdığı bu mutlak gol sonrası Avustralya’nın taşıdığı ve McGree’nin sıfırdan ceza sahasına ortaladığı ilk topta Irvine’ın kafa vuruşu direkten auta gitti.

Bu sahneler Avustralya için bir umut ve dönüş hikâyesi olabilir mi diye düşündürdü ancak Avustralya’nın bu hayalleri ikinci yarıda 3 dakika içinde gelen iki golle suya düştü. Önce 68’de Mbappe, ardından 71’de yeniden Giroud sahneye çıktı ve skoru 4-1’e getirdi. Giroud bu maçta attığı iki golle milli formayla 51 gole ulaşarak Fransa Milli Takımı’nın en golcü futbolcusu Thiery Henry’yi yakalamış oldu. Milan’daki performansıyla dikkat çeken 36 yaşındaki tecrübeli oyuncu bu turnuvada bu rekoru eline geçirme imkânına sahip. 4-1’lik Fransa üstünlüğüyle sona eren maç sonrası tüm dikkatler dördüncü günün fikstürüne çevrildi.