℃
Altın
%
Dolar
%
Euro
%
Bitcoin
%
Eth
%
Önümüzdeki 5 gün boyunca
KÜLTÜR/SANAT
Avatar: Pandora’yla Tanışma
16 Oca 2023
Vizyona giren filmleri takip edenlerin bildiği üzere Avatar, uzun bir aradan sonra Avatar: The Way of Water (Avatar: Suyun Yolu) isimli ikinci bir filmle aramıza geri döndü. Haliyle ilk filmin nasıl olduğunu hatırlama ihtiyacı duyduk. 2009 yılında vizyona giren Avatar, gişe rekorları kırmış ve kullandığı görsel efektlerin kalitesiyle adından söz ettirmişti. Peki Avatar bu ilginin hakkını verecek kadar iyi bir film miydi ve hikayesinin gerçekten etkileyici olduğunu söyleyebilir miydik? Gelin hafızalarımızı biraz tazeleyelim ve Avatar’ın güçlü ve zayıf yönleri üzerine birlikte biraz düşünelim.
3 Bardak
Avatar (2009); The Terminator (1984), Aliens (1986), The Abyss (1989) ve Titanic (1997) gibi başarılı işlere imza atan James Cameron’ın yönettiği bir bilimkurgu-aksiyon filmi. Senaryosunu da Cameron’ın yazdığı Avatar’ın yapımcılığında Cameron’a, Titanic filminde de ortak yapımcı olarak çalıştıkları Jon Landau eşlik ediyor.
Öncelikle Avatar’ın 2154 yılında geçen hikayesinden bahsedelim. Dünyanın doğal kaynakları tükendiği için Kaynak Geliştirme İdaresi (Resources Development Administration, RDA), Pandora isimli bir uyduda yer alan “unobtanium” elementinin peşine düşer. Bu değerli elementi elde etmek için yapılan çalışmalar, doğal olarak Pandora’da yaşayan Navi halkının tepkisiyle karşılaşır.
Naviler, insana çok benzeyen bir görünüme sahiptir. Mavi tenli bu canlıların kuyrukları vardır ve saçlarını kullanarak çevrelerindeki varlıklarla özel bir bağ kurabilirler. Doğayla iç içe yaşar ve tanrıça Eywa’ya inanırlar. Aynı şekilde Pandora da Dünya’ya çok benziyordur. Bitki ve hayvan çeşitliliği açısından oldukça zengin olmasıyla göze çarpan bu yerin atmosferi ise insanlar için uygun değildir.
Ana karakterimiz Jake Sully, belden aşağısı felç olmuş bir gazidir. İkiz kardeşi Tommy hayatını kaybedince onun yerini alması için Pandora’da görevlendirilir. Görevi bir ekiple beraber Pandora ve Navilerin yaşamını keşfe çıkmaktır. Ekipteki herkes bir aletin içine girerek bilinçlerini Navi kılığındaki bir bedene aktarır ve bu bedenle Pandora’da dolaşmaya başlar. Bilim insanlarının bu iş için ürettiği Navi bedenlerine de “avatar” denir.
Jake, avatarını kullanarak Pandora’da çıktığı bu yolculukta Neytiri isimli bir Navi tarafından yakalanır ve Navilerle beraber yaşamaya başlar. Bir yandan çalıştığı ekibin başı Grace’i, bir yandan da Navilerin bir an önce yaşadıkları yeri terk etmesini isteyen albay Miles’ı gizlice bilgilendirmesi gereken Jake, zamanla Navilerin yaşamına ayak uydurmayı başarır. Navilerle yakınlık kurar ve Pandora’da süregelen mücadelede tarafını değiştirmeye karar verir.
Filmde Jake’i Sam Worthington, Neytiri’yi ise Zoe Saldana canlandırıyor. Albay Miles rolünde Stephen Lang, Grace karakterinde de Sigourney Weaver yer alıyor. Diğer oyuncular arasında ise Michelle Rodriguez, Giovanni Ribisi, Carol Christine Hilaria Pounder ve Joel David Moore gibi isimleri görüyoruz.
Biraz da Avatar’ın yapım sürecine değinelim. Cameron, 1994’te filmin teması ve ana sahnelerini anlatan 80 sayfalık bir taslak yazmış. Titanic ile yakaladığı başarıyı Avatar ile sürdürmek istiyor ve filmde tamamen bilgisayar teknolojisiyle geliştirilen karakterlerin yer almasını hayal ediyormuş. Ancak 90’ların sonundaki teknolojinin buna imkan verecek kadar gelişmemesi planlarını ertelemesine neden olmuş.
