wikipedia
TARİH

Doğal Afetlerle İmtihanımız: 1997 Polonya Sel Felaketi

02 Ağu 2023

Mitolojide ve kutsal metinlerde sıklıkla karşımıza çıkan bir olay vardır. İnsanların yoldan çıkması, yeterince itaat etmemesi ve toplumsal kargaşa sebebiyle Tanrı ya da Tanrıların cezası olan sel felaketleri. Hepimizin bildiği Nuh Tufanı bu felaketlerden yalnızca biri. Sümerlerden Yunanlara, Hindistan’dan İnkalara kadar birçok medeniyette bu felaketler korkunç bir son olarak anlatılır. Günümüz insanının kendinde gördüğü güç sanırım hiçbir medeniyette görülmemiştir. Ve yaşanan doğal afetler tüm Tanrıların toplanarak uyguladığı bir ceza niteliğindedir. Peki, insan bu felaketlere hem neden olup hem acı çeken taraf olmayı nasıl başarır? Gelin söz dinlemez insanlığın başına buyruk kararlar neticesinde yaşadığı bir felaketi birlikte inceleyelim. 1997 yılına Polonya'ya doğru bir gidiyoruz.

wikipedia
Polonya'da 1997 Temmuz ayında meydana gelen ve Odra ile Vistula nehirlerinin drenaj havzalarını etkileyen sel, yüzlerce kişinin ölümüne ve milyarlarca dolar tutarında maddi kayba neden olur. Ülkenin büyük bir bölümünü vuran selde 700.000 hektarlık bir alan sular altında kalır. Tahliye edilenlerin sayısı 162 bindir. Tüm uzmanlar 1997'deki gerçekleşen selin, felaketin olası boyutu hakkındaki tüm tahminleri aşan bir olay olarak ifade eder. Gerçekten de nehir seviyesi ve akış hızı yüzyılda gerçekleşen selleri önemli ölçüde aşar.  Hidrolojik açıdan bakıldığında, bu taşkın çok nadir görülen bir olaydır. Dinamik bir şekilde gelişmekte olan bir ülkeyi vuran bu doğal afet, uluslararası alanda büyük ilgi çeker ve birçok uzman bu konuda akademik çalışmalara yönlenir. Uzmanlar şu sorulara cevap bulmaya odaklanır; "Felaket önlenebilir miydi?" ve "Selden ne gibi dersler çıkarılabilir?" Gelin önce böylesine büyük felakete sebep olan “doğal” şeylere göz atalım.

wikipedia
1997'de Polonya'yı etkileyen selin doğrudan nedeni, bol yağışa yol açan iki hava kütlesinin etkileşimidir. Batı Avrupa'dan gelen soğuk hava kütleleri Kuzey İtalya üzerinde bir alçak basınç sisteminin oluşmasına neden olur ve bu sistem güneydoğuya doğru hareket ederek Akdeniz ve Karadeniz'den gelen sıcak hava ile karşılaşır. İlk yoğun yağış dalgası 4 Temmuz'da başlar ve 8 Temmuz 1997'ye kadar sürer. En çok yağmur Brno, Katowice ve Wroclaw arasındaki bölgeye düşer. Bu günlerde en şiddetli yağış (-455 mm) Praded'de kaydedilir. Ancak bu, o dönemde Polonya'yı etkileyen son yağış dalgası değildir. İki hafta sonra yani 18-22 Temmuz tarihlerinde, bu bölgede bol miktarda yağış meydana gelir. Ve temmuz ayındaki toplam yağış miktarı bazı bölgelerde beklenenden beş kat daha fazla olur. 

wikipedia
Temmuz 1997'deki yağmurlar o kadar yoğundur ki, su tutma rezervuarları, nehirler ve toprak bu kadar büyük miktarda suyu muhafaza edemez. Ve nihayetinde dere yatakları ve barajlar taşmaya başlar. Sel Polonya'nın yanı sıra Almanya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya'yı da etkiler. En ağır kayıplara uğrayan şehirler arasında Polonya'da bulunan Wroclaw, Kedzierzyn-Kozle, Raciborz, Nysa ve Klodzko yer alır. Toplamda 25 il sular altında kalırken yaklaşık 700.000 hektarlık alan ile 1.362 köy de selden yok olma eşiğine gelir. Yalnızca Sadova şehrinde 20.000 kişi tüm eşyalarını geride bırakarak tahliye edilmek zorunda kalmıştır. Sel, Wroclaw Hayvanat Bahçesi'nde tutulan hayvanların güvenliğini de tehlikeye atar.

wikipedia
Hayvanat bahçesi müdürü Hanna Gucwińska'nın verdiği bilgiye göre durum her geçen saat daha da zorlaşır. Hayvanların güvenliği, sel sırasında aktif ve sürekli destek sağlayan itfaiyeciler, polisler ve Wroclaw sakinleri tarafından sağlanır. Kurtarma ekiplerinin büyük özverisine ve Polonya'nın her yerinden gelen yardımlara rağmen sel büyük kayıplara yol açar. Yaklaşık 7.000 kişi evsiz kalmış, yaklaşık 700.000 daire, 800'den fazla okul, 4.000 köprü ve 600 km'den fazla sel setleri hasar görmüştür. Ayrıca, yaklaşık 9.000 şirket sel nedeniyle maddi zarara uğrar.

Peki, hırsızın hiç mi suçu yok? Sel felaketinin üzerinden geçen zaman uzmanların hem coğrafyayı hem de iklimi daha detaylı incelemesini sağlar. Yapılan araştırmalar çarpık kentleşme, dere yataklarının işgali, tarım alanlarının bilinçsiz kullanımı ve iklim krizinin (yine insan kaynaklı) böylesine bir felakete neden olduğunu belirtirler. Doğal afetler kaçınılmazdır ve oluşabilecek zararlar çoğu zaman tahminlere uymaz. Çünkü doğanın kendi düzeni ve deyim yerindeyse kendi doğruları vardır. Fakat insanlık olarak bizim bu durumu göz ardı etmeden doğanın kurallarına uymamız gerekir. Doğanın düzenini bozarsanız intikamını alacaktır. Ve ne kadar güce sahip olursanız olun doğa her zaman kazanır. Bu yüzden ve her zaman bilginin ışığı bizimle olsun.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?