Dikkat Çekici Bir Pazarlama Yöntemi Olarak "Sürrealist Reklam"

Konuyu direkt olarak reklam bazında ele almadan önce sürrealizmin kavramsal analizine biraz yakından bakalım. 1900'lü yılların ilk dönemlerinde özellikle Avrupa'da büyük yankı uyandıran sürrealizm, birçok sanatçının yakından ilgilendiği bir akımdı. Akımın temel prensibi Freud'un psikanaliz yöntemine dayanır ve sanatçılar bundan hareketle bilinçaltının derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmaya odaklanırlar. Yapılan yolculuğun üretim sürecine etkisi ise alışılmışın dışında, gelenekselin ötesinde ve alışkanlıkların tersinde içeriklerin ortaya çıkmasını sağladı. Bu nedenle de kavram "gerçeküstücülük" şeklinde varlık buldu. Ancak tüm bunların temeline indiğimiz zaman karşılaştığımız asıl kavram bilinçaltıdır. Bir başka deyişle sürrealizmin bilinçaltından beslendiğini söyleyebiliriz. Öte yandan reklamcılığın bilinçaltımızın derinliklerine göndermeler yaptığını ve davranışlarımızı etkilediğini söylemek mümkün. Dolayısıyla da bu iki kavramın sıkı bir etkileşim içerisinde olması pek de şaşırtıcı değil.

Tüketici profilinin satın almaya karar verme aşamasında şüphesiz ki pazarlama ve reklam önemli rol oynar. Eğer bu konularda doğru adımlar atılırsa tüketicinin ilgisini çekebilme noktasında başarı sağlanabilir. Piyasaya sunulan bir ürünün ne derece kaliteli ya da işe yarar olduğu her zaman tartışmaya açıktır. Ancak o ürünün tanıtımının ne şekilde yapıldığı dikkatin başka yönlere çekilebilmesi noktasında son derece önemli rol oynar. Bu bağlamda ise ürünün işlev ve faydasından çok ne derece arzu edildiğine odaklanılır. Çünkü arzu olduğu sürece talep de vardır ve bu da ürünün daha fazla tüketilmesine olanak tanır. Durumun bilincinde olan reklam yazarları ve pazarlama çalışanları, ürünü sürrealist bir çerçevede destekleyerek piyasaya sunmaya çalışırlar. Böylece tüketicinin en zayıf noktasından vurulması hedeflenir.