Önümüzdeki 5 gün boyunca
Unsplash
SİYASET Zoom

Cesaret Bulaşıcı mıdır?

30 Mar 2023

Son günlerde sıklıkla duyduğumuz “Cesaret bulaşıcıdır.” cümlesi oldukça kafamı karıştırıyor. Çünkü ben birçok kişinin aksine cesaretin bulaşıcı olduğuna inanmıyorum. Elbette etkileyici olduğunu kabul ediyorum ama bulaşıcı mı orasının tartışmaya açık olduğu düşüncesindeyim. Siz ne dersiniz? Ben kendi argümanlarımı paylaşırken sizin karşıt görüşlerinizi bilmek isterim. Şimdi hazırsanız başlıyorum ama fikirlerinizi yorumlarla paylaşmanızı dilerim.

Pinterest
TDK’ye göre cesaret; güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven, gözü peklik, cüret etmek olarak açıklanıyor. Gözü peklik anlamı cesaretli insanların korkusuz olduğu yanılgısına düşürmesin sizi. Çünkü birçok işe cesurca adım atanlar da korkabilirler. Hatta çoğu korkuyordur. Fakat cesaretli oluşları korkularına ve çekincelerine ve hatta olası sonuçlarına rağmen meydan okumayı tercih etmelerinden kaynaklanır. İşte bu nedenle cesaretli ya da cesur olarak nitelendirilirler. Peki, bir insan cesaretli ise yanındaki herkes de cesaretli olabilir mi?

Bu soruya kişisel olarak cevabım hayırdır. Çünkü, örnek olarak iki kardeşi ele aldığımızda biri diğerine göre birçok konuda daha atılgan, girişken ya da cesaretli iken, diğeri onun gölgesinde kalmış olabileceği gibi mizacı hiç bu özellikleri taşımayabilir. O halde nerede kaldı “Cesaret bulaşıcıdır”, sözü? Cesaret bulaşıcı olsaydı diğer kardeşin de cesaretli olması gerekmez miydi?

Şimdi olası tepkileri almadan önce şu noktayı açıklamak isterim. Cesaret bulaşıcıdır, sözü için “Hayır değildir!” diyerek itiraz ediyor olmam, tamamen gerçek anlamına itirazdır. Çünkü bir konuda sesini çıkaran, ayağa kalkan, tepki veren veya öncü olan cesaretli kişilerin ardından gidenler de elbette cesurdur. Fakat o ilk adımı atmakla, aralanan kapıdan içeri girmek aynı kefeye koyulmamalıdır. İşte benim itirazım o kefeleri eşit görenlerdir.

Cesaretli insanlar ipi ilk göğüsleyendir, sonucu ne olursa olsun, korksalar dahi korkunun ecele faydası yok diyerek yola çıkanlar, her şeye ve herkese rağmen meydan okuyabilenlerdir. Şimdi bu şekilde bir işe girişenler ile onun peşinden gidenler aynı olabilir mi? Size bu sözlerimi örneklerle açıklamak isterim.

Unsplash
Elbette ki örneklerimi tam da yaşadığımız bugünlerden vereceğim. Ne yazık ki yargılanma tedirginliği ile birçoğumuz gerçek düşüncelerimizi açıkça beyan edemiyoruz. Demokratik bir ülkede yaşıyor olsak da tepkilerimizi verirken, fikirlerimizi söylerken önce tartıyoruz. Güvenli alanlardan, hatta bazen rumuz isimlerle sesimizi, düşüncelerimizi aktarıyor ya da konuşabiliyoruz. Çünkü birçok örnekte gördüğümüz gibi yargılanma, dışlanma veya işinden olma gibi durumlarla karşılaşmamız an meselesi. Adalet arayışı için dahi bugün ses çıkarmak için bir öncü bekliyoruz. Sözüm meclisten dışarı, bu konuda öncü olanları asla gücendirmek istemem. Fakat öncü yoksa suya sabuna dokunmaktansa ellerimizin kirli kalmasını tercih ediyoruz.

