iStock
DOĞAL YAŞAM

Dünya İklim Hastalığının Kaçıncı Evresinde?

03 Ağu 2023

Durum stabil ancak asayiş berkemal değil. Çünkü artık stabil olan dünyanın hastalığı. Kavurucu sıcaklar, dolaylı yangınlar, sel felaketleri, iklim göçleri, gıda krizi; bizim için artık birer teori ve tehlike değil, pratikte karşılığı olan gerçekliğimiz. Peki biz bu ölümcül gerçekliğin kaçıncı evresindeyiz? Dünyaya ömür biçebilir miyiz?

2 Bardak
1980’li yıllardan bu yana “İklim krizi” ifadesinin hayatımızda bir yeri var. Daha soft bir ifade olan ‘iklim değişikliği’ni de sıkça duyduk. Ancak bu değişim, 80’lerden bu yana geçen yaklaşık 40 yıllık süreçte kelimenin tam anlamıyla bir krize dönüştü. Artık o yolun sonunda görünen bir tehlike değil, çünkü biz artık yolun sonunda; iklim krizinin tam da içindeyiz.

Peki ne anlama geliyor bu iklim krizi?

iStock
Bizim bildiğimiz, tanıdığımız, birini yaşarken diğerini özlediğimiz mevsimlerin; normalinin dışında seyretmesi iklim değişikliği anlamına geliyor. Bu değişimin dünyayı sürüklediği yer ise yok oluş… Yani iklim krizi, dünyayı geri dönüşü olmayan bir zarara sürükleyen bu değişimin ta kendisi.

Buzulların erimesi, okyanuslarda artan ısı, denizlerin dibinde yaşanan oksijen azalması, yüzeyde yaşanan aşırı sıcakların yarattığı orman yangınları, karbondioksit ve metan gazının havada yarattığı deformasyon gibi doğadaki bozulmalar ve yarattığı tehdit de iklim krizinin göstergeleri arasında yer alıyor.

iStock
Sayısız canlı türünü tehdit eden bu krizin tek müsebbibi ise ne yazık ki ‘insan’. Bu bir insanın kendi elleriyle kendisini boğmasına benziyor. Demem o ki kömür, petrol ve gaz üretimi ile milyarlarca ton karbondioksitin kasten havaya salınmasının, intihar etmekten pek bir farkı yok. Ancak bu intihar, beraberinde çok sayıda masum insanı ve harici canlıyı da ölüme sürüklüyor.

Bu ihtimali her geçen gün kuvvetlenen ölümler ve nesli tükenen hayvan sayısındaki artış, ekolojik dengenin alt üst oluşuna işaret ediyor. İklim krizinin ekolojiye verdiği zarar ise yanına kalmıyor. Çünkü ekolojik düzende yaşanan bozulma, iklim krizinin katlıyor!

iStock
Son günlerde televizyonlarda, sosyal medya platformlarında, sokaklarda ve gündelik sohbetlerde en çok duyduğumuz şey şüphesiz “sıcakların etkisi”. Artık yaz ayları, başlı başına afet niteliğinde. Avrupa’da 2022 yılının yaz ayında 61 bin kişi sıcak havaya bağlı sebeplerden yaşamını yitirdi. 2021 yazında ise Kanada’da 808 kişi yine sıcaklara bağlı olarak hayatını kaybetti. Tek çare, imkanı olanlar için klimalar. Yani krizden kaçarak, yeni bir krize koşuyoruz. Çünkü anormal enerji ve su tüketiminin sonuçlarını; yine enerji ve su tüketerek örtbas etmeye uğraşıyoruz. Haliyle iyiden iyiye pekiştiriyoruz bu krizi.

Öte yandan, dünyanın birçok yerinden gelen sel felaketi ve yangın haberleri, gündemimizin büyük bir kısmını oluşturuyor. Dünyanın hazine niteliği taşıyan ormanları küle dönüyor. Küllerin üzerine dikilen oteller, krizin en büyük suçluları. Kendi haline bırakılan külleri ise doğa telafi ediyor. Ancak büsbütün telafi olması için yeterince vaktimiz var mı, işte bu tam bir muamma.

iStock
Algılamayı ve inanmayı ısrarla reddetsek de; dünyamız artık hasta. Harekete geçmezsek yok olacak. Hem de bu hastalık, başlangıç evresinden çok ileride bir yerde. Dünya çapında acil durum ilan edilmesi ve belki de dünya yaşamının sıfırdan yazılması gerekiyor bu raddede. Çünkü bu felaket, yalnızca ısıyla değil; iklim göçleri, beslenme alışkanlıklarında değişiklikler; hastalıklar ve ardı arkası kesilmeyen doğal afetlerle de kendisini gösteriyor artık.

Belki de dünyanın tamamen iyileşmesi için tek çözüm insan soyunun yok olmasıdır. Ancak bu ihtimalin kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Peki bunun dışında, "sıradan bir kahraman" olmak için ne yapabiliriz?

Petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımını sınırlandırabilir, onların yerine güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir ve daha temiz enerji kaynaklarını tercih edebiliriz. Çünkü fosil yakıt emisyonları bizim sonumuz olabilir. Sürdürülebilir tarımı öğrenebilir ve uygulayabiliriz. Et ve süt ürünlerinin atmosferde yarattığı hasar azımsanacak cinsten değil. Kozmetik ve tekstil ürünlerinde tasarruf edebiliriz. Ve her şeyden önemlisi yeşili koruyabilir, yeşili elimizden geldiğince ‘yaratabiliriz’.
Bunlar bireysel ve ufak adımlar gibi görünse de etkileri sandığımızdan çok daha büyük olabilir… Böylece dünyaya ömür biçemesek de, en azından var olabilme süresine katkı sağlayabiliriz.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?