Ares: Olimpos’un En Sevilmeyen Tanrısı

Ares’in kendisi o kadar bilindik olmasa da anne ve babası fazlasıyla meşhurdu: Zeus ve Hera. Ares, Olimpos tanrılarının başı Zeus ile evlilik ve aile tanrıçası Hera’nın ilk çocuklarıydı. Ares’in 3 kardeşi vardı: Hephaistos, Hebe ve Eileithyia. Bilgelik, strateji ve savaş tanrıçası Athena ise yarı kardeşi sayılıyordu. Ancak Ares, savaşın kanlı ve dehşet veren yüzünü temsil etmesi nedeniyle işin plan ve stratejiye dayanan yönüyle ilişkilendirilen Athena’dan oldukça farklıydı.

Ares’le ilgili anlatılan tüm mitolojik hikayelerin sonu kötü bitiyordu. Truva Savaşı da bunun iyi bir örneğiydi. Homer’e göre Ares, Truva Savaşı’nda Truvalıları desteklemiş, yani ailesi ve kardeşlerinin karşısında yer almıştı. Neredeyse Truvalıların savaşı kazanmasını sağlayan Ares’i Athena sırtına bir kaya parçası indirerek durdurmuştu. Bu örnekte olduğu gibi Ares düşünmeden saldırmanın ve agresif hareket etmenin getirdiği zayıflığı ve başarısızlığı gösterirken Athena savaşta akıllıca hareket etmenin önemine dikkat çekiyordu.

Ares’in babası Zeus ile arası da bayağı kötüydü. Truva Savaşı’nda Diomidis’in mızrağıyla yaralanan Ares, şiddetli bir acı hissetmiş ve şikayetçi olmak için soluğu Zeus’un yanında almıştı. Oğlunun ihanetine katlanamayan Zeus da Ares ile ilgilenmemiş ancak sonrasında pişman olarak tanrıların doktoru Paieon'a Ares’in yarasını iyileştirmesi için talimat vermişti. Zeus’un Ares’e karşı tutumunun hep olumsuz olduğu biliniyordu. Zaten Zeus, Hera’yı da oğlunu şımartmakla suçlar, onun kötücül karakterinin sebebini tanrıçadan bilirdi.

Ares’in en meşhur romantik ilişkisi ise aşk tanrıçası Afrodit’le olandı. Bu ilişki sonucunda aşk ve şehvet tanrısı Eros, karşılıklı sevgiyi temsil eden Anteros, panik ve korku tanrısı Phobos, dehşet tanrısı Deimos ile düzen ve uyum tanrıçası Harmonia doğmuştu. Ancak Afrodit, tanrı Hephaestus ile evliydi. Çok geçmeden Hephaestus, Afrodit’le Ares’i beraberken yakalamış ve onları görünmez bir ağın içine hapsetmişti. Böylece Olimposlu tüm tanrıların bu birliktelikten haberdar olmasını ve onları ayıplamalarını sağlamıştı.

Savaş tanrısının Herkül ile dövüşü de bir başka önemli anlatıydı. Bu anlatının bir versiyonuna göre Ares’in oğlu Kyknos, Delfi’deki kahinle görüşmeye giden yolcuları, hacıları öldürüyor ve onların kemiklerinden babası adına bir tapınak yapmak istiyordu. Müzik, doğruluk ve iyileşme gibi pek çok şeyi simgeleyen tanrı Apollo da Kyknos’a bir dur demek için Herkül’ü göreve çağırdı. Herkül gidip Kyknos’u öldürünce Ares’in Herkül’ün karşısına çıkması çok uzun sürmedi. Ares ile Herkül dövüşmeye başladı, öfkeli savaş tanrısı neredeyse dövüşü kazanıyordu. Ancak Athena araya girdi ve Herkül’ün kazanmasını sağladı. Hatta Ares’in yaralanmasına bile sebep olmuştu. 

Ares’e zarar veren sadece Athena veya Herkül değildi. Olimpos Dağı’na saldıran Ephialtes ve Otus isimli iki dev, Ares’i yakalamış ve hapsetmişti. Bronz bir kaba hapsedilen tanrı burada 1 yıl kalmış; şans, hayvancılık ve haberleşme gibi birçok alandan sorumlu yetenekli tanrı Hermes’in müdahalesiyle kurtulmuştu.

Ares, pek kendisine tapınılan bir tanrı değildi. Ancak askeri yönüyle öne çıkan şehir devleti Sparta için doğal olarak oldukça önemli bir figürdü. Şiddeti, kana susamışlığı ve insanın zayıf noktalarını akla getiren bu tanrı, güçlü olduğu kadar talihsiz olmasıyla da biliniyordu.