Kalpte kasılma, avuçlarda terleme, içte sıkışma, karında kelebekler, kafalarda kurbağa… Aşk; bir insanla, sanatla, ilahi ya da bir ayağı nefretin çukurunda; ama öyle ya da böyle birçok suretle de olsa aynı garip hisle çıkıyor karşımıza. Ona seslenişimiz değişiyor, kıyafetleri değişiyor, ‘bu sefer farklı’ oluyor ya da ‘off hep aynı’ oluyor; yine de geldiğinde sırt çevrilemiyor bir türlü. Öyle bir duygu ki kapıdan almasan bacadan giriyor. Peki, ne bu değişen kıyafetin içindeki? Aşk halleri olan bir şey mi ya da bir tane mi? Gelin birlikte biraz düşünelim…