pexels
KADIN KAFASI

Barbie'yi Affedebilecek miyiz?

31 Tem 2023

Son günlerde en çok maruz kaldığımız şey şüphesiz Barbie. Ancak bu öyle toz pembe bir propaganda ki; çekirdeğinde yer alan hırsı ayırt edebilmek artık eskisinden daha zor. Çünkü yeni imajında gizli bir “merhamet dileği” yatıyor. Peki biz kitlesel kırgınlığımızın bu yıkıcı mühendisi Barbie’yi affedebilecek miyiz?

2 Bardak
Yaşam artık bir bütün değil. Bir zamanlar öyle miydi, bu kısım muamma ancak bir yerden sonra gerçekliği oluşturan yaşam profilinin darmaduman edildiği aşikar. Biz ise önümüze yığılmış bu yapboz yaşamı birleştirebilmek için doğru bir kareyi, doğru bir görüntüyü yakalamayı artık yaşamakla özdeş tutuyoruz. Çünkü artık görünmek, var olmakta en mühim kıstas.

Bu yıkımın elbette tek bir faili yok. Ancak sözüm ona “doğru görüntü” savaşının fitilini ateşleyenin kim olduğunu biliyoruz. Barbie!

T24
90’lı yıllarda yaşamımıza bir oyuncak figürü olarak giren bu kız; zamanla bir ideale, tabulaşan standart estetik algısına, depresyona, öz güvensiz bir topluma zorbalığa ve dahasına dönüştü.

Oyuncak sanayisi, çocukların önlerine eğlenceli bombalar serdi. Ve birçoğumuzun elinde de patladı o güzel bombalar. Yalnız bu gürültülü ve ani bir ölüme değil; sessiz ve sızıntılı bir çürümeye yol açtı. Büsbütün zihni ele geçiren bu çürüme, görme bozukluklarına yol açtı. Nasıl mı?

Biraz kilo aldığınızda, tombul yanaklarınızla ve yağlı göbeğinizle aynaya baktığınızda ne gördünüz? Normal bir insan mı, çirkin bir kadın mı? Kemerli burnunuz, kısa bacaklarınız, düşük göz kapaklarınız sizi mutlu etmekte yeterli oldu mu? Yoksa siz onlara her baktığınızda, kendi güzelliğinize biraz daha körleştiniz mi?
Bunların cevaplarını kendimden, kardeşimden, arkadaşımdan ve sosyal medyada dürüst olma cüretini gösterebilen çok sayıda kadından biliyorum. Doğrusu, duygularını dışa vurmayı tercih etmeyen ancak kendisini fotoğraf hileleri ile saklayan yahut vücudunun çeşitli yerlerine çok sayıda estetik yaptıran sayısız kadın da bana hayli kırılmış geliyor.

pexels
Çünkü tüm bu kadınlar, Barbie’nin değişmeyen vücut standartlarına maruz kalarak yetiştirildiler. Uzun ince bacakları, ince belleri, küçük burunları, kalın dudakları, iri gözleri kız çocuklarına her zaman bir şeyler anlattı. Ancak Barbie en acı sözleri kimlere fısıldadı biliyor musunuz?

Küçük çekik gözleri, çelimsiz vücutları ve kısa boyları ile Barbie’nin üretiminde çocuk işçi olarak kullanılan Vietnamlı kız çocuklarına… Onlar, yaratımında rol aldıkları bu rol modelin hayli uzağında “öteki olma” bilinci ile harcandılar.

Şimdi soruyu tekrar edelim. Bugünlerde karşımıza yeniden çıkan Barbie’yi affedebilecek miyiz? Yani tüm büyük markaların el birliği ile bilinçaltımıza istiflediği Barbie, çocukluğumuzu aldığı gibi yetişkinliğimizde de bizi ele geçirebilecek mi?

pexels
Barbie’nin “merhamet dileği” olarak tanımladığım bu imaj değişikliğinin asla samimi olmadığını ve kapitalizmin artık deşifre olmuş stratejilerinden yalnızca bir tanesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Yine de kadar basit bir yöntemin tercih edilmiş olması pek tuhaf değil. Çünkü onlar, en bilinçli olanımızı dahi nasıl kukla edeceklerini biliyorlar. Kafaya kakmak her zaman işe yarar. Bu bir işkence yöntemi gibi. Bir şeyi ne kadar çok duyarsanız, onu o kadar içselleştirirsiniz. Tıpkı kısa ve şişman bacaklarınızın, büyük burnunuzun, ince dudaklarınızın ve kalın belinizin çirkinliğini kanıksadığınız gibi…

Barbie ikonu bugün, yükselen Body Positivity (Beden Olumlama) akımına ve git gide büyüyen Body Shaming (Vücut Utandırma) tepkilerine karşı şekil değiştiren, kendi yarattığı tabuların düşmanına dönüşen bir toplum paraziti.

Ona sempati duymamanın hayli zor olduğunu biliyorum. Onu beğenmemek ne mümkün? Çünkü bize başka bir şans verilmedi. Belki bunu yıkmak zor ama, özgünlüğün değerini yeniden yükseltmek ve Barbie’nin boyunu aşmak hala imkansız değil… Yeter ki onu affetmeyelim.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?