pinterest
SİYASET

Değişime Aç Bir Ülke: Türkiye

05 Tem 2023

Türkiye'nin son seçimi gösterdi ki; toplumsal hareketlenme ve toplumsal değişim olsa dahi oy verme alışkanlıkları tam mahiyetiyle değişmiyor. Kutuplaşan toplum, kırmızı çizgilerini çizip kendi mahallesine dönmüşken şimdilik ufukta istikrar gözüküyor. Muhafazakar, mütedeyyin yapısını koruyan toplumumuz, bu korunaklı alanı sadece ''taşra'' olarak adlandırdığımız merkeze uzak bölgelerde değil; direkt merkezin göbeğinde gerçekleştiriyor. Türkiye'nin ahvaline göz atacağımız ''Değişime Aç Bir Ülke: Türkiye'' adlı yazımız başlıyor, buyurun sevgili okur.

2 Bardak
İktidarda sevinç, muhalefette bozgun havası yaratan iki turlu cumhurbaşkanlığı seçimimiz tamamlanalı bir aydan fazla olduı. Erdoğan, iktidarını perçinlerken bir araya gelen altı parti seçimden mağlubiyetle ayrıldı. Yanılan anket şirketleri, muhalefet cephesindeki doğru aday tartışmaları, Oğan'ın ve İnce'nin çıkışları, Kahramanmaraş depremleri ve ekonomik kriz gündemimizi bir hayli meşgul ederken Türkiye seçimini yaptı ve istikrar söyleminin yaklaşık 28 milyon kişilik bir alıcısı oldu.Buna karşılık yaklaşık 25.5 milyon değişim talebiyle sandığa giderken ülkenin girdiği cendereden çıkışın adresi Kılıçdaroğlu gösterilmişti.

pinterest
Amiyane tabirle karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış bir kamplaşma seçimlere de yansırken 2015'ten bu yana hemen her seçimdeki bu keskin ikilik kendini yineledi.Nasıl ki; Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalif seçmeni temsil ederken yaklaşık %48'lik bir oy aldıysa 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Kemal Kılıçdaroğlu da aynı oyu aldı. Yaşanılan tüm krizlere rağmen ''kol kırılır yen içinde kalır'' diyen Erdoğan seçmeni, ''Reis'' olarak nitelendirdikleri usta politikacıyı yeniden başkan seçti. Buradan çıkan birçok sonuç olacaktır sevgili okur; gelin, hızla bu durumlara bir göz atalım.
Öncelikle rasyonel çizgiden bakıldığında tüm emareler ''değişim şart'' söyleminde değerlendirebilir; fakat toplumların psikolojisi ve manipüle edilmekten ziyade manipüle olmak isteyişleri, daha doğrusu irasyonel duygu dünyaları ''kendi mahallesinin insanı''na yakın durmalarına dalalet etmişe benziyor. Toplum hızla değişir ve dönüşürken bunun sandığa yansımaması ise; alternatifsiz bırakılmasıyla açıklanabilir. Konsolide olan mütedeyyin kesim, muhalefet cephesinin kimi rövanşist söylemi karşısında halihazırda var olan sistemin devamını istemiş gibi gözüküyor. 

pinterest
Bunun yanında muhalefet cephesindeki ''ittifak'' kurma çabaları, samimiyetsiz gelmiş; ''topal ördek'' diye nitelenmiş ve muhalefetin içindeki anlaşmazlık olumsuz bir etki bırakmış gibi sevgili okur. ''Recep Tayyip Erdoğan, hep taşradan oy alıyor, metropollere kalsa muhalefet çoktan ülkenin başındaydı'' söylemi ise; oldukça yanlış bir okuma olduğunu bir kez daha gösterdi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kalesi olarak görülen İzmir'de dahi neredeyse %36 oy alan Erdoğan, Türkiye'de bulunan 973 ilçenin hemen hemen 600 tanesinde %50 oy ve üzeriyle ne kadar popüler olduğunu yineden kanıtladı.

Kılıçdaroğlu, yaklaşık 125 ilçede sandıktan birinci aday olarak çıkarken Tayyip Erdoğan'la arasında yaklaşık 5 katlık bir fark oluştu.Peki seçim öncesi esen değişim rüzgarları neden sandığa yansımadı? Bir sebep de sevgili okur, ''suskunluk sarmalı''na giren AKP seçmeni, Erdoğan'ın son anlardaki vaatlerinin büyük alıcısı oldu. Reis'in onları ekonomik krize ve depreme ezdirmediğini düşünen milyonlarca insan, Erdoğan'ı zafere taşımak konusunda oldukça maharetliydi. 

pinterest
Eğitimli ve laik kesimlerin Millet İttifakı cephesinde konumlandığı bir gerçek; fakat bunun kibriyle hareket eden kimi muhalif kitle, ötekileşirken ötekileştirmeyi de ihmal etmedi. Sığ yorumların daniskası olarak niteleyebileceğimiz ''cahil'', ''sürü'', ''aklı tatile çıkmış'' gibi söylemlerin Cumhur İttifakı taraftarlarını birbirine kenetlediğini ve tepki oyları olarak Erdoğan'a gittiğini de söylemekte fayda var. Z Kuşağı ve teknoloji çağı, modern dünya gibi argümanlarla umut yükselten muhalif cephenin öz eleştiri vermesinin tam zamanı. 
Alınan hezimetle şimdilik dağılmış gibi duran ittifak bloku, insanların bile kolay kolay değişemediği dünyada toplumların bir seçimle bir çırpıda değişmesini beklemenin yersiz olduğunu artık kabullenmeli. Dünyaya ayak uyduramayan bir Türkiye olduğu açık; fakat elini taşın altına koyup sadece sandık koruyarak değil; sivil toplum örgütleriyle koordineli çalışarak ve onlara güç vererek bir değişimin başlayacağını geç de olsa öğrenmeliyiz.

pinterest
Değişime aç olan ülke, karnını şimdilik ''istikrar''la doyurdu. Toplumu anlamaya duygu dünyalarını idrak etmeye çalışarak başlamalı ve ötekileştiren söyleme yapıcı bir muhalif çizgide itiraz etmeliyiz. Dahası sevgili okur, tarihi ve toplumu algılamak için kibri bir tarafa itmeliyiz. Değişimin umutla harmanladığı günleriniz olsun dileğiyle, bir başka yazıda görüşmek üzere.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?