Unsplash
Bu konuda bu durumlara mecbur bırakılıyoruz diyemeyeceğim. Ellerimizin kirli kalmasını biz seçiyoruz. Evet belki bu duruma boyun eğiyoruz ama bir ses çıktığında hemen atak davranmıyoruz. Önce kulak kabartıyoruz, ses yankı yaptığında “vay be”, diyor ve biraz daha güçlü olduğundaysa “ben de varım”, diyoruz. İşte bu noktada lütfen kimse cesaret bulaşıcıdır demesin. Çünkü sesin yüksek çıktığında ses verebiliyorsak cesaretli değil, ne yazık ki güvenli alanda araya karışanlar oluyoruz.

Şimdi gelin size cesaretli olan kişilerden birkaç örnek vereyim. Kahramanmaraş depremi ile her birimiz yıkıldık. Kaybettiğimiz canlar için kahrolduk, ne yapacağımızı bilemedik. Sonra yıkımın çok büyük olduğunu ve şu an devleti temsil eden hükümetin bu konudaki yetersizliklerine isyan ettik. Fakat çoğumuz içimizden... İşte o noktada birçok ağızdan duymadık mı “Şimdi siyasetin zamanı değil!” sözünü. Oradaki vatandaş kendini yapayalnız hissederken, onlara yardım eli uzatmakta geç kalınmışken ve hatta insanlar çaresizce canlarının sesini duyup da onların ölümlerine tanık olurken birçok siyasiden de duymadık mı bu sözü? Örneğin Meral Akşener “Şimdi siyasetin zamanı değil!” demedi mi? Onunla birlikte birçok insan, sanatçı ve politikacı aynı görüşte değil miydi? Fakat bir gece yarısı Kemal Kılıçdaroğlu “Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum.” diyerek fikrini beyan ettikten sonra insanlar fikirlerini belirtmeye başlamadı mı?

Depremin olduğu bölgede depremzede bir vatandaşın “99 depreminde devleti eleştiren adam nerede?, Nerede bu hükümet, nerede bu Recep Tayyip Erdoğan nerede? Maraş’ı sildiler mi?” diyerek isyan ettikten sonra aynı cümleleri söyleyenler o vatandaşın cesareti ile aynı cesareti mi taşıyor?

Google
Bir ağaç için yola çıkılan Gezi Parkı direnişinde parkın Topçu Kışlası yapılmasına ilk karşı çıkanlar ile evinden söylemlerle, tweetlerle ya da başka bir şekilde destek olanlar aynı cesareti mi taşıyor?

Ali İsmail Korkmaz’ın vefatından sonra ilk kez Fenerbahçe Stadında Ali İsmail için “Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe Yıkılmaz” sloganını attığı için tutuklanan taraftarların cesareti ile sonraki her maçta bağıran taraftarlar aynı cesarete mi sahipti?

Yıllardır LGBT hakları için ilk günden beri mücadele eden, eşitlik isteyen sanatçılar ile çoğunluk sağlandıktan sonra tepki verebilenler aynı cesareti mi taşıyor?

Depremin ilk gününden beri orada olanlar, yaşananlar hakkında ayağa kalkanlar, çadır satışına en yüksek perdeden cevap verenler ile depremden ancak 1.5 ay sonra bir şiir yazan Yılmaz Erdoğan aynı cesarette mi?

Haydi bir örnek de dünyadan vereyim; “George Bush başkan olursa ülkeyi terk ederim”, açıklamasını yapan ve söylediğini de gerçekleştiren Susan Sarandon ile Bush’un ikinci başkanlığına çoğunluğun reddetmesi sayesinde tepki verenler aynı cesarette mi?

Unsplash
Fikrimi sorarsanız ki bu yazıyı okuduğunuz için sorduğunuzu düşünerek cevap vereceğim. Asla aynı değiller. Aynı yola çıkıp aynı yolda yürüyenler olsa da sonradan dahil olanlar kaldırıma yakın yürüyenlerdir. Özellikle belirtmek isterim ki tepkileri asla kıymetsiz değildir ve asla da küçümsenmemelidir. Asla! Sadece Can Yücel’in Mare Nostrum şiirinde

En uzun koşuysa elbet Türkiye’de devrimde
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin
En önce göğüsledi ipi...

sözünü ettiği Deniz Gezmiş gibi ipi ilk göğüsleyen değildirler. yoksa yol aynı ışığa çıkmaktadır. Peki, o halde şimdi siz söyleyin; Cesaret bulaşıcı mıdır, yoksa çoğunluğun olduğu tarafta konuşmak, hareket etmek veya var olmak, cesaret kırıntılarından cesaret alıp meydan okumaya katılmak mıdır?
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?