CGI (Computer-generated imagery, bilgisayar üretimli imgeleme) ve hareket yakalama (motion capture) teknolojilerinin giderek gelişmesiyle birlikte Avatar ile ilgili hazırlıklara 2005’te başlanmış. Senaryo yeniden düzenlenmiş ve Naviler ile Pandora’nın tasarımı üzerine yoğunlaşılmış. Navilerin dili dilbilimci Dr. Paul Frommer tarafından geliştirilmiş. Bu dil için Amharca ve Maorice dillerinden ilhamla yaklaşık 1000 kelime oluşturulmuş. Pandora’nın coğrafyası içinse Çin’in manzarasıyla dikkat çeken Huangshan Dağları örnek alınmış. Pandora’daki hayatın ve Navilerin olabildiğince gerçekçi görünmesi için yüksek kaliteli görsel efektler kullanılmış.
Zaten Avatar’ın bu kadar ses getirmesinde Cameron’ın yeni teknolojileri kullanmadaki tutkusu önemli bir rol oynuyor. Bu hırslı yönetmen, Avatar’la seyirciye etkileyici bir 3 boyutlu film izleme deneyimi sunmayı başarıyor. Son model teknolojiler ve emek verilmiş görsel tasarımlar, sizi Pandora’nın doğasına çekmede oldukça etkili. Bu nedenle Avatar, keyifli bir şekilde izlemek için sinemaya gidilmesi gereken filmlerden.
Diğer taraftan Pandora ve Navilerin dünyası için yeterince kafa yorulduğunu söyleyemeyiz. Pandora kendi başına bir dünya olmaktan çok bildiğimiz yaşamdaki birkaç unsurun değiştirilmesiyle oluşturulmuş bir yer ve filmde hikayenin gidişatını etkilediği ölçüde kendine bir alan buluyor. Pandora ve Naviler aracılığıyla egzotik bir hava oluşturmak istenmiş ve doğaya verilen tahribatın izleyicide duygusal bir etki yaratması amaçlanmış. Bu yüzden her ne kadar film bilimkurgu kategorisine konulsa da Avatar işin bilimkurgu tarafına kafa yoran bir yapım değil, bilimkurgu birkaç basit araçla karşımıza çıkıyor o kadar.
Hikayeden bahsedecek olursak pek çok eleştirmenin de belirttiği üzere Avatar’ın hikayesi fazlasıyla tahmin edilebilir ve sıradan. Avatar klişe bir sömürgecilik hikayesinin üzerine hiçbir şey koymuyor. Hikayedeki tüm unsurlar oldukça yüzeysel. Filme sinen oryantalist bakış ve günün sonunda Navileri kurtaranın bir Amerikalı olması da ayrıca rahatsız edici.
Hikayedeki detaylar üzerine çok fazla düşünülmemiş. Avatarınızı kullanmak için yerleştiğiniz makinenin çalışma biçimiyle ilgili bazı tutarsızlıklar olduğunu görüyoruz. Karakterlerin davranışlarının neden değiştiği de havada kalan bir başka şey. Jake’le anlaşamayan Grace’in neden sonradan fikrini değiştirip onunla yakınlık kurduğunu bilmiyoruz mesela.
Tıpkı hikaye gibi karakterler de bayağı yüzeysel ve siyah-beyaz ikileminden öteye gidemiyor. Ana karakter Jake’i bile izleyiciye bağlayan doğru dürüst bir şey yok. Jake’in nasıl biri olduğunu da pek bilmiyoruz. Kötü karakterler de inanılmaz derecede klişe, albay Miles bunun bir numaralı örneği.
Avatar, kurduğu hikayeye özenmeyi tercih etmeyen ve etkileyiciliği sadece görsel efektlerle sağlamayı amaçlamış bir film. 3 boyutlu filmlerin sektörde kendine daha çok yer bulmasının önünü açması ve çekim kalitesinin bugünün şartlarına göre dahi çok iyi olması nedeniyle önemli bir yapım olduğunu söyleyebiliriz. Ancak teknolojik imkanların sonuna kadar kullanılması dışında elimizde sadece iyi bir pazarlama stratejisi ve zayıf bir hikaye anlatımı kalıyor.
Kaynak:
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?